İker Aksum, 23 Mayıs 1971 tarihinde Isparta’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: İlker Aksum
Doğum Tarihi: 23 Mayıs 1971
Doğum Yeri: Isparta
Boyu: 1.80 m.
Kilosu: 84 kilo
Burcu: İkizler
Göz Rengi: Yeşil
Annesi: Nurten Aksum
Babası: Bülent Aksum
Kardeşleri: Alpay Aksum, İlkay Aksum
Instagram: https://www.instagram.com/aksumilker/
Ailesi: Babası subay pilot, annesi ev hanımı. Biri kız biri erkek ikiz kardeşleri var. “Anne ve babam hâlâ birbirlerine deli gibi âşıklar. Gerçek İstanbulluyuz. Anneannemin annesi 100 yaşında öldü. Anneannem de 100 yaşında vefat etti. Yani anneannem yüz yıldır İstanbul’da, annesi de yüz yıldır İstanbul’da. Yani biz 250-300 yıllık İstanbulluyuz. Ama babam asker olduğu için Türkiye’de birçok yeri görme şansına sahip oldum. Bir oyuncu için büyük şans.”
Çocukluk yılları: 12-13 yaşından beri oyunculukla yoğrulacağını ve oyunculuk yapacağını biliyordu. Oysaki babası onun pilot olmasını istiyordu. “Her baba – oğul ilişkisi gibi o da benden kahramanca işler yapmamı bekliyordu ama ben oyunculukla kendi kahramanlarımı yaratmayı seçtim. Bunun için çok çalıştım, eğitimimi tamamladım ve mücadeleye hâlâ devam ediyorum. Öğrenim, eğitim hiç bitmez. Harika geçen bir çocukluğum var. Benim en büyük şansım ailem oldu. Her zaman desteklediler beni. Çünkü bizim meslekte büyük bir yarış var. Her ne kadar ‘O yarışın içinde değilim. Star olmak istemiyorum. Hiç öyle bir derdim yok’ desen de abi eğer bu işin içindeysen kendini zaten o yarışın içinde buluyorsun. Biri ‘dan’ diye ateş ediyor ve sen koşmaya başlıyorsun. Yani öbür türlü zaten sen yoksun ki emin ol hiçbir şey olmayacaksın. Bu koşulların içinde bozulmadan, delirmeden kalmamın tek sebebi ailemdir, yetiştirilme tarzımdır.”
Eğitim hayatı: Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’ndan mezun oldu.
Oyunculuğa nasıl başladı? 1994 yılında Antalya Devlet Tiyatrosu’nda çalışmaya başladı. İlk profesyonel rolü Hamlet oyununda ‘Ophelia’ oldu. İki sene 10’dan fazla oyunda rol aldı. Kadro açılmadığı için ayrılıp 1996’da İstanbul’a yerleşti. Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda kısa bir süre, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda ise bir yıl çalıştı.
Oyunculuğa ilk adım: 1997 yılında ‘Olacak O Kadar’ programıyla ilk televizyon deneyimini yaşadı.
Hangi proje ile parladı? ‘Yabancı Damat’ dizisinde canlandırdığı ‘Ruşen’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Düşünce yapısı: Oyunculuğun kimsenin tekelinde olmadığını ve iyi bir oyuncu olmak için akademik eğitimin şart olmadığını düşünüyor. “Çok yeteneksiz biri Türkiye’nin starı ya da dünya starı olabilir. Dizide, sinemada insanı öyle bir çekerler ve bu sayede hiç beklemediğin birinden öyle bir oyunculuk izlersin ki ‘Vay anasına’ dersin. Çok denk geldim buna. Oyunculuk kimsenin tekelinde değil. Bu işin eğitimini almış biri olarak ‘Akademik geçmişin olmadan oyuncu olamazsın’ diyenlerden değilim. Bir sürü alaylı, kendini geliştirmiş aktör var. Lindsay Lohan ve Paris Hilton gibi ne iş yaptığı belli olmayan insanlar dünya starı. Sinema, özellikle de dizi allama pullama işi. Dizi zaten sanat değil, sinemanın da olup olmadığı tartışılıyor. Dizilerde ve sinemada oyunculuk için eğitim şart değil ama yönetmenlik ve senaristlik için şart. Dizi sektörü öyle büyüdü ki ‘Akademik eğitimine, tiyatro geçmişine bakalım’ diyecek zemin yok. Hemen birini bulmak için ‘Güzel gözlüsün, gel’ dendiği oluyor. O gün için tutuyor ama sonrası zurnanın zırt dediği yer. Tiyatro başka, orada ‘mış gibi’ yapan birini çıkar seyirci karşısına bakalım ne oluyor?”
Mutluluk kaynağı: Kariyerinde şansının yaver gittiğine ve oyunculuğa başlarken doğru insanlarla güzel işler yaptığına inanıyor, bundan dolayı mutluluk duyuyor. “Çarli’yle tanındım. 3 sene fenomen olan o işten sonra beni komediden devam ettirebilirlerdi. Şanslıydım çünkü ‘Çarli’yi çeken Taylan kardeşler bana inandı. ‘Çarli’den sonra beni sinemada dramanın kralında oynattılar. Bu bir yönetmenin, yapımcının kolay kolay altına girebileceği bir iş değil. Şansım bana inanan insanlara denk gelmemdi. Ben de onların yüzlerini kara çıkarmadım. Hep çok çalıştım. Bizim sektörde yetenek çok önemli ama birilerinin sana gören gözlerle bakıp inanması da bir o kadar önemli.”
İlk sinema filmi: Yağmur- Durul Taylan/ Küçük Kıyamet
Aşka bakışı: “Âşık olduğunuz zaman gözlerinize perde iner. Ananı babanı tanımazsın. Damarlarını kesersin. Ağır bir kimyasal. Adım atamayabilirsin. Tam tersi her şey pespembe olabilir. Mutluluktan uçabilirsin. Bunun tanımı yok, tarifi yok. Âşık olunca hemen hemen hepimiz aynı şeyleri hissediyoruz. Midede başlayan bir karıncalanma. Belirtileri neler: Doğru dürüst düşünememeye başlıyorsunuz. Ne salgılıyorsak artık. O hormonu doktorlar sentetik olarak üretse kafayı yeriz. Çok mutlu bir dünyaya da uyanabiliriz, bilemiyorum. Bunları yaşadım, oradan biliyorum yani.”
Hayata bakışı: Mesleği adına kendini geliştirme metotlarını; disiplin, fiziksel olarak kendine iyi bakmak, yılmamak, pes etmemek, küsmemek ve pozitif olmak olarak sıralıyor. 26 yıllık kariyerine dönüp baktığında ise yaşadığı duygular, mutluluk, pişmanlık ve yalnızlık. “Ama her şartta ayağa kalkıp devam ettim, her duumda mesleğimi en iyi şekilde icra ettiğimi düşünüyorum ve bunun getirdiği haklı gururu da yaşıyorum. Ödül almadığım dönemler oldu. Gençtim ama çok iyi işler yapıyordum. Neden ödül alamadığımı anlayamıyordum, sonra bir yönetmenim bana dedi ki; ‘Stanley Kubrick hayatı boyunca ödül alamadı.’ Bu beni çok rahatlattı. Çünkü benim için dünyanın gelmiş geçmiş en iyi yönetmeni Stanley Kubrick’tir. Böyle düşünürken 2001’den itibaren almadığım ödül kalmadı. Bu piyasanın bana verdiği bir değerdir, teşekkür ederim.”
İş hayatına bakışı: Oyunculuğun, şehvet, hırs, iddia, inat, disiplin ve başarı gibi duyguların hepsini barındırdığını düşünüyor. Sektörde neyin tutup tutmayacağını kestirmenin mümkün olmadığını ve bir nevi kumar oynadıklarına inanıyor. “Hepimiz kumar oynuyoruz. Hatta son dönemde fazla kumar oynamaya başladık. Durum ‘ya tutarsa’ noktasına gelmeye başladı. Tutmayan dizilerden konuşulurken fatura genelde oyunculara kesiliyor ama kimse kusura bakmasın bence başlıca sıkıntı kanalların yönetici kadrolarının profesyonelliğin dışına çıkmasında. Bir kanal yılda 18 dizi yapıyor ve sadece 1’i tutuyorsa kadrosunda problem vardır. Ben o dramalar müdürünü hemen değiştiririm. Demek ki maddi olarak kayıp oluşmuyor, oluşsa bir gün tutmazlar o insanı orada! Yapımcılar da kaybetmiyor olmalı ki bir dizi batıyor, diğerine başlıyorlar. Bir doktorun 18 hastasının 17’sini ameliyat sırasında kaybetmesi kabul edilebilir mi? Şu anda sistemi hiçbirimiz çözemiyoruz. Bu da beraberinde standartsızlığı getiriyor. Korkunç bir sirkülasyon ve karışıklık var. Bunları dizi sektörüne tu kaka demek için söylemiyorum. Bu ayıp olur, ekmeğimi oradan yiyorum. Ama bu durumdan yoruldum.”
Kariyer planı: Kariyeri açısından hem dram hem de komedi rollerinde yer almanın büyük avantaj olduğu görüşünde. “Bana bir yıl komedi, bir yıl dram geliyor. Bunu yakalayabilmek zordur bir oyuncu için. ‘20 Dakika’ dramdı, ‘Kadim Dostum’ komediydi. ‘Çarşı Pazar’ filmi komediydi, ‘Vavien filmi dramdı. Mümkünse standartları koruyarak işler yapmak gerek. Bazen kötü işler de yapıyoruz. Hatta bazen değil son beş yılda kötü işlerimin sayısı çoğalmaya başladı. Bu benim moralimi bozuyor açıkçası. Çünkü anlayamamaya başladım. Evet, seçiciydim ama son yıllarda iyi seçememeye başladım. Bu enteresan bir şey ama baktığınızda dünyadaki bütün aktörlerin başına gelmiş. Mesela geçenlerde Russell Crowe, Will Smith, Colin Farrell gibi üç ismin oynadığı çok berbat bir film izledim. İnanamadım. Senaristine, yönetmenine bir baktım ilk yönetmenlik deneyiminde belli ki rica etmiş, onlar da oynamışlar. Ve felaket bir film çekilmiş. Ben de kötü proje yapma hakkımı kullandım. Hiç mi hakkım yok? Lionel Messi’nin kötü bir maç oynama hakkı yok mu? Var, benim de var. Son üç yılda hakkımı kullandığımı düşünüyorum. Bazen şansın yaver gitmiyor Bizim meslekle uğraşan insanların hayatında sık rastlayacağı şeyler bunlar. Sadece burada şu önemli; ‘küsme, fiziksel ve ruhsal hazırlığından disiplinden taviz verme!’ Bu yaşımda bana hâlâ 23 yaşındaki bir kadınla aşk filmi oynatabiliyorlar. Mesela bu önemli bir durum. Baba, amca dede rolleri de gelecek ama daha var. Fiziksel ve ruhsal disiplin bir oyuncu için çok önemli. Çünkü uzun bir maraton var önünüzde. 78 yaşında da başrol oynuyorsun sonuçta.”
Gelecek Hayali: Artık biraz dinlenmek istiyor. “1996 yılından itibaren set-tiyatro arasında koşturdum, biraz dinlenmem gerek. Eğer madden tüm engelleri geride bırakabilirsem sadece sinema ve tiyatro ile uğraşmak istiyorum. Televizyon çok yorucu bir iş. Büyük hedefim şu: İnsanların sinemada önlerine gelen filmde ‘İlker varsa bir bakılır’ demesini istiyorum.
Kaygıları: Sektörde yaşanan reyting kaygısını endişe verici buluyor. “Eğitim olarak profesyonellerle çalışmadığımız sürece ve bu işin akademik boyutlarını başlara getirmediğimiz sürece bu böyle gitmeye devam edecek. Televizyonların yönetim kadrolarına baktığımızda bu işlerle hiç alakası olmayan kadroları görüyoruz. Yapımcı tarafına baktığımızda da aynı. Ve gelelim işin üretken tarafına; durum orada da farklı değil. Setlerde sanat yönetmeni mi, görüntü yönetmeni mi, yönetmen mi? Güldürmeyin beni. Bu memlekette 100 tane yönetmen mi var? Oyuncu tarafına bakarsak artık iş çok fazla sokaktan olmaya başladı. Sokaktan derken sokağı küçümsemiyorum tabii ki. Son beş yılda yaşadığımız kadar televizyon kirliliğini ben hiç hatırlamıyorum.”
Formunu nasıl koruyor? Çekimi olduğu günler yatmadan önce muhakkak makyajını temizliyor. “Yemeğime dikkat ederim, öğün kaçırmamaya çalışırım. Bir de bu genetik anne-babam da böyle. Ben de biraz dikkat ediyorum. Neredeyse 50’li yaşlara merdiven dayadım ama hâlâ gençlerle rol paylaşabiliyorum.
TELEVİZYON DİZİLERİ
2020 – Ramo / Hasan
2018/2019 – Diriliş Ertuğrul / Dragos
2018 – Mehmetçik Kut’ül Amare / Cox
2016 – Hayatımın Aşkı / Tarık
2016 /2017– Poyraz Karayel / Çınar Saygıner
2016- Yeşil Deniz/ Kostak Üsen
2016 – Seddülbahir 32 Saat / Ramiz
2015 – Buyur Burdan Bak
2015- Sen de Gitme
2014 – Kadim Dostum / Mümtaz Kilerci
2014 – Ne Diyosuun / Ali Kemal
2013 – Tatar Ramazan: Ben Bu Oyunu Bozarım /Cevdet Mercan
2013 – 20 Dakika / Ali Halaskar
2012 – Kötü Yol / Reşat
2011 – Bizim Yenge / Bahri
2011 – Sen De Gitme / Doktor Yahya
2011 – Muhteşem Yüzyıl / Kaptan-ı Derya Cafer Ağa
2008/2010 – Canım Ailem / Halim
2007 – Kara Yılan / Yüzbaşı Laroş
2004 /2007 – Yabancı Damat / Ruşen
2003 – Aşk Olsun / Yıldırım
2002 – Beşik Kertmesi / Enis Büyütücü
2002 – Biz Size Aşık Olduk / Sinan
2000- Baykuşların Saltanatı
2000 – Çarli İş Başında
1999 – 5 Maymun Çetesi / Amerikan
1998 – Çarli / Afakan
1997 – Olacak O Kadar / İlker
SİNEMA FİLMLERİ
2021- Azizler
2019 – 7. Koğuştaki Mucize / Askorozlu
2018 – Her Şey Seninle / Bulut
2018 – Hedefim Sensin / Yarım Hasan
2018 – Her Şey Seninle Güzel
2015 – Aşk Olsun / Ozan
2014 – Çilek / Polis Memuru
2015 – Çarşı Pazar/ İmam
2013 – İki Kafadar: Chinese Connection / Altan
2013 – Mutlu Aile Defteri / Kudret Taşyumruk
2012 – Taş Mektep
2011 – Bizim Büyük Çaresizliğimiz / Ender
2010- Ejder Kapanı/ Doktor
2009 – Vavien / Televizyoncu Sabri
2009 – Güz Sancısı / İsmet
2006 – Küçük Kıyamet / Ali
TİYATRO OYUNLARI
2015- Balım Müzikali / Hayri
2015- Buyur Bi’De Burdan Bak
2010- Macbeth / Macbeth
1998 – Sefiller / Levent Kırca Tiyatrosu
1998 – Güzel ve Çirkin / Levent Kırca Tiyatrosu
1994 – Hamlet / Antalya Devlet Tiyatrosu
ÖDÜLLERİ
2013- 18. Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Oyuncu Ödülleri/ Yılın En Başarılı Müzikal ya da Komedi Erkek Oyuncusu/ Mutlu Aile Defteri
2010- İsmail Cem Televizyon Ödülleri/ En İyi Komedi Dizisi Yardımcı Aktör/ Canım Ailem
2006- Sinema Yazarları Derneği Türk Sineması Ödülleri/ En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü / Küçük Kıyamet