Bir gün ya yalnızca bir gün, olaysız geçsin parolası ile yola çıktığımız ancak bunu bir türlü başaramadığımız bir Poyraz Karayel bölümünün de sonuna geldik. Bana çok ekstra heyecanlı bir bölüm gibi gelmedi. Sanki biraz olayların alt yapısının oturması lazım. Yani Adil Topal’ın kötülükleri dışında şeyler de görmek istiyorum. Bahri Baba ile olan geçmişi gibi mesela.
Poyrazcım Karayelcim bunların altından nasıl kalkacak, Ayşegül ve Bahri Baba nasıl tepki verecek, Sefer gerçekleri anlayacak mı? Merakla bekliyoruz yine. Ancak bitirirken birkaç şey söylemek istiyorum. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Pantene Altın Kelebek ödüllerinde bana göre geceye damga vuran tek bir isim vardı. Ata Berk Mutlu ve ardındaki Poyraz Karayel Ekibi. Akıllı bıcırık sahneye çıkarken zaten benim gözeneklerim patlama aşamasındaydı. Ama o da ne, Ata Berk ağlıyor. Ben de en az Zülfikar kadar sulu gözlü bir insan olduğum için hüngür şakırt ağlamaya başladım. Ama ne ağlamak, durdurabilene aşk olsun. Ata Berk senin de, seninle birlikte ağlayan ve hunharca alkışlayan ekibinin de, ödül alması ile beni çok mutlu edip, barış vurgusu yaparak mutluluğumu kat kat arttıran Çağrı Hoca’nın da canına sağlık.
Ekip olmanın nelere kadir olduğunu, gerçekten bizlere nasıl yansıdığını bir kez daha anladık. İyi ki varsınız!