Ecem Erkek, 24 Haziran 1989 yılında Ankara’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusudur.
Adı: Ecem Erkek
Doğum Tarihi: 24 Haziran 1989
Doğum Yeri: Ankara
Boyu: 1.64 m.
Kilosu: 61 kilo
Burcu: Yengeç
Göz Rengi: Kahverengi
Eşi: Yüce Armağan Erkek
Instagram: https://www.instagram.com/ecem.erkek
Ailesi: Kendisi gibi tiyatro oyuncusu olan Yüce Armağan Erkek ile evli.
Çocukluk yılları: Çocukluğundan beri hep taklit yapıyor. “Ben ‘Yasemince’ dönemi çocuğuyum. Skeçlerdeki tüm karakterleri oynardım. Sürahi Hanım, Kakılmış. İlk rolüm Sürahi hanımdı. Bayramlarda kuzenimle hep bu karakterlerin taklidini yapardım. Bu yaptığımın tiyatro olduğunu bilmiyordum. Tiyatronun bir meslek olabileceğine dair hiçbir fikrim yoktu. Avukat olmak istiyordum. Dershaneye giden çok yakın bir arkadaşım ‘Barajı aşsam yeter, tiyatro okuyacağım’ dedi. Bunu duyunca ‘Nasıl yani tiyatro eğitimi veren okul mu var?’ dedim. Onunla birlikte sınavlara girdim.”
Eğitim hayatı: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Anasanat Dalı mezunudur. 2006 yılında Ankara Ömer Seyfettin Lisesi’nden mezun oldu. Liseyi bitirdikten sonra oyuncu olmaya karar verdi. 2007-2008 yılları arasında Mamak Belediyesi Konservatuvar’ında Tiyatro eğitimi ve 2008 yılında Hacettepe Üniversitesi Türkçe Topluluğu’nda Diksiyon Eğitimi aldı.
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına 2017 yılında ‘Hayat Sırları’ isimli diziyle başladı.
Hangi proje ile parladı? İlk rol aldığı dizi ‘Hayat Sırları’nda canlandırdığı ‘Şirin Kuzgun’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekmeyi başardı.
Kişilik özellikleri: Hep heyecanlı, bu heyecanı onu besliyor. Heyecanlanmadığı zaman kendine güvenini kaybediyor, ‘Yapamayacağım galiba’ diyor, enerjisi çekiliyor. “Aslında çok tembel biriyim kişisel hayatımda ama oyunculuk olunca tembellik geçiyor. Çünkü klişe olacak ama çok severek yapıyorum. İki senedir komedi yapıyorum. Sevdiğim şeyleri daha iyi yapıyorum. Ancak sahnede çok eğleniyorum. İnsanlara bir süre sonra komediden başka bir şey yapamaz gibi geliyor, bu biraz can sıkıcı ama aslında ben okulda hep dram oynuyordum. Komedi yeteneğim olduğunu ‘Hayat Sırları’ ile keşfettim.”
Kişisel gelişim: Hayatta en çok özendiği meslek ‘Yazarlık’. Kendisi de yazıyor ama yazdıklarını pek beğenmiyor. “Elle tutulur bir şey yok ama ben de yazmaya çalışıyorum. Ben yazdıklarımı pek beğenmiyorum. Kendime saklıyorum bu yüzden. Mesela ben evde de karakter çalışmıyorum. O nasıl yapılır onu da bilmiyorum. Metin geliyor, okuyorum, o anda kafamda bir şey canlanıyor. Hiç üstüne çalışmıyorum. Ben izlemeyi çok seviyorum.”
Sosyal: Ankara’da çocukluğunun geçtiği yerlere tekrar gitmekten çok keyif alıyor. Zamana ve ruh durumuma bağlı olarak keyif aldığı şeyler değişiyor.
Düşünce yapısı: İnsanların onun hakkımda ne düşündüklerini çok merak ediyor. “Bir şeyler yapıyorum, beğeniliyor ama çok da farkına varmıyorum ne yaptığımın. Sevmeyen de neyi sevmiyor diye de merak ediyorum. Çünkü her zaman okulda da bir şeyler yaptım ve herkes çok sevdi, dizide de böyle oldu, şimdi de öyle. Ama ben de şöyle hissediyorum sanki bende olmayan bir şey var, ama ne? Buna isim koyamadığım için de insanların ne düşündüğünü merak ediyorum.”
Sette nasıl birisi? Sanki yıllardır setteymiş, yıllardır bu sektörün içindeymim gibi hissediyor. “İlk önce inanılmaz derecede heyecanlanıyorum “Nasıl yapacağım?” diyorum ama içine girince hemen alışıyorum. Bu korkunun, heyecanın büyüklüğü karşında ezilmekten hemen kurtuluveriyorum.”
Bugüne kadar sette yaptığı en komik hata nedir? Hata yapmaktan çok korktuğu için hata yaptığında o onun için komik olmuyor genelde.” Fakat “Orada olsaydınız çok gülerdiniz” diyebileceğim bir anım var. Bir keresinde Devrim Hoca’ya (Yakut) kendi karakterimin ismiyle seslenmiştim. … İşte, orada olsaydınız çok gülerdiniz demiştim.”
Mutluluk kaynağı: Yaptığı iş içine sindiğinde yaşanılan o tarifsiz haz. Eğer yaptığı şeyi sevdiyse ve sevildiğini de hissettiyse o zaman dünyalar O’nun oluyor. O haz için bu mesleği sonsuza kadar yapacağına inanıyor.
Hayata bakışı: Geleceği düşünen, gelecek hayalleri kuran biri değil çünkü hayal kurmaktan korkuyor. Bu nedenle başarılı olmanın da hayalini kurmadı. “Hayal kurmaya başlayınca bu sefer de “ya olmazsa” diye düşünüyorum. O yüzden bugünü ya da en fazla yarını düşünerek sağlam adımlar atıyorum. Mesela bir evimin olmasını hayal ediyorum. Hayalimde çok güzel bir ev var, camın önüne kitaplık koyarım diyorum akabinde ama ya cam su alırsa deyip felaket senaryoları yazmaya başlıyorum. Aslında epey rahatsız bir durum. Çok daha açık düşünmeyi çok isterdim çünkü adımlarımı kontrollü atmak biraz geriyor beni.”
İş hayatına bakışı: Hababam Sınıfı, Gırgıriye, Neşeli Günler gibi Yeşilçam filmlerinin çekildiği günlere gitmek isterdi. “Keşke o zamanlar doğsaydım. Metin Akpınarların, Adile Naşitlerin, Zeki Alasyaların, Kemal Sunalların öğrencisi olsaydım. Küçük küçük rollerde oynasaydım da onların yanında olsaydım. Bana o dönemler çok ahlaklı ve çok temiz geliyor. Her şey çok yeniydi. Oyunculuklar bu kadar göz önünde değildi. Şimdi on kişiden dokuz buçuğu oyuncu. Kimileri ‘Ben de oyuncuyum, küçükken ağaç oynamıştım’ diyor. Birileri ‘Ecem Abla ben de oyuncu olmak istiyorum, yardımcı olabilir misin?’ diye soruyorlar. Ben de onlara ‘Adile Naşit gibi mi olmak istiyorsun yoksa … gibi mi? Karar ver”’diyorum. Bu sefer ‘o zaman kalsın’ diyorlar. Çünkü oyunculuğu parlak bir dünya gibi görüyorlar.”
Kariyer planı: Geçici olmamak. Yaptığı her işi sorumluluğunu da alarak yapıyor. “Yaptığım her şeyin artık benim olduğunun hep farkındayım. O yüzden üstünkörü yapmıyorum hiçbir şeyi. Sonuna kadar böyle gitmek istiyorum.”
Gelecek Hayali:Amerikan filminde oynamayı istiyor. “Herhangi bir rol olabilir. Bir kez olsun Hollywood filmlerinde yer almak isterim. Çok acayip geliyor.”
Kaygıları: “Oyunculuğun en çekilmez yanı, özellikle komedi oynuyorsam istediğim reaksiyonu alamadığımda kendimi hasta gibi hissetmem. Sadece izleyici reaksiyonundan bahsetmiyorum. Bazen insan kendinden de reaksiyon alamaz. Her zaman olan şey o gün olmayabilir. İçinizde o kadar enerji olmaz ve başaramazsınız. Ben işte o zamanlar hastalanıyorum hakikaten. Sahnede kendinle savaşmak çok zor.”
Rol modeli: Oyuncu Binnur Kaya’ya benzetilmek hoşuna gidiyor. “Okulda da çok benzetirlerdi. Fiziksel olarak da kendimi ona benzetiyorum. Bakışlarını yakalıyorum bazen ‘Aa, benim gibi’ diyorum. Sanırım ondan, oyunculuğundan etkileniyorum. Fiziksel olarak da benziyoruz. Bu da güzel bir şey, Binnur Kaya’yı çok seviyorum ve izlerken çok heyecanlanıyorum.”
Televizyon mu? Tiyatro mu? “Televizyon çok çabuk tüketiliyor. Oradaki ününüzle tiyatrodaki bir olmuyor. Tiyatroda yıllarca konuşuluyorsunuz. Unutulmuyorsunuz ama televizyon çabuk harcanıyor. Tiyatro daha kalıcı ve gerçek.”
Hayran olduğu kişi? Uğur Yücel ile aynı sahneyi paylaşmak istiyor. .
Evde ne yapar? Film izlemeyi çok seviyor, kitap okuyor, temizlik yapıyor. Ancak evde genellikle sıkılır ve sezonun açılmasını heyecanla bekler.
Hangi dizileri takip ediyor? Stranger Things, Sense8, Fi, Black Mirror ve Masum.
TELEVİZYON DİZİLERİ
2017/2020 – Güldür Güldür Show/ Naime
2018- Hakan Muhafız/ Sıla
2017/2018 – Hayat Sırları /Şirin Kuzgun
TİYATRO OYUNLARI
Amerikan Rüyası,
Woyzeck,
Üç Kuruşluk Opera,
Tersine Dünya,
Romeo & Juliet,
Şark Dişçisi