1451 yılında, babasının ölüm haberini alıp Manisa’dan Edirne’ye yani Payitahta doğru yola çıktığında Sultan Mehmed’in bir büyük hayali vardır.
Cihanın gözbebeği Konstantinopolis’i fethetmek. Ancak büyük hayalinin önünde aşılması zor, büyük engeller belirecektir.
Kadim şehir yüzyıllar boyunca defalarca kuşatılmış; ama ne toplar güçlü surlarında tek bir gedik açabilmiş ne de Haliç’in devasa zinciri düşman gemilerine geçit vermiştir.
Üstelik Mehmed şehri almak istiyorsa yalnız Bizans İmparatorluğuna ve arkasındaki Hristiyan âlemine karşı değil, devlet içindeki en büyük muhalifi kudretli veziriazam Çandarlı Halil Paşa’ya karşı da mücadele etmek zorundadır.
Çağının çok ötesindeki bu büyük Sultan parlak zekâsı, askeri ve stratejik dehası, aklı ve zafere olan inancıyla, her türlü engeli aşarak ilerler.
Tahta çıktıktan iki yıl sonra şehri kuşatır, yalnızca 53 gün süren bir kuşatmanın ardından, “imkânsız” denileni başararak Konstantinopolis’i fetheder.