İlker Kaleli, 11 Mayıs 1984 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: İlker Kaleli
Doğum Tarihi: 11 Mayıs 1984
Doğum Yeri: İstanbul
Boyu: 1.77 m.
Kilosu: 67 kilo
Burcu: Boğa
Göz Rengi: Ela
Saç Rengi: Kahverengi
Annesi: Beril Öztunalı
Babası: Recep Kaleli
Kardeşleri: Eda Esin Kaleli
Instagram: https://www.instagram.com/ilkerkaleli/?hl=tr
Evcil Hayvanları: Kedileri var.
Ailesi: Babası Van’lı ticaretle uğraşıyor. Annesi yarı Alman, bir dönem Bolluca Çocuk Köyü’nün Türkiye ve Kıbrıs koordinatörlüğünü yaptı. Bir kız kardeşi var. Anne ve babası o 13 yaşındayken boşandı. “Boşandıklarında 13 yaşımdaydım. Önce annem, sonra babamla, o da olmadı kendimle kaldım. Boşanmış ailelerin çocukları anlar. Bir çocuğun henüz zemini ve aidiyet hissi oturmamışken bunlar yaşanırsa sağa sola savruluyorsun. Ancak belli bir kıvama geldikten sonra bunların sizin hayatınızda derinliğinizi etkileyen faydalı şeyler olduğunu anlıyorsunuz.”
Çocukluk yılları: Çocukken müzikle çok ilgiliydi. Piyano çalıyordu, kendi kendine gitar çalmayı öğrendi. “Âdeta müziğin içine saklanıyordum. Bütünün neresinde olduğumu, kim olduğumu, ne hissettiğimi çok sorguladım. Alışkanlık yaptı herhalde, hâlâ da böyledir. Bence birçok insan kafasındaki soru işaretine yanıt bulamayınca sanata yöneliyor. Hayattaki handikaplarımdan biri de çok fazla ilgi alanımın olması. Şu anda da, devre arası dediğim bugünlerde aslında kendime çocukluğumda vermiş olduğum sözleri tutmaya çalışıyorum. Piyano çalmaya tekrar başladım. Şimdi düşünüyorum da; okul yıllarında, arkadaşlarımın üç aşağı beş yukarı ileride ne iş yapacağı belliydi. Birden fazla şeyle uğraştığım için benim hiçbir zaman belli olmadı. Maymun iştahlılık da değil; içimde yaşadığımı dışarıya bu şekilde vurmaya başlamışım. Rutinin olduğu bir düzende hiçbir zaman başarılı olamam. Çocukluğumda bir şeylere sığınma diye anlattığım o dönem sanırım yıllar içinde demlenip harmanlanarak merak ettiğim, ilgilendiğim her şeyi bir yerde birleştiren ve rutinsiz yapabileceğim tek iş, yani oyunculuğun içimde doğmasına yol açtı.”
Eğitim hayatı: İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat Yönetimi Bölümü’nden mezun oldu. London Academy of Music and Dramatic Art(LAMDA) Oyunculuk Okulu’nda oyunculuk eğitimi aldı. Eğitim gördüğü süreçte ayrıca Şahika Tekand Stüdyo Oyuncuları Topluluğu’nda da oyunculuk dersleri aldı.
Oyuncu olmaya nasıl karar verdi? Oyuncu olmak istediğini çok iyi biliyordu ancak nereden başlaması ve nasıl yapması gerektiğiyle ilgili çok soruları oldu. Kendi kendine çok egzersizler uydurdu. “İnsanları çok gözlemledim. Araştırdım ve bu işin İngiltere’de yapıldığını gördüm. Nasıl yaparım, nasıl ederim derken Londra Müzik ve Drama Sanatları Akademisi LAMDA’yı keşfettim. Zaten Haluk Bilginer’in oradan eğitim almış olması dikkatimi çekmişti. Üniversitedeki hocam Kürşat Alnıaçık’ da yurtdışına gitmem gerektiğini söyleyip duruyordu. Sınava girmeme az bir zaman kala işi de bıraktım. ‘Bakalım başımıza ne gelecek’ diyerek uçurumdan atlama durumuydu yani. Zorda kalırsam ünlü işadamlarının filan kapılarını çalıp, ‘Bana burs verir misiniz?’ demeyi düşünüyordum ama gerek kalmadı. Babam da o dönem sağ olsun çok yardımcı oldu. Buraya yaz tatiline geldiğim süreçte menajerim Zeynep’le tanıştık. Durumumu anlattım ona ve asla dizi yapmayacağımı söyledim. Türkiye’ye dönmeyi düşünmediğimi, Londra’da tiyatro yapmak istediğimi anlattım. Ama olur da çok ilginç bir film ya da kısa dönemli bir şey çıkar diye tanışmış olalım dedim. Sonra ‘Kayıp Şehir’ teklifi gelince, o bana direkt telefon açıp ‘Biliyorum dizi yapmak istemiyorsun ama bu çok ilginç bir şey, bir bak istersen’ dedi. Gerçekten de çok hoşuma gitti.”
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, 2012 yılında ‘Son’ dizisinde canlandırdığı ‘Alper’ karakteriyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Poyraz Karayel’ dizisinde canlandırdığı ‘Poyraz Karayel’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Kararlı, cool, sakin, muzip, mükemmeliyetçi. “Sadece işinde mükemmeliyetçi bir adamım, normal hayatımda her şeyi akışına bırakırım. İşimde titiz ve detaycıyım. Çünkü bundan daha önemli ne var ki; seyircinin karşısına çıkıyorsun! Genelde hep sakinim. Ama işle ilgili bir olay olduğunda, bana ya da tanımadığım birine de yapılsa haksızlığın her türlüsünün karşısında ve yalan söylendiğinde sinirleniyorum. Bir de insan kandırmaya çalışan tipler vardır, onlara sinirlenmiyorum acıyorum sadece.”
Sosyal: Yıllar içerisinde sosyalleşme şekli de değişmiş. Sosyalleşirken, gerçekten samimi olduğuna inandığı insanlara vakit ayırmayı seviyor. “Kedilerimle kedi gibi oluyorum ve bu bana çok iyi geliyor. Hayvanların hesapsız ilişkilerini seviyorum. Bugün biriyle tanıştığın zaman bile şunu hissediyorsun: İki kafa karşılıklı duruyor ve karşındakinin kafasından geçen çarpmaları, bölmeleri, hesapları, kitapları gözünden görüyorsun artık. Bu tarz ilişkilere artık yerim kalmadı, dolayısıyla hemen uzaklaşıyorum öyle ortamlardan. Gerçekten samimi olduğuna inandığım, filtresiz insanlarla karşılaştığım zaman enerjimi harcamaya dikkat ediyorum.”
Düşünce yapısı: Günün sonunda ya da bir 10 yılın sonunda, geriye dönüp baktığı zaman yaptığı her şeyin iyisiyle, kötüsüyle içine sinmesi gerektiğinin önemine inanıyor. “Zamanında beni üzmüş olsa bile kendimle hesaplaştığımda ‘evet yapmak istediğim şeyleri yaptım ve yapıyorum hayatta’ diyebilmeliyim. İstediğim hayatı yaşıyorum ve bununla ilgili ne güzel ki kimseden özür dilemek zorunda değilim. Kimseye de borçlu değilim. Kendi hayatımda yarattığım her şeyi kendim yaptım. İyisiyle kötüsüyle bunun sorumluluğunu alıyorum. Geçenlerde bir yazı gördüm tam da düşündüğüm şeyi anlatıyordu; ‘10 yaşındaki halin senin şimdiki halinle gurur duyar mıydı?’ Benim gerçekliğim bu işte. Özenir miydi senin 10 yaşındaki halin bugünkü haline? Şimdiki gibi biri olmak ister miydi? Onunla gurur duyar mıydı? Arkadaş olmak ister miydi? 10 yaşımdaki halim şimdi bana minik bir gülücük atıyor, güzel bir gülücük.”
İlk sinema filmi: Ozan Açıktan / Silsile
Aşka bakışı: “Bir ilişkiye, ilişki demek için olmazsa olmaz şeylerden birisi teslimiyettir. Teslimiyet varsa gerçekliğini kabullenmişsindir her şeyin. Bunu yokmuş gibi göstermek, neden yapılır çok da anlamıyorum. Herkesin en nihayetinde bir duruşu, bir kimliği var. İki insan bir şeyler yaşamaya karar vermiş ise vermiştir, burada çok da uzatılacak bir konu yok. Gerçek olmak benim için hayatın her alanında önemli. Aşkta da öyle.”
Hayata bakışı: Hayata bakış açısında yıllar içerisinde birçok şey değişti ve hala değişiyor. “Güzel bir süreçteyim, daha iyi anlaşıyorum ve daha toleranslı davranıyorum kendime. Bu da sanırım artık yılların getirdiği bir nokta. Daha rahatım. Hayatı akışına bırakmaktan zevk alıyorum. Bir şeyler yolunda gitmediği zaman daha az üzüyorum kendimi. Hayat 20’li yaşlarıma göre daha kolay geliyor. Ve kendini kabul etmek, kendinle savaşmayı bırakmak güzel bir şey, gerçekten.”
İş hayatına bakışı: Ekranda kendisini izlemeyi pek sevmiyor. Sanatçı olmanın aslında farklı olmak anlamına geldiğini düşünüyor. İş kendimi izlemeye geldiğinde biraz mesafeli duruyorum. Çok sevmiyorum. Onu şöyle yapsaydım, bunu böyle yapsaydım demenin sonu yok. İnsana biraz azap veren bir süreç. Kaçırdığın şeyleri görüyorsun başka bir yerden kursaymışım nasıl olurdu diye düşünüp duruyorsun. O yüzden en çok eğlendiğim kısmı üretim, tüketim değil. Ve sanatçı olmanın aslında bir bakıma ‘farklı’ olmak anlamına geldiğine değiniyor: ‘anatın herhangi bir dalı içinde bu ayrım yapılmamalı bence. Sanatçı dediğin insanın zaten herkes gibi olmaması gerekiyor. Mesela, herkesin sevdiği ve bireyselde de bayıldığı bir ‘sanatçının’ ne kadar sanatçılık yaptığı bir soru işareti. Nasıl ki bir ‘bilim insanı’ dediğimiz insan, insanlığa yeni bir bilgi kazandırmak için çalışır, sanatçının görevi de benzer aslında. Onun da yaşamın içindeki formlar, biçimler, ilişkiler üzerine daha önce olmayan bir şeyi ortaya koyması gerekir. Zaten var olan, kabul gören ya da genel geçer tabuları yıkması gerekir. Zor tiptir yani sanatçı dediğimiz. Arar, araştırır, sorgular, beğenmez. Çok basit şeylere takılabilir, çok büyük şeyleri hiç umursamaz; gıcık edebilir insanı.”
Kariyer planı: Proje seçiminde ince eleyip sık dokuyor, içine sinmesi gerekiyor, para tercihlerinde bir kriter değil. “Parasız da yaşarım. Parayla iç boşluğu dolmaz insanın. Özellikle iş konusunda seçici bir yanım var. Bir oyuncu olarak yeri geldiğinde ortadan kaybolabilme hakkım ve lüksüm olması gerektiğine inanıyorum. Diğer türlüsü çok kolay; sürekli göz önünde ol! Ben böyle bir şey istemiyorum çünkü işimi seviyorum. Daha çok farklı karakterlerle güreşmek, yoğrulmak ve kendimi geliştirmenin peşindeyim. Kendi kimliğim ile hayat verdiğim kimliklerin önüne geçmek istemiyorum. Seçimimi yaparken öncelikle senaryoyu iyi okumaya gayret ediyorum, bir de senaryo okumak içgüdümü tetikliyor mu ona bakıyorum. Mutlaka bir derdi, bir tavrı olan bir projeyse daha okurken içine giriyorsunuz. Genellikle kabul ettiğim işlerde daha okurken kendimi replikleri sesli söylerken buluyorum.”
Gelecek Hayali: Hayatta varması gereken bir nokta, hayal ettiği bir hedef yok. Her şeyin organik geliştiğine ve bunu manipüle etmemek gerektiğine çok inanıyor. “Her şey akışında o yüzden de kendine hayatta çok ciddi hedefler koymak, insanı mutsuzlaştırıp agresifleştirebilen ve sonunda yoran bir süreç. Zaten senden çok büyük bir akış var. Ya direneceksin ya da direnmeyeceksin ve onun akışına kendini bırakıp eğleneceksin.”
En büyük tutkusu: En büyük tutkusu müzik. İyi bir oyuncu olduğu kadar iyi de bir müzisyen. Profesyonel anlamda albüm çıkarmak gibi bir düşüncesi olmasa da müzikle ilgili her zaman bir şeyler yapacağını düşünüyor çünkü müziği ‘hayatının atardamarlardan bir tanesi’ olarak tanımlıyor. “Bazen arkadaşlarımla bazen tek başıma müzik yapmayı seviyorum. En büyük deşarj yöntemim müzik. Piyano, davul, perküsyon, gitar çalıyorum. Dört yıl profesyonel DJ’lik yaptım. Fakat albüm yapmak farklı bir mesele. Bunun için doğal bir ilham gelmesini beklemek daha doğru geliyor bana. Ben oyuncuyum ve bunları gelecekte önüme çıkabilecek bir projede, bir rol için tabii kullanabilirim. Albüm için ise farklı bir konsantrasyon ve istek olmalı içinde. Yoksa sırf bunları yapabiliyorum diye bir şey yapmak doğru gelmiyor bana. Müzik olmasıydı benim için dünyadaki bütün tatlar kaybolurdu. Atardamarım kesilirdi. Büyük ihtimalle bugünleri göremez, ölürdüm daha genç yaşta.”
Kaygıları: Kültür ve sanat alanında yaşanan sansürleri endişe verici buluyor ve haksızlığa asla tahammül edemiyor. “Sistemin mazotu korku. Korku toplumuyuz. Çocukluğumuzdan itibaren de öyle büyütülüyor, korkuyla yönetiliyoruz. Bu durum hayatımızın her alanına sızmış. Sevgi ve saygıyla bir şey yapmayı bilmiyoruz. Haksızlık hangi boyutta olursa olsun, işin içinde ben bile olsam, haksızsam ve bunun bir şekilde istemeden parçası olmuşsam, orada benim bile önemim kalmaz. Haklı olup olmama meselesi değil, direkt hakkaniyet meselesi bu. Beni herhangi bir haksızlığın olduğu her yerde görebilirsiniz.”
Hobisi: 10 yaşından bu yana dalış yapıyor. Kaş’a gidip dalış yapmaktan büyük keyif alıyor. Dalmak konusundaki duygularını kelimelere sığdıramıyor. “Benim sigorta panelimi komple kapatan tek yer suyun altı.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2012 /2013- Son / Alper
2012- Kayıp Şehir / İrfan
2013 /2015- Kayıp / Faik Şaşmaz
2015/ 2017 – Poyraz Karayel / Ahmet Poyraz Karayel
2018 – Dip / Sahir Kağan
2020 – Öğretmen / Akif Erdem
2020- The Serpent
SİNEMA FİLMLERİ
2014 – Silsile / Cenk
ÖDÜLLERİ
2015- YBTB Yılın En İyileri Ödülleri / En Başarılı Erkek Dizi Oyuncusu / Poyraz Karayel
2015- Haliç Üniversitesi 2015’in En’leri Ödülleri / Yılın En İyi Dizi Erkek Oyuncusu / Poyraz Karayel
2016- Gazi Üniversitesi 9.Akademi Kariyer Günleri Ödülleri / Yılın En İyi Erkek Oyuncusu / Poyraz Karayel
2016- 2015 Yılının En Yakışan Dizi Çifti / Poyraz Karayel (Ayşegül & Poyraz) / Poyraz Karayel
2016- 6.Ayaklı Gazete TV Yıldızları Ödülleri/ En İyi Polisiye Dizi Erkek Oyuncu / Poyraz Karayel
2016- 43.Pantene Altın Kelebek Ödülleri / En İyi Erkek Oyuncu / Poyraz Karayel
2016- 7.İMK Sosyal Medya Ödülleri / En İyi Erkek Oyuncu / Poyraz Karayel
2017 – 15.YTÜ Yılın Yıldızları Ödülleri / En Beğenilen Erkek Dizi Film Oyuncusu /Poyraz Karayel
2017- 24.İTÜ EMÖS Başarı Ödülleri / Yılın En Başarılı Erkek Dizi Oyuncusu / Poyraz Karayel
2017- Sevgililer Günü’nün Sembol Çifti Anketi Ödülleri / Yılın Sembol Çifti (Burçin & İlker) / Poyraz Karayel
2017- Poltio.com TV Anketi Ödülleri / En Yakıştırılan Çift (Burçin & İlker) / Poyraz Karayel
2017- İKÜ 1.Kariyer Onursal Ödülleri / Yılın En Beğenilen TV Dizisi Erkek Oyuncusu / Poyraz Karayel
2017- Akdeniz Üniversitesi Medya Başarı Ödülleri / En Beğenilen Erkek Dizi Oyuncusu / Poyraz Karayel
2018 – Ege Üniversitesi Medya Ödülleri / En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu / Söz