Defne: Ben elimden geleni yapıyorum. Ama bu sana yetmiyor. Ne olursa olsun, Defne’nin bir bildiği vardır demen lazım. Biz bambaşkayız Ömer. Öyleyiz. Bu kadar zor olmamalı. Benimle olman, sorgulamaman, güvenmen. Yani Defne’nin bir bildiği vardır demen lazım, nedir senin bu güvenle ilgili sorunun!
Ömer: Ben insanlara güvenmek üzerine kurmadım hayatımı. Ben sadece kendime güvenirim. Ama şimdi sen, iki kişi olmaktan bahsediyorsun.
Defne: Ben hayatım boyunca böyle sınava mı tâbi olacağım Ömer? Senin bana sorgusuz sualsiz güvenmen lazım.
Ömer: Doğru söylüyorsun. Güvenmiyorum.
Oooooh ne kadar iyiymiş ya. Balkabağı! Sen adamdan kocaman bir sırrı sakla, hayatın boyu içinde tut, parayı bulamazsan yine kaç git, sonra da adama sen bana nasıl güvenmezsin diye çıkış. Bu nasıl bir yağ-su ilişkisidir nasıl üste çıkmaktır şok oldum kaldım. Bakın 30 kez izlemişimdir, 30’unda da sinir küpü oldum.
Elinden geleni falan yapmıyorsun Defnecim. Al sana güven, al sana fedakarlık. Çok iyi oldu şimdi. Benden ayrılır diye sırrını söylemedin, senden ayrıldı. Tutup yalvarıp, tamam dinle anlatıyorum diyeceğine oturdun kaldın. Ne o, beklemedin değil mi? Çünkü Ömer seni hep affetti, bir bildiği var dedi sustu. Hadi bakalım, sana hoşçakal. Zaten düğün müğün yalan oldu, doğru eve git yatağın üstüne atla ağla.