TelevizyonGazetesi.com / Özel Analiz – Ne garip bir ülkeyiz… Ne kadar kolay sonuçlar için ne kadar büyük fedakarlıklar yapıyoruz… ABD’nin ardından dünyaya en fazla dizi ihraç eden bir ülke konumundayız. Türkiye’nin ihracat kalemlerinden birisi de dizilerimiz…
Sektör inanılmaz yaratıcı… Birbirinden değerli yetişmiş insan kaynağımız var. Hikayelerimiz çok güçlü… Anlatım dilinde ve prodüksiyonda yapılan hatalar, artık daha da profesyonelleşiyor.
Anadolu kültürünün muazzam özelliklerini yansıtan her dizimiz yurt dışında büyük başarılar elde ediyor. Türk kültürü, dünyaya yayılıyor ve bunu sağlayanlara karşı büyük bir saygısızlık var…
Bu saygısızlığın yaşandığı yer ise ulusal basınımız… Ne yazık ki, yalanlardan ve uydurma haberlerden ve tıklama elde etmek için yapılan oyunlardan ibaret bir yayıncılık anlayışına doğru ilerliyoruz.
Anlı şanlı medya organlarında yayınlanan uyduruk içerikler artık okuyucuların büyük tepkisini çekiyor… Özellikle de çok okunan dizi haberleri ve oyuncularla ilgili içeriklerde yalandan ve iddiadan beslenme kültürü oluştu.
Türk dizi ve sinema sektörü ne kadar ileriye doğru gidiyor ise, sanki ulusal basın onları paçalarından aşağıya çekmeye çalışıyor…
Ülkece büyük menfaatimizin bulunduğu sektördeki insanlara karşı acımasız bir tıklama elde etme düzeni var.
Etik yok, gerçeğin önemi yok. Sadece daha fazla tıklama elde etme çabası var…
Türk ulusal basınının özellikle internet noktasında artık ahlaki ve sorumlu yayıncılık yapması gerekirken, tam tersi bir durum yaşanıyor.
Türkiye’yi dünyaya tanıtan, milyonlarca insanı Türkçe öğrenmeye teşvik eden insanlar değersiz birer içerik malzemesi olmaktan öteye gidemiyor.
Ekranlarda saatlerce Türk kültürünü izleyen yabancı dizi hayranları bu durumu gördükçe de sosyal medyada tepki gösteriyor.
Neden böyle olduğuna da anlam veremiyorlar…
Demet Özdemir, Hazal Kaya, Engin Akyürek, Kıvanç Tatlıtuğ, Elçin Sangu, Tuba Büyüküstün, Beren Saat, Can Yaman, Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Özge Gürel, Burak Özçivit, Oktay Kaynarca, Serkan Çayoğlu, Kerem Bürsin, Hande Erçel, Tolga Sarıtaş, Cansu Dere, Vahide Perçin, Fahriye Evcen, Murat Ünalmış…
Ve isimlerini burada sayamadığımız birçok ünlü isim…
Ucuz başlıkların ve iddia adı altında üretilen uyduruk içeriklerin kurbanı oluyor… Hem de tüm bunlar daha fazla tıklama almak için anlı şanlı ulusal basınımızın internet sitelerinde yaşanıyor.
Halbuki tüm bu isimler ve saymadığımız yüzlercesi Türkiye’nin milli serveti noktasında…
ABD’yi bile içerik üretme noktasında geçebilmeyi hedeflemek var iken, neden sektörün paçasından tutup da aşağıya çekmeye çalışıyoruz?
Yanıt verebilecek olan birisi var mı? Sizce neden?