Cemal Hünal: Amerikalılara kızıp at aldım
İki ünlü oyuncu Cemal Hünal ve Onur Şenay ile yeni oyunları ‘Patron vesilesiyle buluştuk. Birbirleriyle adeta ruh ikizi olan iki eski arkadaş kahkahalar eşliğinde geçen söyleşide oldukça samimi itiraflarda bulundu. Bana da bu keyifli sohbetten arda kalanları yazmak düştü.
Büşra Kamış / Akşam
İlk sorum Onur Bey’e. Kamuran Akkor ile beraber hayata geçirdiğiniz KATS Sahne’nin kurucu ortağı olmaya nasıl karar verdiniz?
Onur Şenay: Çok uzun süredir böyle bir hayalimiz vardı; fakat bu kadar büyük bir yer yapacağımı hayal etmedim. Ne yalan söyleyeyim Kamuran Akkor ile ilk konuştuğumuzda daire şeklinde düşünüyorduk fakat Gayrettepe’deki bu mekanı bulunca hayallerimiz otomatik olarak değişti ve Kamuran Hanım ile birlikte bir senelik inşaat süreci içerisinde 2015’in Ocak ayında burayı tuttuk. İnşaatlar biter bitmez Aşk Listesi oyunuyla sanat dünyasına merhaba dedik. Şimdi hem restoranımız hem oyun sahneleyebileceğimiz hem de konser verebildiğimiz ve aynı zamanda eğitim yapabildiğimiz bir salonumuz var. 1 seneyi geçtik ve şu anda çok başarılı gidiyor. Diğer oyuncu arkadaşlarımıza ve tiyatro gruplarına yer sunma imkanımız da var.
Yaz döneminde ve yeni sezonda bizi neler bekliyor?
Yoğun bir hazırlığımız var. Şimdilik ismini vermeyeceğim ama Cemal Hünal’ın yönetmenliğini yaptığı bir oyun projemiz var; ona hazırlık yapıyoruz. Nurgül Kan ile bir oyun hazırlığımız var. Burası tam anlamıyla repertuar tiyatrosu ve burayı farklı farklı seslerin yükselebileceği bir yer haline getirmeye uğraşıyoruz.
ÖZ ELEŞTİRİ YAPMAM UYUMAYI SEVERİM
Cemal Hünal ile çalışmak nasıl bir duygu?
Cemal ile ilk kez çalışmıyoruz daha önce Aşk Kokusu’nu yapmıştık. Çocukluk arkadaşıyız ve çok önceden de yapacağımız projeleri şöyle yapsak böyle yapsak diye konuşuyorduk. Yaşımız büyüdü; şanslıyız ki hayallerimize ulaştık. Birlikte birçok projeye imza atmış olduk. Arkadaşlar arasında sohbet nasıl gelişiyorsa bu oyun da öyle gelişti. Birlikte çalışmaya karar verdikten sonra metni ve projeyi iyi hazırlamak gerekiyordu. Şimdiye kadar aldığımız reaksiyonlara göre yine iyi bir proje yaptığımızı görüyoruz.
Oyunda sürekli öz eleştiri yapıp iç muhasebenizi yapıyorsunuz. Gerçek hayatta başınızı yastığa koyduğunuzda öz eleştiri yapıyor musunuz?
Cemal Hünal: Gerçek hayatta zor kararlar vermiyorum. Gece uyumayı seviyorum, öyle diyeyim.(Gülüyor)
Tiyatro, sinema, dizi… Sizin için ilk sırada hangisi gelir?
O.Ş: Yani şimdiye kadar tiyatronun ilk sırada geldiğini söyleyebilirim. Tercihlerim hep tiyatrodan yana oldu ama bu dizi v sinema yapmayacağım anlamına gelmiyor. Hayatım tiyatro tarafında daha yoğun geçti.
C.H: Üçünün de farklı güzellikleri var benim için. Oyunculukta en çok haz alabildiğim yer sahne tabii ki. Çünkü performansı beraberinde taşıyorsun ve seyirciyle etkileşim sağlayıp belli kararlar verip devam etmen gerekiyor, dolayısıyla beni en çok pişiren, benim en çok “oyunculuk yapıyorum” diyebildiğim ve kimsenin “kes” diyemediği, benim de istesem de duramayacağım bir yer tiyatro. Sinemayı çok seviyorum. Çok başka yerden çok başka bir düşünce zinciri. Duygu biriktirmeyi ve karar vermeyi gerektiriyor. Dizide de en çok sevdiğim şey bana bir karakteri keşfetmek için çok uzun bir süre vermesi. Sette boş vakitlerde daha uzun bir sürü şey düşünüyorum karakterimle ilgili.
Yakında bir sinema filminiz olacak. Bunu biraz açar mısınız? Nasıl bir film bekliyor bizi?
Cemal Hünal: Hangisi acaba? İcraya verdim onları, hiç o konuyu açmayalım. (Gülüyor) ‘Benzersiz’ adında bir filmim çıkacak. Aksiyon filmi. Tarantino hikayeleri gibi çok değişik bir konusu var. Tamamı Konya’da yapıldı ve çekildi. Filmdeki arabalar da dahil olmak üzere.(Gülüyor)
TUNCEL KURTİZ İLE ÇOK UZUN MESAİM VAR
Nuri Bilge Ceylan mı? Zeki Demirkubuz mu?
Cemal Hünal: Hangisinin adını söylersek diğeri bize tavır alır. Bunu da böyle yazabilirsin. (Gülüyor)
Onur Şenay: Yapma bize bunu! İkisi de bambaşka fikirleri olan bambaşka teknikleri olan farklı insanlar. İkisiyle de çalışmak isterim. İkisi arasında bir ayrım yapar mıyım? Hayır yapmam. Sorduğun iki ismi kesinlikle karşıma almayı istemem. (Gülüyor)
Cemal Hünal: Olacak iş değil.
Peki Türk sinemasında hangi isimleri örnek alıyorsunuz?
Cemal Hünal: Tuncel Kurtiz. Onunla çok uzun mesaim var. Biz bir sene aynı evde yaşadık.
Onur Şenay: Gerçekten çok iyi oyuncular var. Bu iş için hayatını mal etmiş, gönlünü vermiş… Münir Özkul mesela. Hepsine çok büyük saygı duyuyorum zaten örnek alacaksam bir kişiyi model olarak seçmek yerine herkesin kendimce en iyi olduğu noktalarını toparlayıp biraraya getirmeyi kendi adıma tercih ederim.
Albüm çalışmanız hakkında bilgi alalım Cemal Bey..
Onur Şenay: Süt içtim dilim yandı… (Kahkahalar)
C.H: Provalar yapıyoruz sürekli. Özgün şarkılar var.
Hangi tarz?
C.H: İster istemez rock’a çekiyor biraz.
Ne zaman çıkıyor albüm?
Onur Şenay: Çok uzayacağını sanmıyorum.
C.H.: Yaa doğru. Hatta yazın ortasında ikinci bir single daha çıkarabiliriz.
AMERİKALILARA KIZIP KENDİME AT ALDIM
Bir yandan da Etnosporla ilgileniyorsunuz. Bu ilgi nereden geldi?
C.H: Etnospor kurulmadan önce 15 senedir atlı okçuluk yapıyordum. Genel olarak ben atçılık tarafındayım. Ve bunun çok eksikliğini hissediyordum. Nedenini bilmiyorum tabii, atçı olan bir aileden gelmedim ama atçılık kültürümüzün kökünde olan bir şey ve dünyanın bir çok ülkesinde törenlerde, alaylarda kendilerine ait kostümleriyle atçılık gösterileri yapılıyor Türkiye’de bu yoktu. Cirit vardı. Dünyanın en güzel at oyunu ama sakatlanmalar çok oluyordu bir şekilde ıslah edememiştik. Atlı okçuluk, başlı başına zaten bu topraklara ait bir savaş sanatı. E Macaristan’da yapılıyor. Allah’ın Amerikası’nın patates memleketinde dünyanın ilk atlı okçuluk şampiyonası yapılmıştı. Ben de bozuldum açıkçası sonra at aldım kedime bir tane.
Siz yurtdışında da yaşamış zengin bir birikiminiz var. Diğer devletlerle Türkiye’yi karşılaştırdığımızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?
Onur Şenay: Valla iki tarafın da birbirine karşı eksisi ve artısı var. Niye orda değiliz niye burda değiliz gibi tartışmalara girmektense bulunduğumuz yeri güzelleştirmek, yaşadığımız toprakları daha farklı hale getirmek, daha iyiye götürmek için uğraşıyoruz hepimiz. Eksik olduğumuz yerler vardır, doğrudur. Avantajlı olduğumuz yerler de var, bu da doğrudur. Çok geniş bir cumhuriyetiz, yani her şeyi bir araya getirmek zaman alıyor. Biz de bu gençlik döneminde bu toylukları hep yapıyoruz üzerine koyarak da büyümeye çalışıyoruz. Nasıl söyleyeyim? Yaş farkı diyelim şimdilik. Bu yaş farkı kapanmayacak ama bir zaman gelecek ki tecrübelerle o yaş farkı da ortadan kalkacak. Ondan sonrası da bizim için çok rahat olacaktır diye düşünüyorum.
Cemal Hünal: Valla ben Amerika’da, İngiltere’de yaşadım ve Türkiye’de biz inanılmaz şanslıyız. Coğrafyası gereği çok güzel bir ülkede yaşıyoruz. Herhalde dünyada yönetilmesi en zor ülke Türkiye. Coğrafi konumu itibariyla daha zor bir konumda olamazdı. Şu son 200 senedir başımıza gelenlere bakın, bu millet sağ duyusunu hiçbir zaman kaybetmiyor. Ben size şöyle birşey söyleyeyim; Los Angeles ve Londra’da 5 sene yaşadım. Ne Los Angeles’ta ne de Londra’da Allah’ın hiçbir kulu günün herhangi bir saatinde İstanbul sokaklarındaki gibi rahatlıkla gezemez. İstanbul’da gece tek başına bir kadın Londra’dakinden çok daha rahattır. Bizim insanımız çok merhametli, sağ duyulu. Karakter olarak bozulmaya müsait bir millet değiliz. Bizim en büyük şansımız da bu. Bunu hiçbir şekilde açıklayamazsın. Biri sana birşey yapmaya kalksa üçüncü kişi müsaade etmez. Amerika’da ise kafandan arabayla geçseler bir kişi bile gelip müdahale etmez. Kapitalizm Türk vatandaşlarının cebini yutmuş olabilir ama kalbimizi asla!
Bundan sonrası için hedefleriniz nelerdir?
C.H: Senede bir tane film çekmek. Kendi hikayelerimden…
O.Ş: Benim de işte inşallah becerebilirsek konservatuvar kurmak. Daha yolu uzun bu işin, sabır gerekiyor biraz.
GENÇLER “YAPICAZ, EDİCEZ” DEMESİNLER, YAPSINLAR
Tiyatrocu olmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz?
C.H: Başka iş bulsunlar kendilerine.
O.Ş: Valla gençleri sahnelerde oyun seyrederken görmeyi daha çok isterim. Sahneleri boş bırakmasınlar. “Yapıcaz, edicez” diye demesinler. Bir an önce yapsınlar ve bol bol yapılmış işleri de görsünler.
Dizilerdeki yeni yüzleri görüyor musunuz? Eleştriyor musunuz oyunculukları?
C.H: Ben Küçük Otobüs Tayo’yu izliyorum.
O.Ş: O ne lan?
C.H: Var ya hani otobüs durağında çocuklara sesleniyor. Bizimki seyrederken başında bekliyorum. Otobüs parketmeyi, durdurmayı öğretiyor.
Doğan Atilla’nın oyuncu olmasını ister misiniz?
C.H: Hayır.
O.Ş: Mühendis olsun! Doktor olsun (Kahkahalar)