Ana sayfa Oyuncu Biyografileri Nazan Kesal Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

Nazan Kesal Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

Nazan Kesal, 28 Mart 1969 tarihinde Manisa’da doğmuştur. Türk dizi, sinema, tiyatro oyuncusu ve tiyatro ile film yönetmeni.

Adı: Nazan Kesal
Doğum Tarihi: 28 Mart 1969
Doğum Yeri: Manisa
Boyu: 1.62 m.
Kilosu: 55 kilo
Burcu: Koç
Göz Rengi: Açık kahverengi
Saç Rengi: Kahverengi
Eşi: Ercan Kesal
Çocuğu: Poyraz Kesal
Kardeşleri: Üç kardeşi var
Instagram: https://www.instagram.com/nazan_kesal/

Nazan Kesal Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi 9

Ailesi: 2005 yılında kendisi gibi oyuncu Ercan Kesal ile evlendi. Çiftin Poyraz adında bir oğlu var. Üç kardeşi var.

Çocukluk yılları: Geçmişte bir yaşa geri dönüp onu tekrar yaşama şansı olsa çocukluk dönemini seçer. “O kadar güzel bir çocukluk yaşadım ki! Büyükanneler ve büyükbabaların da olduğu bir ailede, sevgi sarmalı içinde büyüdüm. Bu nedenle 8-9 yaşlar benim için çok kıymetli ve o yılların hafızası da çok güçlü bende. Kasabada doğdum büyüdüm. Çocukluğum ilk gençliğim Köprübaşı (Manisa) Kasabası’nda geçti. Çocukluk, hayatın en güzel, en saf zamanıdır. Dört kardeşiz. Yoksulluğumuza rağmen çok mutlu bir çocukluk yaşadım. Dere kenarında geçerdi yazlarımız. Şırıl şırıl akan dere sesiyle hayal kurardım. Kendi saçlarını kesen, neşeli, oyunbaz, muzip, dut ağacından karnı ağrıyana kadar dut yemeden inmeyen Nazan görüyorum. Şimdi bile dinlerim dere sesini.”

Eğitim hayatı: İlköğretim ve liseyi Manisa’da tamamlamasının ardından yüksek öğrenimini İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro – Oyunculuk bölümünde 1991 yılında bitirdi.

Kariyeri: Eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul’a yerleşti, tv dizileri, sinema ve reklam filmlerinde rol aldı. 1996 – 2004 yılları arasında Diyarbakır Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’nde oyuncu ve yönetmen olarak görev yaptı. 2004 başında Bursa Devlet Tiyarosu’na atandı, Ankara Sanatevi Tiyatrosu, Tiyatro Ayna, Tiyatro İstanbul, Diyarbakır Sanat Merkezi gibi özel topluluklarda da çalıştı. Beykent Üniversitesi Sinema TV bölümünde master yaptı.

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına “Süper Baba” dizisiyle başladı.

Hangi proje ile parladı? ‘Kayıp Şehir’ dizisinde canlandırdığı ‘Meryem’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Unutamadığı anısı: Şener Şen ve Yavuz Turgul’la çalıştığı ilk sinema filmi olan ‘Gölge Oyunu’nun setinde yaşadığı anısını unutamıyor. “İstanbul’a yeni gelmiştim. Şanslıydım, çünkü ilk filmimde ustalarla çalıştım. Yavuz Turgul, Şener Şen, Şevket Altuğ. İdealist bir oyuncuya gelebilecek en güzel teklifti “Gölge Oyunu”. Yeni mezun olmuştum. Sahayı hiç tanımıyordum. Tiyatro eğitimi zaman zaman sinema için sıkıntı yaratır oyuncuya. Duyguların ve ifadelerin minimal ölçeğini sever sinema. Bunu bilmeyen bir oyuncu olarak filmin ilk gününde 20 tekrardan sonra heyecandan ve yapamayacağım endişesinden tansiyonum düştü, bayıldım. Yavuz Turgul ve Şener Şen rolden beklentilerini büyük bir sabırla anlatmışlardı, ama olmadı. Çünkü ben kendi rolümü tiyatronun disiplini içinde ezberlemiştim ve büyük oynuyordum. Yavuz Bey o gün seti iptal etti. Bana, “Hiçbir şey düşünmeden gel, yarın yapacaksın. Sen rolünü çok ciddiye almış ve gözünde çok büyütmüşsün, gerginliğini atarsan olacak” dedi. Gerçekten de ertesi gün ilk çekimde oldu o sahne. Çok sevdiğim bir film oldu. Yaşadıklarım sinemada ilk dersti benim için.

Kişilik özellikleri: Dışavurumcu, gözlemci, neşeli, hırslı, çalışkan, paylaşımcı.

Sosyal: İşi olmadığı günlerde yüzüyor, mutlaka yürüyüşe çıkıyor ve evinin alışverişini yapıyor.

Nazan Kesal Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi 10

Düşünce yapısı: Tanınır olmak gibi bir isteği yok, en büyük gayesi işini düzgün layıkıyla yapabilmek. “Bizim işimiz seyirciye yaptığımız bir iş, vitrinde duran insanlarız. Doğası gereği tabii ki seyirci üzerinden tanınmak, tanınır olmak kavramlarıyla karşı karşıya kalıyoruz. İşi doğru yaptığın zaman seyirciye ulaşmak anlamında bir sakınca yok ama bu işi yapan, oyuncu olan insanlar bu amacın dışında; yani işi doğru, layıkıyla yapmanın dışında sadece daha popüler olmak adına, daha tanınır olmak adına, daha ünlü olmak adına birtakım işlerin içine giriyorlar ve bu tip insanların ürettiği işler de açıkçası çok heyecan verici olmuyor. O anlamda bu bizim işimizin bir tuzağı gibi dursa da bunu yönetmek oyuncunun elinde olan bir şey. Yani biz seyirciye bir iş yapıyoruz ama seyircideki alkış aslında bizim çok büyük bir tuzağımız. Çünkü o alkış ne kadar yükselirse sana kendini çok iyi hissettirecek bir alkış. Fakat hiçbir zaman ‘iyi olmak’ diye bir kavram yok ki bu işin doğasında. Ben ne oynarsam oynayayım mutlaka eksiktir o; mutlaka daha yapılması gereken, katılması gereken ekstra özellikleri varmıştır o karakterin.”

Sette nasıl birisi? Proje teklifi geldiğinde rollere bakarak ‘hayır’ demiyor o işin bütününe bakıyor. “Bazen rol hoşuma gidiyor ama o bütündeki tablo hoşuma gitmiyor, büyük resim hoşuma gitmiyor. O yüzden rolü sevsem bile o büyük resmin içerisinde olmak istemiyorum. Yani burada beni durduran da tabii ki benim değerlerim. Çok hoşuma giden bir projede iyi yazılmamış bir karakter teklifi alırsam da o karaktere ‘evet’ derim çünkü onu başka türlü ete kemiğe büründürecek cesaretim var diye düşünüyorum. Orada yönetmenle çalışırım, karakterin eksikliklerini onunla tamamlarım. Bir de bizde hep vardır ya ezber mantığı, yani işte ezberlediğin sürece sınavlarda başarılı oluyorsun vs. Aslında oyunculukta da bu böyle. O kadar şey öğretiliyor ki hani ‘Ezberledin mi bu iş tamam!’ gibilerinden. Bu işin en kolay kısmı ezberlemek halbuki. Ne var ki yani oturacaksın ve hatmedeceksin. Mesele ezberlemek değil, ezberi oynamak da değil. Mesele orada sizi de yazarı da şaşırtan yeni bir doğum gerçekleştirmek.”

Mutluluk kaynağı: Sevdiği işi yapıyor olmak mutluluk kaynağı. “İnsan sevdiği işi yapıyorsa mutsuz olmaz. Stanley Kubrick, ‘Dünyanın en şanslı insanları hobilerini işe dönüştürebilenlerdir’ demiş. Benim için de böyle.”

İlk sinema filmi: Yavuz Turgul / Gölge Oyunu

Aşk tanımı: Eşine ilk görüşte aşıl oldu. Gülümseyen ve aydınlık yüzünden etkilendiğini söylüyor. “Aşk, isterseniz yıllar geçse de sürer, ilişkide karşılıklı hayranlık, tutku, saygı, sevgi, özen varsa bunun adı aşktır zaten.”

Hayata bakışı: Yaşayacak kadar parası olsun yeter. Fazlasının insanı zehirleyeceğine inanıyor. “Memnunum yaşadığım hayattan. Başka şeyler hayal et derseniz “Dünyadaki savaşları bitirecek kadar param olsun” isterdim. Kimsenin ölmediğini hayal etmek lüks içinde yaşamaktan daha iyi.”

İş hayatına bakışı: Oyuncu olarak yaşamda misyonu olduğunu düşünüyor. “Bizler sadece ekran yüzleri ya da tirad ezberleyip sahneye çıkan insanlar olmamalıyız, sorumluluğumuz büyük. O karakterler aracılığıyla bu dünyaya söyleyecek çok sözümüzün olduğunu düşünüyorum. Ruh işçisiyiz aslında. İşin artistik patinaj kısmı beni hiç ilgilendirmiyor. İnsanların duygularını harekete geçirerek bu dünyada kendi değerlerini ve anlamlarını bulmalarında katkımızın olduğunu düşünüyorum. Bana hayran olunması veya oyuncu olarak beni baş tacı etmesi seyirciyi ilgilendirir, beni değil. Nasıl yansıdığımla değil, doğru oynayıp oynamadığımla ilgiliyim.”

Kariyer planı: Nuri Bilge Ceylan,  Zeki Demirkubuz gibi yönetmenlerle çalışmak sinemaya bakış açısını güçlendirmiş. “Onlarla çalışmak beni çok besledi, onların filmlerinde yer almak sinemanın gerçek bir sanat olduğu yönündeki hissiyatımı güçlendirdi. Beni bugün bıraksanız ben yine bir sanat filmi peşinde koşarım ama şu anda belki de biraz daha altın tepside istiyorum bazı şeyleri. Bu şu demek değil, çok deneyimli bir yönetmenle çalışırım başka birisiyle çalışmam, bu değil. İlk filmini de çekiyor olsa ben o yönetmenle çalışırım ama ne istediğini bilen bir senaryo, ne istediğini bilen görüntü dili bekliyorum. Çünkü sinema yapmak çok zahmetli bir iş. Geceniz gündüzünüz birbirine karışıyor ve gerçekten para kazanmıyorsunuz. Para kazanmadığım için de söylemiyorum bunları, velev ki kazanmayayım ne olacak? Ama o film Türkiye sinemasına bir katkı sağlasın, bu benim alacağım paradan çok daha değerli bir şey, ben böyle bakıyorum olaya.”

Gelecek Hayali: Hayalden ziyade ‘Olsa fena olmaz’ dediği şeyler var. “Bazı oyuncular var mesela dünya sinemasında, ‘Şununla da oynasam ne güzel olur.’ dediğim: Juliette Binoche, Isabelle Huppert; eğer yaşasaydı Marlon Brando, Anthony Quinn gibi. Onların auraları onların enerjileri bana çok özel geliyor. İkisini bilemem çünkü vefat ettiler ama diğer ikisiyle, belli mi olur, belki oynarım, dünya küçük.”

Nazan Kesal Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi 11

Kaygıları: Bugünün Türkiye’sinin hem kültürel hem de sosyal, ekonomik ve siyasi anlamda çok mutlu bireylerin yaşadığı bir ülke olmadığını düşünüyor.  Bunun değişmesini çok istiyor. “Herkesin mutlu olduğu bir ülkeyi hayal etmek çok ütopik olmasa gerek. Ancak bu reel politikada zor biraz galiba. Ve direnmek de bu toplumun mayasında pek yok maalesef. Kimse yoksul olmak istemiyor. Direndiğin zaman birçok şeyden feragat etmek zorundasın. Saf olarak güçlünün yanını seçmiyorsun ve daha yalnızlaşıyor, aynı zamanda da çaresizleşiyorsun. Eğitim düzeyi, daha doğrusu farkındalığı yüksek insanlar o direnci  gösteriyor ama aksi tarafta kalanlar çarkla paralel şekilde hareket ediyor. Karamsar konuşmak istemiyorum, çünkü ne pahasına olursa olsun benim hâlâ umudum var! Güneş her gün yeniden doğuyor.

Kimlere hayranlık duyar? Isabelle Huppert’in oyunculuğuna hayranlık duyuyor.

Başucu romanı: Şiir seviyor, her gün mutlaka Gülten Akın ve İranlı şair Füruğ Ferruhzad’ı n bir şiirini okuyor.

Doğa ile ilişkisi: Vakti varsa eğer doğada yürüyüş yapar. “Benim için terapi gibi yürümek. Kitaplara uzak kaldım bir süredir. Urla’da bir yaşam kurduk, evimizi özlüyorum. Gidebilsem Urla’ya, kafamı boşaltabiliyorum orada. Oğlumla ve Ercan’la vakit geçirdiğimde dinleniyorum.”

Evde ne yapar? Yemek yapmaktan keyif alıyor. İşten arta kalan zamanlarında mutfakta zaman geçiriyor.”

Hangi filmden etkilendi? ‘Albüm’ filmi içinde olmayı çok isteyebileceği bir iş.  Ayrıca, zamansız olduklarını düşündüğü, TRT 1’de yayınlanan western filmleri de defalarca izleyebilir. Çok sevdiği bir diğer film ise ‘Esaretin Bedeli’.

TELEVİZYON DİZİLERİ

2020 – Bir Zamanlar Çukurova
2019/2020-Çocuk/ Asiye Karasu
2019 – Halka /Hümeyra Karabulut
2017/2018 – Fazilet Hanım ve Kızları /Fazilet Çamkıran
2015 – Analar ve Anneler /Muazzez
2013/2014 – Bugünün Saraylısı /Üftade Katipoğlu
2012 – Kayıp Şehir /Meryem
2011 – Bir Ömür Yetmez /Şükran
2010 – Aşk ve Ceza /Sevgi
2009 – Hicran Yarası /Hicran
2008 – Cennetin Çocukları /Mevlüde
2007 – Şölen /Süreyya
2005 – Rüzgarlı Bahçe /Gülfem
2004 – Aliye /Nermin
2004 – Yadigar /Kezban
2003 – Mühürlü Güller
2002 – Berivan
1999 – Şara
1995 – Bizim Aile
1994 – Öykülerle Yaşayanlar
1993 – Tatlı Betüş
1993 – Süper Baba

SİNEMA FİLMLERİ

2020- Nasipse Adayız/ Figen
2019- Şuursuz Aşk
2018 – Tuzdan Kaide
2018 – Nasipse Adayız
2018 – Aydede /Neriman
2017 – Kaygı /Televizyon Programcısı
2016 – Kardeşim Benim /Damla’nın annesi
2017 – Kırık Kalpler Bankası /Suzan
2015 – Toz Bezi /Hatun
2015 – Delibal / Selma
2013 – Daire / Betül
2010 – Saç
2010 – Albatrosun Yolculuğu
2008 – Hüküm /Zeynep
2008-  Vicdan/ Nazan Kırılmış
2006 – İklimler /Serap
2002 – Uzak / Nazan Kırılmış
2001 – Yazgı / Boss Wife
1996 – İstanbul Kanatlarımın Altında
1994 – Bir Sonbahar Hikayesi
1994 – Kiralık Ev (Sinema Filmi)
1993 – Waldo, Sen Neden Burda Değilsin?
1992 – Biri Aida Diğeri Zeliha
1992 – Cazibe Hanımın Gündüz Düşleri
1992 – Gölge Oyunu /Sezen

TİYATRO OYUNLARI

2019- Yaralarım Aşktandır : Şebnem İşigüzel
2016-Torun İstiyorum : Thomas Jonigk
2010-Özgürlük Oyunu : Adem Atar /Bursa Devlet Tiyatrosu
2009-Karşılaşmalar : Can Utku /Bursa Devlet Tiyatrosu
2005-Hitit Güneşi : Turgay Nar /Bursa Devlet Tiyatrosu
2004-Bernarda Alba’nın Evi : Federico Garcia Lorca / Bursa Devlet Tiyatrosu
2003-8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamaları, şiir-performans gösterisi /Diyarbakır Sanat Merkezi
2002-Mikado’nun Çöpleri : Melih Cevdet Anday / Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
2001-Deli Dumrul : Güngör Dilmen /Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
2001-Barış : Aristophanes /Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
2000-Gözlerimi Kaparım, Vazifemi Yaparım : Haldun Taner /Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
1999-Şahmeran : Nâzım Hikmet / Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
1999-Bir Yaz Gecesi Dönümü Rüyası : William Shakespeare /Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
1998-Yolcu : Nâzım Hikmet /Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
1997-Kaç Baba Kaç : Ray Cooney /Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
1997-Tartuffe : Moliere /Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
1997-Burnunu Kaybeden Palyaço : Nil Banu Engindeniz /Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
1997-Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı : Aziz Nesin /Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
1996-Çetin Ceviz : Barillet ve Gredy /Tiyatro İstanbul
1995-Ziyaretçi : Tuncer Cücenoğlu /Tiyatro Ayna
1994-Rosa Lüksemburg : Rekin Teksoy /Tiyatro Ayna
1993-Cam Bardaklar Kırılsın : Adem Atar /Ankara Sanat Evi Tiyatrosu

YÖNETTİĞİ TİYATRO OYUNLARI

2003- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamaları, şiir-performans gösterisi Diyarbakır Sanat Merkezi
2000-Öç / Diyarbakır Devlet Tiyatrosu
1993-O Şehrin Çocukları /Diyarbakır Sanat Merkezi

ÖDÜLLERİ   

2006 -43. Antalya Altın Portakal Film Festivali /En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü/İklimler

2011 -30. Uluslararası İstanbul Film Festivali/ En İyi Kadın Oyuncu Ödülü / Saç

2014- 25. Ankara Uluslararası Film Festivali /En İyi Kadın Oyuncu Ödülü /Daire