TelevizyonGazetesi.com / Detay – Fox TV ekranında geçtiğimiz Pazar akşamı başlayan Kefaret dizisi çok başarılı bir başlangıç yaptı. Reytingleri çok iyi gelen dizinin hem hikayesi beğenildi hem de oyuncu kadrosu çok başarılı bulundu. Diziyle ilgili yorumların büyük çoğunluğunun da pozitif olduğunu ve Pazar akşamlarının en iddialı yapımlarından birisi olduğunu ilk bölümden gördük.
Nurgül Yeşilçay, Mert Fırat ve Yurdaer Okur’un başrollerinde yer aldığı dizinin ikinci bölümü 29 Kasım Pazar akşamı yayınlanacak. Reyting sonuçları çok merak ediliyor. Özellikle de Arıza dizisini tüm kategorilerde geçmesi de bekleniyor. Geçen hafta rakibine zaten çelme takmış olan Kefaret’in bu hafta reytinglerini yükseltmesi de şaşırtıcı olmayacaktır.
Beyza Şekerci’nin sunduğu Kamera Arkası programı Kefaret dizisinin setini ziyaret etti. Zeynep karakterini canlandıran Nurgül Yeşilçay, dizi hakkında düşüncelerini aktardı. Oyuncu, kariyerinde ilk kez korkusundan bir yapıma çalışmak için son günlere kadar bekledi. Nurgül Yeşilçay daha önce yer alacağı yapımlar belirlendikten sonra hemen karakteri çalışmaya başladığını ancak Kefaret dizisinin hikayesi nedeniyle bu sefer son 15 güne kadar çalışmadığını, beklediğini anlattı.
Peki bunun sebebi neydi? Ünlü oyuncu şu itirafı ile dikkatleri çekti: “Ben aslında bir projeyi bildiğim andan itibaren çalışmaya başlarım ufak ufak. Bu sefer çok korktum, son ana kadar çalışmadım. Çünkü çok ağır bir durum. O durumun içine ne kadar geç girersem o kadar iyi diye düşündüm. Normal hayatımı çok etkileyecek çünkü. O yüzden son 15 gün kala başladım çalışmaya. Önce ‘bunu yaşayan insanlar nasıl tepki veriyor, onların durumu ne’. Onları araştırdım. Çok iyi örnekler buldum.”
Hikayede izleyicilerin kendilerinden birçok şeyi bulacağını düşünen Yeşilçay, Zeynep karakterinin Ahmet ile kurduğu yuvanın aslında ufacık bir şeyle bire tuzla buz olabilecek bir cam gibi olduğunun altını çiziyor.
Oyuncu, “Hikayede görüyoruz ki, aslında o pembe panjur değilmiş. Sırça bir köşkmüş, ufacık bir şeyde o cam paramparça oluyor. Aslında bence bir ailenin dağılma hikayesi. Bi olaydan dolayı o ailenin paramparça olma hikayesi. Meğerse, bizim aile dediğimiz şey de ele güne karşı kurduğumuz bir aile imiş, aslında altıda sağlam değilmiş diyor kadın. Bunları öğreniyor git gide” diye konuştu.
Dizinin biraz polisiye içerdiğini ama tam anlamıyla bir polisiye de olmadığını ifade eden Yeşilçay, kızı kaçırılan annenin acıklı hikayesinin kendisini de çok etkilediğini anlattı.
Zülfü Livaneli’nin yaşanmış bir olaydan yola çıkarak kitaplaştırdığı hikayenin, dizi halini izliyoruz. Bir anne için kızının kaçırılması durumunun çok acıklı olduğunu ifade eden Yeşilçay, rolü çalışırken benzer durumları yaşayan kişilerle ilgili bilgiler de edindiğini söyledi.
Zeynep ile Mert Fırat’ın canlandırdığı Sinan komiser karakterlerine de değinen oyuncu, neden yakınlaştıkları konusuna şu sözlerle açıklama getirdi: “Komiser ona tek inanan. Zaten kocası ile ilgili bazı gerçekleri de öğreniyor. Kocasına olan saygısı kalmıyor, sevgisi kalıyordur da saygısı asla kalmıyor. Kocası da zaten çok anne gibi bakmıyor olaya, ‘bu zamana kadar bulunmadıysa, bulunmamıştır’ diyor. Ama komiser hep arkasında, hep ona destek. Öyle olunca da komisere sevgisi ve saygısı var, boş değil yani.”
Videodan röportajı ve detayları izleyebilirsiniz.