BEN OPTİMİST BİR ADAMIM
Yabancı dizilerden ‘Tudors’; bir hanedanı ve tarihi anlatıyor. Yabancı dizilerdeki tarih ve hanedan anlatımı ile ‘Diriliş: Ertuğrul’daki hanedan anlatımı arasındaki benzerlikler ve farklar neler?
Benzerlik derseniz, aslında tüm hanedan işlerinde mutlaka belli duyguları görüyorsunuz. Bu belli duygular; gücün, iradenin olduğu her yerde var. Olağan, asal duygular ve bunlardan vazgeçemiyorsunuz. Türk dizisinde de, Finlandiya dizisinde de aynı duyguları görürsünüz; hırs, arzu, entrika, kıskançlık… Bu duyguların hepsi var.
‘Ertuğrul’ çok mu etkiledi sizi? Optimist misiniz?
Genel anlamda da optimist bir adamım ben. Sonuçta ben şimdiye kadar ‘Vay be, ne kadar kötü ama ne kadar iyi bir durumda’ diye özendiğim kimseyi hatırlamıyorum. O yüzden de haksız değilim bence. Kötülük olacak ki, iyiliğin değerini anlayacaksınız. Açlık olacak ki, tokluğun değerini anlayacaksınız. Sonuçta yaşadığımız, dualite dünyası. Her duygunun bir karşıtı var, o yüzden de yaptığımız her işte duyguların karşıtlıklarını da kullanıyoruz. Zaten bir işin izlenebilir olması için çatışma gerekiyor. Birinci kuralıdır bu işin. İyi, her zaman iyi olmak zorundadır. Kötü ,her zaman kötü olmak zorundadır. Kötüyü biraz iyileştirmeye kalkarsanız kavram kargaşası çıkar. Olmaz yani. Arada iyi, biraz kötü gibi bir kavram yoktur çünkü bu dünyada.