Laçin Ceylan, 25 Kasım 1965 tarihinde İzmir’de doğmuştur. Türk dizi, sinema, tiyatro oyuncusu ve oyunculuk eğitmeni.
Adı: Laçin Ceylan
Doğum Tarihi: 25 Kasım 1965
Doğum Yeri: İzmir
Boyu: 1.60 m.
Kilosu: 57 kilo
Burcu: Yay
Göz Rengi: Kahverengi
Instagram: https://www.instagram.com/lacinceylan/
Eğitim hayatı: İzmir Türk Koleji’nden mezun olduktan sonra, 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi, Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nü bitirdi. 1991-1993 yılları arasında aynı üniversitede yüksek lisans eğitimini, ‘Ussal ve Fiziksel Etkiler Doğrultusunda Diksiyon’ adlı tezini sunarak tamamladı. Cüneyt Gökçer’in asistanlığını yaptı. 1993-1998 yılları arasında Ankara Devlet Konservatuarı’nda oyunculuk ve ses eğitimi derslerine girdi. 1989-1991 yılları arasında Diyarbakır Devlet Tiyatrosu’nda rol aldı. Daha sonra 1992 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu’nda çalışmaya başladı.
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, 2001 yılında ‘Karanlıkta Koşanlar’ dizisinde canlandırdığı ‘Yasemin’ karakteriyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Hatırla Sevgili’ dizisinde canlandırdığı ‘Sevim’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Çalışkan, azimli, doğal, samimi, disiplinli. “Sert biri değilim ama iş esnasında gerginim. Zamanı çok çok iyi değerlendirmeye çalıştığım için bana, gergin biri denebilir. Yalana dönük yaklaşımları sevmiyorum. Bunu da acımasızca değerlendiriyorum. Sorumluluğunu bilmeyen, doğru düzgün sorumluluk almayan hiç kimseden haz etmiyorum. Çalışmamla ilgili hiçbir alanda da bu tarz insanlarla beraber olmak istemem.”
Düşünce yapısı: Her türlü ilişkisinde korkak olmayan vicdan ve sevgiye inanıyor. Bu konuda öğrenmeye ve gelişmeye çalışıyor. “Dinlemek ve karşındaki için var olmak, oyunculuğun temellerinden ikisi. Ayrıca ‘bir insanı anlamak için kırk yıl onun ayakkabılarıyla yürü’ diye bir kızılderili atasözünü hep taşırım arka cebimde. Sonuçta ben de Laçin olarak başlı başına bir romanım, bir hikayeyim. Karşımda oturan insan da öyle. Onu o yapan koşulların içinden gelmiş ve bir derdi, bir diyeceği var. Eğer dostlarım dertleri için beni seçmişlerse bunun çok kıymetli olduğunu bilirim ve yapabildiğim bir şey var. Gerçekten kaşıkçı elması gibi dikkat ve özenle saklarım.
Sette nasıl birisi? Yer aldığı TV projeleri arasında ‘Hatırla Sevgili’ dizisini her zaman farklı bir yerde tutuyor. “’Hatırla Sevgili’ bir dizi olmaktan çok, başka bir ruh bütünlüğü ile çekildi. Sette ve yaratıcı ekibin arasında konuşulan her şey; o dönemin ruhuyla olaylarını aktarabilmek, canlandırabilmek ve elden geldiğince en iyisini yapabilmek üzerimeydi. Rating kazanma oyunları akla bile getirilmiyordu. Ayrıca kadroda günden güne artan bir sıcaklıkla insanlar bir araya geldi. Hala ailemi oynayan insanları düşündükçe boğazıma bir şey düğümlenir. Birbirimizi çok sevdik, birlikte gerçekten çok güldük ve gerçekten birlikte ağladık. Zaman zaman set koşulları çok zordu. Katlanma gücümüzü, hem içinde bulunduğumuz konudan, hem de yanıbaşımızdaki rol arkadaşımıza derinden inancımızdan alıyorduk. Ben bir sevgi bağını bu kadar derin işlediğimi diziyi bitirince anladım. Son çekimim, gazetemin çekildiği Beykoz’daki o metruk ve viran yerdeydi. Son kare çekildi bitti ve hüngür hüngür ağladım. Sanki gerçekten gazetemi bıraktım. Bir dönemi geride bırakarak ve kalpten bağlı olduğum bir yurttan ayrılır gibi setten ayrıldım.”
Mutluluk kaynağı:2006 yılında kurduğu ‘Bitiyatro’ en büyük mutluluk kaynaklarından birisi. “Bizim mesleğimizde hep ‘bi tiyatro yapsak’, ‘bi tiyatro kursak’ ya da ‘bi tiyatro yapamadık’ gibi cümleler kurulur. Biz de içinde mizah yüklü, iddialı ama iddiasız olan bir ad olsun istedik. Ne bi’ye vurgu yapacaksınız, ne tiyatroya. Kuruluş aşaması kolay değildi. Biraz Beyoğlu’nun kimlik değiştirmesine de denk geldi. Ama inatla devam ettik. Bir marangozhaneyi alıp aslına uygun bir şekilde tamir edip tiyatroya dönüştürdük. Ben kendi evimi tamir ettirmemiştim, bir tiyatro yapmış oldum. Arkadaşlarım da hem fikir vermekte yardımcı oldu. Atölye gibi başladık, sonra oyunlar oynamaya başladık. Zaman içinde seyircisi oluştu. Bitiyatro benim ikinci okulum oldu. Çok güzel çalışmalar yaptık. Uluslararası işler yaptık, kültürler arası alışveriş oldu. Başka tiyatrolara da ev sahipliği yaptı. Bitiyatro biraz kültürel buluşma noktası oldu. Kitap tanıtımları yapıldı, konserler oldu. Bir çok şeyi yapabildiğini mekan bize kendisi anlattı.
İlk sinema filmi: Bilge Olgaç/ Laçin Çeylan
Hayata bakışı: Hayatın profesyonel olamayacak kadar kısa olduğunu düşünüyor. “Yeni insanlar, hiç tasarlamadığımız sürprizler, kötülükler, güzellikler… Hayatta siz de tüm bunlara karşı yeni bir duruş, tavır ya da enerji almak zorundasınız. Bu da yeni öğrenmeler getiriyor. Belki de efsunu; heyecanı. Hayatın getirdiği tek tipleşmeye rağmen, hiç de birbiriyle aynı olmayan bir sürü dünya var. Bütün zorluklarına rağmen, bunun içine girmeye devam ediyorsun, çünkü ölçütlerin ve değerlerin oluşturulamadığı bir ülkede yaşıyoruz. Son derece kaygan kumlarla dik durmaya çalışıyoruz.”
İş hayatına bakışı: Başka hayatları yaşamak, anlamak, dünyayı daha dayanılır kılmak ve bütün kavradıklarını muazzam bir paylaşma arzusu ile oyunculuk yapıyor. “Dilimin ucuna gelip de durdurduklarım için sahneye çıkıyorum. Oyunculuk uzun bir süreçtir ama şimdi kimse uzun süreli bir eğitim istemiyor. Herkes kısa yoldan o iş nasıl olur onun peşinde! Elbise satın alır gibi oyunculuk eğitimi istiyoruz. Herkes bu işi yapamaz ama ısrar ve inat ederse asgari ölçülerde nasıl yapılabileceğine dair bir fikir ve yapabilirlik edinebilir. Ama oyuncu olabilmek sadece yapılması gereken eylemler silsilesi değildir. Oyunculuk gerçekte iç enerji ve bu iç enerjinin oyuncunun denetiminde kullanılabilmesidir. Bunun üzerine kendini ortaya koyabilme potansiyelidir. Öncelikle bir ihtiyaçtır oyunculuk.”
Oyuncu koçluğuna bakış açısı: Kıvanç Tatlıtuğ ve Sarp Levendoğlu’nun da aralarında bulunduğu pek çok genç oyuncuya oyuncu koçluğu yaptı. “Oyuncu koçluğu için arayan bazı yapım şirketleri üç-dört derste o kişinin oyuncu olacağını düşünüyor, işte burada bir problem var. Bu biraz çağın getirdiği ‘Her şey kısa yoldan olsun’ durumu. Bu algının değişmesini çok isterim çünkü oyunculuk çok zorlu, sinirlerinizle oynadığınız, ekstra enerji göstermek zorunda olduğunuz bir iştir. Uzun bir süreçtir ama şimdi kimse uzun süreli bir eğitim istemiyor. Herkes kısa yoldan o iş nasıl olur onun peşinde! Çok köşe dönmeceli, çok hazırlopçu bir haldeyiz. Açıkçası bugüne kadar koçluk yaptığım genç oyuncular arasında kimden ne bekliyorsam zaman içerisinde aynını gördüm. Aslında tüm öğrencilerin bu işin bir kültür işi olduğunu kavramaları gerekiyor. Kültürel, düşünsel olarak kendini ne kadar geliştirirsen bu oyunculuk sanatına da yansıyacaktır. Ama oyunculuğu geliştirmenin sadece pilatese gitmek ve sahne ezberlemek olmadığını da kavramaları gerekiyor. Bu bakış açısı oluşmadıkça çok iyi başlayan da daha sonra ilerleyemez yerinde sayar oluyor. Ya da tam tersi. Öncelikle oyunculuk konumuna hızla geçmişlerse şanslı nitelendiriyorum. Ama iyi bir şans iyi bir şanstır sadece. O konumun, eğer beslemezseniz size ömür boyu sunulacağını göstermez. Yakaladığı şansı, çalışarak zenginleştirmeye, öğrenmek için sürekli bir çaba içine girenlere saygı duyuyorum. Ama tam tersi bir yaklaşım gösterip, nasılsa bu konumu bu ünü, şöhreti yakaladik diyenleri dehşetle izliyorum. Zaten bir süre sonra yerinde sayma ve gerileme başlıyor. Onlar için üzülüyorum daha çok. Aşağılamak, küçümsemek benim karakterimde yok hiç bir zaman. Ancak üzülür ve kaygı duyarım onlar için. Bitiyatro’ya gelen öğrencilerimizle başta şu konuşmayı yapıyorum; ‘Biz burada tiyatro oyuncusu yetiştiriyoruz. Bununla ilgili çalışmalar yapmayı öne alacaksanız buyurun gelin, hiçbir zaman bir dizi vaadimiz olamaz.’ Bunu kabul edenle çalışıyoruz.”
Kariyer planı: Bitiyatro’yu kurma aşamasında yakın çevresi hariç kimseden destek almadı. TV’de yer alacağı projeleri seçerken de ince eleyip sık dokuyor. “Kendi aklım, yaratıcılığım ve arkadaşlarımın gösterdiği olağanüstü yardım, çaba ve yaratıcıklarının dışında hiçbir destek görmedim. Ülkemizin bir kültür politikası yok. Olduğu savunulan şeyin ise sanatla uzaktan yakından alakası yok. Yasaklarlar, korkutmalar, yalnız bırakma tehditleriyle dolu. Dolayısıyla seyircimiz, yakın çevrem ve kendim dışında kimseden destek görmüyorum. RTÜK bunca yoğun devreye girdiğinden beri, aşırı seçici olmanın hiç çalışmamak anlamına geldiğini fark ettiğimden beri proje seçiminde daha başka kriterleri de öne aldım, karakteri sevmek gibi. Karakteri sevmez ve oynayacağınıza inanmazsanız güzel bir şey veremezsiniz. Bir de ekibe bakıyorum. Politik olarak çok yanlış şeyler verip vermediğine bakıyorum.”
Gelecek Hayali: Hayallerinde birçok tiyatro oyunu ve sinema filmi var. “Hayallerimde ruhumda biriktirdiğim her şeyi ya tiyatro ya sinemada yaratmak var. Genç oyunculara alan yaratmak var. Düşüncenin özgürce dolaştığı bir tiyatro yaratabilmek var. Aslında hayatta çok şeyi, birden söylemek istiyorsun. O yüzden belki de bir sürü oyunlara-projelere girişiyoruz. Çünkü söylemek istediğimiz, tek bir şey yok! Hayat çok seçenekli. Ama ben kendi adıma diyebilirim ki; ben olmak istediğim yerdeyim. Ülkemiz, bazen soğuk kesebilir, insanlarına değerini vermeyebilir ya da iade etmeyebilir ama ne olursa olsun bu ülkede savaşmayı seviyorum. Muazzam renklere sahibiz. Çok kültürlülüğümüzü kabul edip, koyu milliyetçiliği bir kenara koyup; bir zamanlar, Anadolu’lu olmakla övünen bu halk, bunu tekrar hatırlarsa, hiç kimse önümüzde duramaz. Bu duyguların ve düşüncelerin, tekrar şahlanacağını düşünüyorum. Bence asıl mesele; söylediklerimizle değil, yaptıklarımızla alakalı. Muazzam konuşmalar yapıyoruz, ama hayat verenimiz çok az.”
Kaygıları: Düşüncenin özgür olduğu bir ülkede yaşamayı arzuluyor. “Özgürlük önce düşüncedir bana göre. Düşüncede başlar. Düşüncenin özgürce ifade edilebildiğini hayal etmek istiyorum ve yaşamak. Düşünce kendimi bildim bileli özgür değil bu ülkede. İnsanlar düşünceleri ve bakış açılarını yansıtan yaşamları rahatça yaşamalı ve ifade edebilmeliler. İnsan olmanın onuru bu olmalı. Hayvanlar bunu başarabiliyorlar mesela.”
Sosyal medya ile arası nasıl? İyi bir sosyal medya kullanıcısı. “Ben paylaşımlarımda sevgi ve vicdanı öne çıkarmaya çalışıyorum. Birini eleştiriyorsan bile eleştiri nasibini vicdandan ve sevgiden alacak. Annem de ‘bunu anlamayacaklar’ diyor. Annemden daha büyük bir sansür uygulayıcısı görmedim .‘Bunlar acımasız ve sevgisiz insanlar, senin bunu vicdanla sevgiyle paylaştığını düşünmeyecekler’ diyor.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2019 – Aşk Ağlatır / Sumru
2018 – İnsanlık Suçu / Hülya Gökdemir
2017 – Aşk ve Gurur
2015 – Çilek Kokusu / Selda Mazharoğlu
2013 /2014 – Benim Hala Umudum Var / Asude
2013- Galip Derviş/ Latife Merdan
2011 – Herşeye Rağmen / Asuman Kılıçer
2011 – Ay Tutulması / Leyla
2009 – İstanbul Çocukları / Hüner
2006 /2008 – Hatırla Sevgili / Sevim
2005/2006 – Gümüş / Gülsün
2004 – Gece Yürüyüşü / Tülin
2001- Karanlıkta Koşanlar/ Yasemin
SİNEMA FİLMLERİ
2019- Lady Winsley/ Maid
2018- Her Şey Seninle Güzel / Meltem
2017 – Cingöz Recai : Bir Efsanenin Dönüşü (Konuk Oyuncu)
2015 – Delibal Barış’ın Annesi Macide
2012 – Gözetleme Kulesi / Anne
2010 – Saklı Hayatlar / Zeynep
2009 – Kampüste Çıplak Ayaklar/ Lale Hanım
2009 – 11’e 10 Kala / Feride
2007 – Doğunun Hatırladıkları / Anne-Marie Schimmel
1998- Kaçıklık Diploması
1992- Kurşun Adres Sormaz
TİYATRO OYUNLARI
2020- Garsonların Birliği / Sanat Yönetmeni
2019- Çıplak Vatandaşlar / Yönetmen
2018- Bir Peri Masalı Radyum Kızları / Dış Ses / Yönetmen
2018- Ariane’la Mavi Sakal / Yönetmen
2017- Hiç Mi Bir Şeyim Yok / Yönetmen
2015- Vurgun – Üç Oyun / Oyuncu
2015- Timsahlar / Yardımcı Yönetmen
2014- Düğün (Sandık Lekesi) / Anne
2014- Kırmızı Siyah ve Cahil / Oyuncu
2012- Küçük Prens / Oyuncu
2012- Yeni Kiracı / Yönetmen
2011- Cam / Yönetmen
2011- Klakson Borazan Bırtlar : Dario Fo – Trabzon Devlet Tiyatrosu – 2/ Yönetmen
2009- Gizler Çarşısı – Turgay Nar – Ankara Devlet Tiyatrosu /Yönetmen
2008- Delil Yetersizliği : G.G Del Tore – İzmir Devlet Tiyatrosu /Yönetmen
2006- Etna – Bedendeki Kuyu / Sophie
2003- Hortlaklar : Plautus – Diyarbakır Devlet Tiyatrosu / Yönetmen
1994- İyi (Good) : Cecil Philip Taylor / Ankara Devlet Tiyatrosu
1994- Balon : Murat Karahüseyinoğlu / Ankara Devlet Tiyatrosu
1994- Hizmetçiler : Jean Genet / Ankara Devlet Tiyatrosu
1993- Uyarca / Yönetmen Yardımcısı
1992- Ferhat İle Şirin : Nâzım Hikmet / Ankara Devlet Tiyatrosu
1991- Hayvan Çiftliği : George Orwell\Peter Hall / Ankara Devlet Tiyatrosu
1990- Ah Şu Gençler : Turgut Özakman / Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
1989- Yunus Emre (oyun) : Recep Biginer / Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
1989- Pollyanna : Elanor H Porter / Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
1984- Kuşlar İzmir Üstüne Uçar : Mehmet Büyükağaoğlu/ İzmir Devlet Tiyatrosu
1989- Yunus Emre / Köle Yusuf
ÖDÜLLERİ
2007 – 12. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncuları Ödülleri / Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu/ Etna: Bedendeki Kuyu
2007 – VIII. Lions Tiyatro Ödülleri / En İyi Kadın Oyuncu/ Etna: Bedendeki Kuyu
2012 – Adana 19. Altın Koza Film Festivali / En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü / Gözetleme Kulesi
2016- Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Ödülleri (TEB)/ Yılın Kadın Oyuncusu/ Üç Oyun (Vurgun) / Bitiyatro