Ana sayfa Oyuncu Biyografileri Selin Yeninci Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

Selin Yeninci Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

Selin Yeninci, 16 Ocak 1988 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.

Adı: Selin Yeninci
Doğum Tarihi: 16 Ocak 1988
Doğum Yeri: İstanbul
Boyu: 1.64 m.
Kilosu: 52 kilo
Burcu: Oğlak
Göz Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: Okan Yeninci
Instagram: https://www.instagram.com/selinyeninci/

Ailesi: Babası Muşlu emekli memur, annesi Ağrılı estetik polikliniği var.  İzmir’de doğup büyüdü, bir erkek kardeşi var. “Ailem son derece çağdaştı. Hep saygı duyuldum, sevildim. Bir erkek kardeşim var. Ailem aramızda hiç ayrımcılık yapmadı.  Annem, idolüm, işinde ve annelikte kendini kanıtlamış, İzmir’in hatırı sayılır iş kadınlarından. TV programları, kongreler, röportajlarla geçen bir hayatı var. Bostanlı’daki estetik polikliniğimiz de yirmi yıldır annemin sayesinde ve kardeşimin desteğiyle, alanında öncü hizmet veriyor. Okan benden iki yaş küçük, şu an yurt dışında kineziterapi okuyor. İyi ki beni ablası olarak seçmiş, hayatımdaki en özel insan. Hala en çok onunla gülüyorum ve onun yanında dinlenebiliyorum. ”Aileme son derece düşkünüm. İstanbul’da yaşamama rağmen her anımızdan haberdarızdır. En hassas olduğum konu ailem.”

Çocukluk yılları: Erkek kardeşiyle arasında iki yaş var çocukluğu onunla oyun oynayarak geçti. “Sabah gözümü açtığım andan gece yattığım saate kadar kardeşim Okan’la oyunlar oynadığım, İzmir’de geçen son derece mutlu, sevgi dolu kalabalık bir ortamda çocukluğumu yaşadım. Annemin muazzam etkisi üzerine okula başlamadan okuma- yazma, temel matematik öğrendiğim, en iyi arkadaşım olan kardeşimle bir olay karşısındaki duygularımızı yazarak ifade ettiğimiz ve bunu aile içinde sesli okuyup üzerine konuştuğumuz, sonra hemen koşa koşa sokağa çıkıp çamur toprak oyun oynamaya devam ettiğimiz, hissini hayatımda tutma gayretinde olduğum şahane bir nefes aralığında geçti zaman.”

Eğitim hayatı: İlköğretimi Bostanlı’da Emlak Bankası İlköğretim Okulu’nda okudu. İzmir Atatürk Lisesi’ni bitirdi. “Hayatımda belki de tek fanatik olduğum konu İzmir Atatürk Liseli olmaktır. Bundan hep gurur duydum, hayatımın her alanında ayrıcalığını hissediyorum. Lise bitince ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü ve 9 Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü’nü kazandım. Oyuncu olmak hayalimdi o nedenle Türkiye’deki az sayıda iyi oyunculuk okullarından biri olan 9 Eylül GSF’den mezun oldum.”

Hayatının dönüm noktası? Çocukluğu annesi sayesinde pazar sabahları 09.00’da kardeşiyle birlikte TRT Çocuk Saati Programı’nı dinleyerek geçti. Bir gün programda, ‘sınavla çocuk seslendirmeciler alınacaktır’ şeklinde bir anons duyması hayatının dönüm noktası oldu. “Başvurduk. Üç ay boyunca bir takım meslek eğitimleri ve elemelerden geçtim ve sonra altı yaşında İzmir TRT Radyosu’nda ‘Çocuk Saati’ programında seslendirme yapmaya başladım. Belgesel, çizgi film, reklam seslendirip hem para kazanıyordum hem de yeni arkadaşlar ediniyordum. Hoşuma gitti, hafta sonları da Karşıyaka Ziya Gökalp Kültür Merkezi’nde Zekeriya Hocalar yönetiminde provalara, çocuk oyunlarında oynamaya başladım. Bu sürece lise tiyatrosunda da devam ettim. İzleyen herkes, tüm öğretmenlerim oyuncu olmam konusunda beni yüreklendirdiler. Dolayısıyla ‘büyüyünce doktor olacağım dansöz olacağım ‘diye bir cümlem yoktu zaten TRT’de çalışıyordum, para da kazanıyordum, oyunculuktu yani benim işim. Başka bir meslek yapmayı düşünmedim. Bir yandan da derslerimde çok iyiydim, anneme oyunculuk okumak istediğimi söylediğimde bunun benim için son derece sıradan, onun için korkunç bir karar olduğunu fark ettim. Annemin isteği üzerine ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünü, kendi isteğimle 9 Eylül GSF Oyunculuk Bölümü sınavlarını kazandım. Oyunculuğu tercih ettim. ODTÜ konusu açılınca bir ah’lansa da maddi manevi en büyük destekçim ve rol modelim yine annem oldu. Mezuniyet tezim esnasında Oyun Atölyesi oyuncu seçmesi yapacağını duyurdu. Haluk Bilginer’e zaten hayranım, gidip seçmede şansımı denedim, kazandım. Okulum biter bitmez de Oyun Atölyesi’nin yeni oyununda oynamak üzere apar topar İstanbul’a taşındım.

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, ‘Vicdan’dizisinde canlandırdığı ‘Hande’ karakteriyle başladı.

Hangi proje ile parladı? ‘Kaçın Kurası’ dizisinde canlandırdığı ‘Neşe’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Kişilik özellikleri: Neşeli, samimi, çalışkan, idealist, hedef odaklı.

Kişisel gelişim: Kendisini ‘zihin hiperaktifi’ olarak tanımlıyor ve sürekli yeni bir şeyler öğrenip kendisini geliştirme çabası içerisinde. “Kendimi bildim bileli gün içinde kendi mesleğimle ilgili mutlaka bir şey yaparım. Film izlemek, kitap okumak olabilir. Her gün spor yapıyorum.

Takıntılı bir şekilde beğendiğim oyuncuları izlerim. Bakımlarımı mutlaka yaparım.”

Sosyal: Mesleği açısından da başka coğrafyalardaki insanları görmek ve bir şey öğrenme süreci onu çok zinde tutuyor. O nedenle boş vakitlerinde görmediği yerleri gezip görmeyi seviyor. “Benim yeni olana muhteşem bir merakım var ve hayatımı çok eğlenceli hale getiriyor bu eğilimim. Boş vakitlerimde görmediğim bir şehir seçip kalkıp 2-3 gün oraya gider, şehri keşfederim, yeni arkadaşlar edinirim, güzel hikayeler biriktirip dönerim.  Eğer seyahat edemiyorsam her gün kesin yürüyüş yaparım. Spor yapmayı seviyorum. Dilimi daha da geliştirmek için İngilizce kursuna gidiyorum ve tap dance yapmaya başladım. Festivallere katılmak, iyi bir sergi gezmek, güzel bir film izlemek, özenerek seçtiğim yeni kitabıma başlamak, yazmak benim rutinim. Ayrıca yakın arkadaşlarımla, adına edebiyatta ikinci yeni akımından etkilenerek ‘ölmeme günü’ dediğimiz bir gün yapıyoruz. Ayrıca günlük olmazsa olmazım annem ve kardeşimle konuşmaktır.

Düşünce yapısı: “Benim bir duam var: ‘Allahım beni sevgi, onay veya takdir arzusundan kurtar. Bu kaygıların ve beklentilerin devreye girdiği her türlü ilişkilenme bize ve temasta olduğumuz her şeye zarar veriyor, ego devreye giriyor ve bizi ‘olma’ halinden uzaklaştırıyor. Tüm bunlardan özgürleşince en otantik halimizi yaşıyoruz ki bu bizi en mutlu eden halimiz. O nedenle kendime ve çevreme sıklıkla hatırlattığım şey şu: Herkes biricik. Herkes olduğu gibi tam ve mükemmel.

Mutluluk kaynağı: Haluk Bilginer, Yılmaz Gruda, Ayten Uncuoğlu gibi usta sanatçılarla çalışma fırsatını yakalaması en büyük mutluluk kaynaklarından biri. “Bu isimlere Erkan Can, Cem Davran, Perran Kutman gibi diğer büyük ustalar da eklendi zaman içinde. Gerçekten çok büyük, çok iyi, çok hayran olunan, çok çalışılmak istenen isimlerle usta-çırak ilişkisi kurma şansım oldu, bunun için şükürler olsun. Benim düşüncem hayatıma giren herkesin benim için bir mucize olduğu yönünde.”

İlk sinema filmi: Kerem Çakıroğlu/ Olur Olur

Aşka bakışı: “İnsanın tek ihtiyacı sadece sevmektir. Hep çok severek dinlediğim Neşet Ertaş’ın bir sözü var. Benim de kulağıma küpedir. ‘Ne zaman ki aşk biter, o zaman yorulur insan’ der. Saf sevgi ve tutkuyla bağlandığım her şey aşk, aşklarım da kökten birbirine, hepsi de birleşince bana bağlı. Aşk benim bütün duyularımı provake eden, dünyamı güzelleştiren ve çoğaltan, akışta olmaya teslim olduğum ve bunu korkusuzca yaptığım bir yolda olma hali.”

Hayata bakışı: Mutluluğunu iş, maddiyat ve kariyer üzerinden değerlendirmiyor. Çalışmayı üretmeyi çok seviyor. “Kendimden 3. tekil şahısla bahsetmeyen her an kendime daha da yakınlaşmaya, kendimle bir olmaya gayret eden, mutluluğumu, huzurumu, varoluşumu iş, maddiyat, kariyer üzerinden değerlendirmeden sırf bu hayatta yaşadığım için her gün şükreden biriyim. Hayatımı sevmek, aşkla yaşamak üzerine kurmaya gayret ediyorum. Mesleğime çok bağlıyım. Çalışmayı, üretmeyi bu yolla yeni insanlarla tanışmayı çok seviyorum. Aileme son derece düşkünüm. İstanbul’da yaşamama rağmen her anımızdan haberdarızdır. En hassas olduğum konu ailem. En tanımlayıcı özelliğim de neşeli olmam sanırım. Benim yakıtım neşe. Korkularım elbette var ama bunları minimuma indirmeye çalışıyorum, bizim topraklarda ‘Allah korktuğundan kurtarsın’ diye bir söz vardır. Korkularıma kapılmadan, direnç göstermeden, izin vererek teker teker veda etmeyi öğrendiğim bir dönemdeyim. Korkmaya da izinliyim korkusuz olmaya da. Herkes gibi yoldayım, öğrene öğrene yürüyorum kendimce.”

İş hayatına bakışı: Her yeni projesinde ismini bildiğimiz bilmediğimiz pek çok insandan her an çok şey öğrenme niyetinde ve açıklığında olmaya çalışıyor. “İnsan ilişkileri, sahne adabı, işin nasıl yapılmaması gerektiğinden aile hayatına kadar gözlemlediğim pek çok şey var elbette ama çok saygı duyduğum ve hayran olduğum oyuncuların ortak özelliği bir şeyi yaratırken salt akılla değil, insanın içinden gelen oyun oynama güdüsüyle eylemeleri, sevdikleri şeylerle oynama eğilimi. Bu güdü oyuncuyu yaşsız, zamansız dolayısıyla sonsuz yapıyor. Akışta gözlemlediğim en büyük katkı bu. Gayretim de bu gözlemimi içselleştirmek ve muhafaza etmek yönünde. Oyunculuk yaptığım için çok mutluyum. İlerde hedeflediğim bir hayat varmış da şu an o hayatı yaşamıyormuşum halinden çıkıp ‘Hayatımı en verimli, güzel, mutlu ve keyifli şekilde geçiriyorum’ diye uyanıyorum. Çalıştığım ürettiğim her an mutluyum.

Kariyer planı: Dünyanın tanıdığı bir oyuncu olmak istiyor. “O potansiyel var bende. Dünya starları da benim gibi küçük yaşlarda başlamışlar bu işe ve doğru insanlarla, doğru yolculuklarla bir yere gelmişler.

Yani neden olmasın. Türk sinemasında çok başarılı yönetmenler, çok yetenekli oyuncular var. “Bazı sahneleri benim dilimi bilmeyen biri nasıl anlar” diyorum ‘Saniye’ karakterine çalışırken. Sonra bakıyorum dizi 26 ülkeye satılmış. Uluslararası bir projede çalışmayı isterim.

Ercan Kesal, ‘Nasipse Adayız’ romanını filme uyarladı, o filmde başroldeyim.

Film pek çok festivalde gösterilecek. Dünya küçük, neden olmasın.”

Gelecek Hayali: Kalbinde gelecekle ilgili, kendini atmosferine çok yakıştırdığı, içinde kendini çok iyi hissettiği ve hayal ettiğinde onu çok heyecanlandıran bir takım fotoğraflar var. “Kendimi hayatımın sonuna kadar oyun oynarken hayal ediyorum. Coğrafyaları farklı karakterleri yaratmaya çabalamak, dünyanın farklı ülkelerinde sinema filmlerinde oynamak istiyorum mesela.  Oynadığım filmlerle beraber gezmek, her an yeni olanla ilişkilenmek, keşfetmek ve sağlık oldukça son ana kadar deneyimimi aktarabileceğim heyecan verici karakterleri mesleğimi yapabildiğim her platformda oynamaya talibim, istekliyim, gönüllüyüm.”

Kaygıları: Elinden geldiğince sosyal sorumluluk projelerinde yer almaya çalışıyor. “Çok uzun süredir maddi gücü olmayan ama oyuncu olmak isteyen arkadaşlarımı okula hazırlıyorum. Kuzguncuk’ta çocuklara kitap okuyorum. Van’da, Türkiye Eğitim Vakfı işbirliğiyle çocuklara drama dersleri veriyorum. Ben bu konuda çok da açığım, yeteneklerim dahilinde insanları mutlu edebilmeyi çok isterim. Kırmadan, dökmeden hedefe doğru, kararlı ve iddialı yol almak en büyük hedefim.”

Unutamadığı bir anısı: Trafikten dolayı kendi filminin galasına metroyla gitmek zorunda kaldığı bir günü unutamıyor. ”Galaya metroyla gittim fakat tabii ki planlanmış bir şey değildi bu. Kimse, kuyruklu bembeyaz bir elbise, ince topuklarla ve metroya binmek için fazla bir makyajla o yolu tercih etmezdi bence. Yetişmem gereken bir canlı yayın röportajı vardı ve trafik inanılmaz yoğundu. Geç kalmak istemedim, kendimi metroya attım, filmin afişini de metroda görünce önüne oturup ‘E bi de fotoğraf çektireyim’ dedim. Benim için özel bir araçla gitmekten çok daha eğlenceli ve harika bir anı oldu.”

Rol modeli: Sadece meslektaşlarını değil, işinde çok iyi olan, apayrı meslekler yapan pek çok kişiyi örnek alıyor. “Yaratımını, işini hayatıyla harmanlamış, işine aşkla bağlı, çalışkan ve sürekli yeni olan ve oluşuna her şeye rağmen devam eden herkes ve her şey dahil buna, bir ağaç da dahil. Cate Blanchett’den Mardin’deki Şahmeran ustası Tacettin’e, Toroslar’da Türkiye’nin ilk kadın tiyatro grubunu kuran, film çeken Ümmiye Koçak’tan, gelişen teknolojiye rağmen tüm çizimlerini hala elle yapan dünyanın en büyük anime yönetmeni Miyazaki’ye kadar temas ettiğim her şey benim için ilham verici. Chekhov’un bir sözü var: ‘Sanatının üzerinde çalışmak istiyorsan hayatının üzerinde çalış.’ Bundan daha iyisi nasıl olur? sorusunu sorup yoluna devam eden herkes benim için örnek alınmaya değer.”

Sosyal medya ile arası nasıl? Kendini bildi bileli teknolojiyle arası pek iyi olmadı, işini hep yakınları gördü. “Sosyal medya hesaplarımı modaları geçmeye yakın, en yakın arkadaşım zorla açmıştır. Annem bu konuda takdir edilecek şekilde benden çok daha iyidir. Ben utanırdım bir şey yazmaya ya da öylesine bir fotoğraf paylaşmaya, tanımadığım birilerini mahremiyetime dahil etmek manasız gelirdi. Ancak sosyal medya sayesinde gerçekleşen mucizeleri gördükçe hızla uyumlanmaya başladım o dünyaya çünkü ben mucizelere bayılırım. İşinizle ilgili son derece faydalı ve önemli geri bildirimler aldığınız, sosyalleştiğiniz, geliştiğiniz, ‘yeni’ olanı hızla takip ettiğiniz, adınızı, sesinizi, yaratımınızı paylaştığınız ve bu sayede çoğaldığınız muhteşem bir olanak. İnsanları yargılamayı bıraktıkça içinde daha rahat devindiğim eğlenceli bir üçüncü göz benim için. Sosyal medya sayesinde imkansız kalmadı, fonlamalar sayesinde filminizi çekebiliyor, partinize Pharrell’ı davet edebiliyorsunuz. Bir sonsuz olasılıklar dünyası olarak görüyorum artık.”

Modayı takip ediyor mu? O gün nasıl hissetmek istiyorsa öyle giyinmeyi seviyor. Giyiminde genel olarak özenli, vücut yapısına uygun, spor şık olmayı seviyor. “En özensiz halimde aksesuarlarla giydiklerimi kendime ait hale getirmeyi tercih ediyorum. Ancak alışveriş konusunda çok plansızım. Modayı takip ediyorum ama ben kabinde bir şey denemekten, mağaza dolaşmaktan çok sıkılan biriyim. O nedenle sıkı bir alışverişkolik olmaktan çok uzağım. Neyse ki styling yapan arkadaşlarım bana destek oluyorlar. Sadece ayakkabı alırken çok hassas ve tutkuluyum çünkü İzmirliyim.”

En sevdiği özelliği: İşine olan saygısı ve disiplini.

En sevmediği özelliği: Detaylarda kaybolması. “Bazen o detaylar bütün hayatımı almaya başlıyor. İşkolik halimi törpülemem lazım.”

Evde ne yapar? Mutfakla arası iyi, yemek yapmayı seviyor. “Çok sevdiğim yemekleri çok canım isteyince yapıyorum. Müthiş güzel balık yaparım. Bir de çok iyi kahvaltı hazırlarım. Ege yemeklerini de güzel yaparım.

Hangi filmden etkilendi? ‘Kramer Kramer’e Karşı’ izlemekten asla sıkılmayacağı bir film. ‘Godfather’ ve ‘Fish Tank’ de en sevdiği filmler arasında.

En beğendiği yönetmenler: Asghar Farhadi, Michael Haneke ve Emin Alper.

TELEVİZYON DİZİLERİ

2018/2020 – Bir Zamanlar Çukurova / Saniye

2018 – Avlu / Merve

2017 – Yüz Yüze / Melisa

2016 – Kaçın Kurası / Neşe

2016 – Rengarenk

2015- Tatlı Küçük Yalancılar

2013/2014 – Vicdan / Hande

SİNEMA FİLMLERİ

2020– Nasipse Adayız / Arzu

2014 – Toz Ruhu / Neslihan

2014 – Olur Olur / Ebru

TİYATRO OYUNLARI

2017- Hipokondriyak / Yönetmen

2013- Bezirgan / Elmire

2012- Antonius ile Kleopatra / Asistan / Yönetmen Asistanı

2011- Don Juan’ın Gecesi / Marion

2010- Alevli Günler / Avukat