Televizyon Gazetesi Analiz
Türk dizi sektöründeki müthiş yükselişin sırrı ne?
Oyunculuk kalitesi, hikayelerdeki kalitenin altındaki en temel etken ne?
Neden Türk dizileri dünyanın farklı bölgelerinde, farklı kültürlerinde bu kadar ciddi bir etki yaratabiliyor?
Aslında bu soruları çoğaltabiliriz…
Ancak Türk dizilerinin arkasındaki müthiş gücün ne olduğunu merak ediyor iseniz, bunun cevabı kadın senaristlerin artması ve sektörde baskın şekilde öne geçmeleri.
Sema Ergenekon, Hande Altaylı, Meral Okay, Meriç Acemi, Gülse Birsel, Ece Yörenç, Eylem Canpolat, Melek Gençoğlu ve daha ismini saymadığımız birçok kadın senarist bugün dizilerin arkasındaki en önemli güç konumuna geldi.
Bir yapımda en önemli şeyi hikayenin kendisi, yani senaryo…
Bir başka dikkat çeken nokta ise dizilerde kadın karakterlerin artık daha çok öne çıkması.
Fatih Aksoy Antalya Film Festivali’nde katıldığı panelde bu durumu şöyle anlatıyor: “Son beş yılda güçlü kadınların yer aldığı diziler daha çok izleniyor. Her türlü kötü muameleye katlanan kadınların olduğu bir dönem vardı yapımlarda… Korunmaya muhtaç, kocasının dizinin dibinde oturan… Onları yazanlar daha çok erkek senaristler idi. Artık kadın senaristlerin yazdığı bütün dünyayla mücadele edebilen, hayatı tek başına sırtlayabilen, sadece kendini değil çocuklarını ve kardeşlerini de ayakta tutan kadınların hikayesini anlatıyoruz. İyi kadın yazarların sektöre girmesi, kadın hikayelerinin daha iyi anlatılmasını ve dizilerin daha çok izlenmesini sağladı.”
Hazal Kaya da dizilerdeki bu büyük gücün altında kadın senaristlerin olduğu fikrinde ancak, bir eleştirisi de vardı.
Kaya, kadın senaristlerin kadın karakterleri yazmayı daha yeni öğrendiği fikrinde. Bunun da dizilere büyük katkı sağladığı ortada.
Hazal Kaya, “Ben Antepliyim. Bizim oralarda kavga çıkmasın diye akşam kapı çaldığında kadınlar açar kapıyı. ‘Ben kadınım, güçlüyüm’ bunları yeni yeni söylemeye başlıyoruz. Yolda yürürken bir kağıt toplayıcısı bana ‘Yürü kızım arkandayım, o adamı da boşa’ dedi. İnanamadım. Buna sebep olan hangi enerjiyse şükürlerimizi sunuyorum. Kadın senaristler yeni yeni kadın karakterleri yazmayı öğreniyor” ifadelerini kullandı.
Eskiden kadınların sahip oldukları gücün farkında olmadığını belirten Hazal Kaya, kadınların kendilerine değer vermelerinin ve toplumun dayatmalarını da kabul etmemelerinin dizilerdeki hikayelere yansıdığından da bahsetti.
Özge Özpirinçci de kadın ve erkek oyuncular arasında eşitliğin önemine işaret etti. “Tek istediğimiz eşitlik. Kadınlar artık korkmadan konuşabiliyor” ifadelerini kullanan Özge Özpirinçci, dünyadaki eşitlik ve feminizm rüzgarının da dizileri etkilediğine değindi.
Fatih Aksoy’un kadın ile erkek oyuncuların ücretlerinin eşit olmadığını anlattı ve “Kadın dizisinde de Bizim Hikaye’de de kadınlar, erkeklerden daha çok alıyor” ifadelerini kullandı.
Görüldüğü üzere hem yapımcılar hem oyuncular hem de senaristler doğru konumlama ile Türk dizilerine dünyanın dört bir yayına yayılan bir sektör haline getirdi.
Bu noktada kadın senaristlerin başarılı çıkışları, kadın hikayelerini daha iyi yazmaları da büyük etken.