Simge Selçuk, 1 Ocak 1975 tarihinde Ankara’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Simge Selçuk
Doğum Tarihi: 1 Ocak 1975
Doğum Yeri: Ankara
Boyu: 1.72 m.
Kilosu: 55 kilo
Burcu: Oğlak
Göz Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: Ablası var
Instagram: https://www.instagram.com/simgeselcuk/
Evcil Hayvanları: Kedileri var.
Ailesi: Ankara’da doğup büyüdü, bir ablası var. “Ankara’ya çok sık gidiyorum. Oradaki evimiz hep yaşıyor ve hep yaşayacak inşallah. Her zaman da Ankaralı olduğumu belirtirim. Mail adreslerimin sonunda bile mutlaka 06 vardır. Sevdiğim insanlara, sevdiğim yerlere bağlılığım vardır ama bağımlılığım yoktur. Gençliğimde asi olduğum zamanlar da oldu. Zaten genç demek asilik demek. Asi olmayan gencin gençliğinden şüphe duyarım. Ama bu asiliğin dozu ve çaktırmadan hâkimiyet kurma meselesi aileye düşüyor. Bu konuda alkışlar anneme gitmeli. Annem yeri geldiğinde klasik Türk annesi yeri geldiğinde de dert ortağımız, eğlendiğimiz arkadaşımız oldu. Hâlâ annem için ‘en iyi arkadaşım’ derim. Annem sevginin de saygının da yerini çok iyi belirledi ve kendi özgür alanımızda çaktırmadan dozunda hâkim oldu bize. Aniden şehir değiştirme kararımda bile canım annem ‘bakarız bir çaresine’ deyip ev eşyalarımı aldı. Annem melek gibidir. Onun hakkını ödeyemem.”
Çocukluk yılları: Bahçeli bir evde, ağaç tepesinde, sokakta oyunlar oynayarak büyüdü. Oyunculuk sevdası çocuk yaşlarda başladı. “Ağaçlardan meyve yiyerek hatta sırf kızdırıp kaçma zevkini yaşamak için komşunun ağacına dadanan, kapkara olana kadar oyun ve bisiklete binme alanı olan doğayı ve hayvanları çok seven hümanist bir çocuktum. Hâlâ bacaklarımda beni çocuklaştıran yara izlerim durur. Ablamla en büyük eğlencemiz radyo tiyatroları yazıp oynayıp teybe kaydetmekti. Deniz sesi için leğene su doldururduk ya da bir kaba pirinç doldurur kumsalda yürüme sesi yapardık. Skeçler hazırlardık. Daha sonra ben oyunculuğu seçtim, ablam da yönetmenliği. O zamanlarda bilgisayar oyunu yoktu. Oyunlarımızın kurucusu da, oyuncusu da bizdik. Bir kere herkes oyuncu doğuyor çocukluktan itibaren. Oyunlarla başlıyoruz. Herkesin içinde bir oyunculuk dürtüleri var. TRT’nin 1982’de Çocuk Saati vardı. Oraya girmiştim. Radyo tiyatrolarında kullanmak üzere çocukluktan itibaren eğiten bir birimdi bu. 7 yaşından beri dublajla başladım. Küçüklükten itibaren çocuk rolleri. Zaten hep tiyatrocuların içinde büyüdüm. Ankara radyosunda büyüdük. Hep emelim ya tiyatro ya resimdi. Resim yaptıkça gelişen bir şey. Yani yeteneğim yok diyenler bir yapmaya başlasa. Okul zamanlarında senelerce bütün sınıfın resimlerini ben yaptım. Herkesin seviyesine göre yapmaya çalışırdım.”
Eğitim hayatı: Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü’nden mezun oldu.
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, 1993 yılında ‘Ferhunde Hanımlar’ dizisiyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Ayrılsak da Beraberiz’ dizisinde canlandırdığı ‘Serpil’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Hayvan sever, sanatın her dalına âşık, tüketmekten çok bir şeyler ürettikçe mutlu olan, vazgeçmeyi değil onarmayı tercih eden, pozitif ve çözüm odaklı olmayı, aynı zamanda pozitif, pratik ve esprili insanları seven, gülmeye, eğlenmeye bayılan, zaman zaman damarı tutarsa inatçı ve huysuz, zaman zaman da çocuksu, hep kendine karşı dürüst olmayı hayat felsefesi edinmiş bir kişiliğe sahip. “ Eskiden daha çok sinirlenirdim. Şuanda daha ılımlı ve anlayışlıyım. Empatimin biraz daha güçlendiğini hissediyorum. Her geçen yıl olgunlaşıyor insan bu doğru. Belli kurallarım var. Kuralsız, havai, hovarda yaşayan bir değilim. Hippi tarzı yaşayan biri değilim. Hiç uyuşmaz öyle insanlarla da elektriğim pek.”
Düşünce yapısı: Hayattaki amacı, içindeki çocuğu ve sevgiyi kaybetmeden yaşamak. “Herkesin birbirine karşı dürüst olması en başta da kendine karşı dürüst olması gerekir diye düşünüyorum. Şu dönemde hele ki insanlar kendi menfaatini düşünüyor. Şöhret dünyası içinde yaşantıma dikkat ediyorum. Gece hayatım yoktur. Hep iyi işler tercih etmeye çalışıyorum. Sabun köpüğü gibi olanlar bir anda parlayıp sönenler var. Sansasyonel bir şey ile gündeme gelirler sonra biter. Öyle bir hayat istemiyorum. Ay parlayayım herkes benden konuşsun gibi bir şeyim yok. Ben daha içe kapanık utangaç bir insanım.”
Mutluluk kaynağı: İlk oyunculuk tecrübesini yaşadığı ‘Ferhunde Hanımlar’ dizisinde rol almış olmaktan mutluluk duyuyor. “‘Ferhunde Hanımlar’ da hiçbir teknik imkânın bu denli var olmadığı bir dönemde çok büyük bir emek görüyorum. O emek her gün sevgiyle verildi. Tam 1200 bölüm çektik, dile kolay! 17 yaşımda başladım, 23 yaşımda bitirdim. Ne kostüm sponsorlarımız ne kuaförümüz ne makyözümüz vardı. Hatta devamlılığımıza bile kendimiz dikkat ederdik. Seyirci o sevgiyi o emeği o sıcaklığı hissetti. Şu anda bir önceki dönemin dizisi unutulurken ‘Ferhunde Hanımlar’ hiç unutulmadı. O dönem tiyatro üzerine eğitim alıyordum ama hem Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nden mezun oldum hem de Ferhunde Hanımlar okulundan mezun oldum diyebilirim.”
Aşka bakışı: “Aşk bir saçmalık. âşıkken yapılan en büyük aptallık âşık olmaktır. Aşk, gelip geçici bir heves bence. Şu zamanda aşkın varlığına kesinlikle inanmıyorum. İnsanlar marketten enerji içeceği seçer gibi bir süre enerji versin diye kendine partner seçiyor. Aşk diye bir şey yok aynı frekansta olup birbirinize kattıklarınızdır önemli olan. Saatlerce sohbet edemediğim, bir şey öğrenemediğim adam dünyanın en güzel gözlerine sahip olsa bile dikkatimi çekmez. Hele ki bir yaştan sonra insanın net bir kalıbı oluyor ve o kalıba uymayan insanla da dakika bile geçmiyor.”
Hayata bakışı: Mutluluk formülünün, kendine karşı dürüst olmaktan geçtiğini düşünüyor. “Bence mutluluk-mutsuzluk, iyilik-kötülük gerekçeleri herkese göre değişir. Ama bence en basit formülü yalnızca kendine karşı dürüst olmaktır. Bir insan kendisine yalan söyleyen, kendisini kandıran birini asla sevmez ve ona güvenmez. Eğer yalan söyleyen ve kandıran bizzat sensen, kendini sevmeyen ve kendine güvenmeyen, inanmayan biri mutlu olabilir mi, başkasına iyiliği dokunabilir mi? Başta kendine karşı kötülük yapıyordur. İlk başta; vicdanın hayatınla bir bütün olmak zorunda. Hem başkalarının adına hem de yaşamında neyi yapmak isteyip, neyi yapmak istemediğin adına. Ne kendinle kaosun kalır ne bir başkasıyla. Ben hayatta önce kendime dürüst olup, kendime saygı duymayı severim. Bunun yanı sıra küçük oyunlarım da vardır kendi içimde. Mesela sebepsiz yere içim sıkıldığı zamanlar ya da enerji olarak düştüğüm, yorulduğum zamanlar, oyun oynarım kendi kendime. Mesela derim, bu senin dünyadaki son gününmüş, yarın diye bir şey yok. Hemen içime bir enerji dolar, gökyüzünü bir başka görürüm, kuşları bir başka, her şey renklenir birden. Bunun gibi değişik şekillerde ne olursa olsun, her durumda kendimi motive etmeye çalışırım.”
İş hayatına bakışı: Sektörde tiyatro kökenli olmanın kişiye artı değer kattığını düşünüyor. “Tiyatro yapan insanlar daha disiplinli oluyor. Orda bir emek var bekliyoruz çalışıyoruz falan. O role konsantre olmak dingin sakin beklemek. Gençler içinde söylüyorum o disiplini almak gerek. Hamurunuz mayanız daha sağlam oluyor. Bir anda gelen bir şöhret olmuyor. Amacınız sadece oyunculuk oluyor. Aman TV çıktım aman fanlarım durumları olmuyor. Ekip olarak o sahneyi oyunu kaldırmaya çalışıyoruz. Tiyatro insanın kişiliğini sağlamlaştırıyor. Kendimi izlemeye özen gösteririm. İçime sinecek böyle hakikaten seyirci beni görsün sevsin beğensin diye değil. Oturur izlerim keşke şurasını şöyle oynasaydım derim. Hep onları düşünürüm. Kendimi izlemeyi hiç sevmem hep heyecanla izlerim hep eleştiririm. Ama izlemek zorundayım. Bu işi şöhret için bir şey yapmıyorum, yüzde 70 oyunculuk için yüzde 30 para için yapıyorum.
Kariyer planı: 30 yıla yakın ekranlarda ancak hiç sinema filminde yer almamış olmasını gelen proje tekliflerini yeterinde beğenmemiş olmasına bağlıyor. “Sinema da olmamamın bir sebebi yok kısmet. Dizi kadar yoğunlukta bir teklifte gelmedi. Onu mu seçsem bunu mu seçsem durumu da olmadı. Malum çok fazla film çekilmediği için. Bana gelen teklifleri de beğenmedim. Sinemaya daha hassas bakıyorum. İyi bir şey olsun istiyorum. Proje seçiminde, her ne kadar çok uzun süreli bölümler çektiğimiz için senaryo zaman içinde formunu kaybetse de senaryonun inandırıcılığına, yine bu uzun süreler sebebiyle zaman içinde karakter kendini sürekli tekrara düşse de hep aynı şeyleri yapar olsa da karakterin derinliğine, yapım ve oyuncu ekibinin içime sinmesine dikkat ediyorum. Bir komedi oynayıp sonra dram olsun istiyorum. Bu sıralamayla gitmek daha iyi oluyor. Komediyi seviyorum. Dönem dizisinde hatta aksiyon dizisinde oynamayı da isterim. Biz oyuncular doymayız. Bazen ‘parasız kalırım oynamam’ daha iyi diyorum. Rolleri kabul ederken parayı düşünmüyorum.”
Gelecek Hayali: Çocuk sahibi olmayı istiyor. “Bir çocuk sahibi olmak anne olmayı isterdim. Çünkü o bir hediye. Bir tiyatro ödülü almak isterim. Mesleki olarak ise, o ona âşık olmuş, o da öbürüne âşık olmuş konularının yanı sıra fantastik, aksiyon ve tarihte yaşanmış bir olayın konu edildiği, dönem filmi ya da dizilerinde oynamak istiyorum. Hayal gücümü, araştırma ve gözlemi gücümü zorlayan şeyler olsun isterim.”
En büyük tutkusu: Baleyi ve müziği çok seviyor. “Hayattaki en güzel şeyler sanıyorum müzik, dans, renkler, güneş, deniz. Oyuncu olmasaydım eğer, balerin olmak ya da bir keman virtüözü olmak isterdim. Resim yapmayı da severim. Sanıyorum yine sanatın bir dalını seçmeyi tercih ederdim. Şarkı söylemeyi çok seviyorum. Hep söylerim. Ama ortamda söylemişliğim yok heyecanlanırım. İnanılmaz mutlu olurum. Şarkı söylemeyen insana çok garip bakarım. Müzik bize verilmiş bir hediye. Ama ablam hep ‘ne olursun sus sana para vericem’ der. O yüzden bilmiyorum sanırım sesim kötü. Kemana başlamıştım. Kemanı dinlemeyi çok seviyorum. Çalmayı da çok istiyordum. Dedim başlayayım. 7 yaşından başlanıyor aslında o tutuşu öğrenmek için. Zarar verebiliyor aksi takdirde. Güzel gidiyordum. Parmağımın tendonunu kopardım. Parmağım kopma noktasına gelmişti. Baya takmıştım. 6-7 saat durmadan keman çalışıyordum. Bir şeye takınca sonuna kadar yapmak isterim. Parmağımı baya eğemiyordum. Şuan hareket ettirebiliyorum. Tekrar başlayacağım.”
Sosyal medya ile arası nasıl? Instagram kullanıyor. “Instagramda da her özel anımı paylaşmam. Bazıları her anını paylaşıyor. Benim öyle selfielerle falan aram iyi değil.”
Neye tahammül edemez? Çok laubali insanları sevmiyor. “Çok konuşan, bencil, fırsat vermeden makineli tüfek gibi konuşan, negatif her şeyden söylenen, dert yakınan insanlara tahammül edemem. Ben hep negatifin ardından pozitif düşünürüm. Kötü şeyler karşısında hep bir hayır olduğuna inanır. Şükür eder dua ederim. Bir şey olmuyorsa o Allah’ın iradesidir. Bir yerden sonra Allah’ın iradesine teslim olmak gerekiyor.”
En büyük çılgınlığı ne? Gece dalışı yapması “Aşağıda böyle nefesinin sesini duymak harika bir duygu. Suyun altı üstünden daha güzel. 20 küsür metreye kadar daldım.”
Neden mutsuz olur? Demokratik olmayan bir set ortamı, egoist, kompleksli insanlar. İnsanların birbirlerinin kuyusunu kazıp iftira atmaları, hırs ve saygısızlık onu mutsuz eder.
Modayı takip ediyor mu? Alışveriş yapmayı seviyor ama çok kendini kaybetmeden alışveriş yapıyor. Kendisine yakışanı giymeyi tercih ediyor. “Zamanla kendime neyin yakışıp, neyin yakışmayacağını, hangi parçayı daha farklı kullanabileceğimi daha iyi biliyorum. Eskiden ne yapacağımı bilemediğim gereksiz şeyler de almışlığım vardır ama artık az şey alıp, farklı kullanmayı öğrenmeye başladım. Bir de sıkıldığım şeyleri keser, biçer, aksesuarlar diker değiştiririm, çok zevkli oluyor. Ev dekorasyonunda da aynı şeyi yapıyorum. Mesela sıkıldığınız bir sehpayı çok kolay istediğiniz bir forma sokabilirsiniz. Çok rahat boyayabileceğiniz boyalar ve transfer baskılar var. Yeni enerjiler vermek çok zevkli. Ama illa ki dayanamadığım şey derseniz, her kadın gibi ayakkabı ve çanta alışverişinden daha çok zevk alıyorum.”
Formunu nasıl koruyor? Sportmen bir yapıya sahip. Vakit buldukça evde spor yapmaya özen gösteriyor. “Sportmen olmak spor yapmaktan öte bir şeydir. Sportmen olmak adil olmak, saygılı olmak, yardımsever olmak, disiplinli olmak, hırslı ama hınçsız olmak, oyun arkadaşının elini sıkabilen biri olmak ve dürüst olmak demektir. Bu anlamda kesinlikle sportmenim. Sporla aramsa bir dargın, bir barışık gidiyor. Yoğun çalıştığım zamanlarda spor salonuna gidemiyorum. Sadece evde en sinir olduğum ama en faydalı birkaç hareketi yaparım; squat, lunge ve mekik versiyonları. Mesela mutfakta yemek hazırlarken bile tezgâhta bacak çalıştırılabilir.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2021- Kardeşlerim
2020- Zümrüdüanka/ Nezaket
2019 – Canevim / Melis Korkmaz
2016 /2017 – Kalbimdeki Deniz / Rachel
2015 – Göç Zamanı / Handan
2014 – Güzel Köylü / Nihal Sümbül
2014 – Galip Derviş / Gönül/Meltem
2011- Avrupa Avrupa / Matmazel Katrine
2011 – Mazi Kalbimde Yaradır / Türkan
2008 – 2010 – Küçük Kadınlar / Tezer
2007 – Kader / Sibel
2007 – Elveda Derken / Tuna
2007 – Ayda / Nilüfer
2006 – Acemi Cadı / Selda
2004 – Çınaraltı / Feyza
2004 – Metro Palas / Özlem
2004 /2006– Aliye / Leyla
2002 – Bir Tatlı Huzur
2001 – Dünya Varmış / Leyla
2000 – Evdeki Yabancı / Bengü
2000 – Evdeki Hesap
1999 – 2003 – Ayrılsak da Beraberiz / Serpil
2000/ 2001 – Tatlı Kaçıklar / Serap
1996 – Gurbetçiler / Özlem
1995 – Çiçek Taksi
1993 /1999 – Ferhunde Hanımlar / Yonca
TİYATRO OYUNLARI
2018- İkinci Bahar / Oyuncu