TelevizyonGazetesi.com / Detay – Cuma akşamları izleyicilerle tv8 ekranında buluşmakta olan Kırmızı Oda dizisi çok başarılı bir şekilde yoluna devam ediyor. Yüksek reytingler alan, her hikayesi ile izleyicileri derinden etkileyen bir yapım Kırmızı Oda. Binnur Kaya’nın başrolünde yer aldığı dizideki karakterleri de kısa sürelerle de olsa ünlü oyuncuların canlandırması etkinin daha da artmasını sağlıyor.
Meliha’nın hikayesinde Evrim Alasya’nın performansı akıllara yazıldı. Alya karakterinde ise Melisa Sözen harikalar yarattı. Gerçek hikayelerden senaryolaştırılan Kırmızı Oda dizisi yine bir Gülseren Budayıcıoğlu imzası taşıyor.
Türkiye pazarlama ve iletişim endüstrisini, dünyanın en yaratıcı zihinleri ve işleriyle buluşturmayı hedefleyen Brand Week Istanbul’a konuk olan Gülseren Budayıcıoğlu konuşmasında Türkiye’nin gündeminden düşmeyen Kırmızı Oda dizisi ile ilgili önemli tespitlerde bulundu.
Dizinin çıkış noktasını ve sağladığı faydaları anlatan Budayıcıoğlu, bir anlamda kendisine yapılan ‘insanların özel hayatlarını dizi olarak kullandığı’ eleştirilerine de yanıt vermeye çaba harcadı.
Gülseren Budayıcıoğlu, şöyle konuştu: “Kırmızı Oda benim hayalimdi. Hayatım boyunca insanlara bireysel olarak fayda sağlamaya çalıştım. Meslek hayatım bana insanları uzun uzun dinleme fırsatı verdi ve böylelikle toplumda gördüğümüz insanların bizim gördüğümüz yüzleri ile gerçek kendileri arasındaki farkı ve kaderlerimiz arasındaki tuhaf benzerlikleri fark etmemi sağladı. Bu farkındalığı insanlara yayarak, onlarında bilmesini istedim.
Yazar olmamama rağmen öncelikle insanlara ulaşmaya çalıştım. İnsanlar kitaplarımı okudular, etrafındaki insanlarla paylaşmaya başladılar. Çünkü ben onlara yeni şeyler söyledim, bugüne kadar hiç duymadıkları, bilmedikleri şeyler buldular kitaplarımda ve bana ulaşmaya çalıştılar.
Kırmızı Oda dizisi ile insanların evlerinin içine girdik ve terapistler ile tanışmalarını sağladık. İnsanlar en gizli sırlarını anlatırken şunun görülmesini istedim; bu insanlar nereden gelmişler, hangi yollardan geçmişler, bize hiç benzemeyen, bize yabancı gelen farklı hayatlar ile bir bağ ve empati kuruldu. Sizin de bildiğiniz gibi toplumların üzerinde kalınca bir örtü var.
Biz Kırmızı Oda ile bu örtüyü kaldırarak, örtünün altındaki gerçek hayatları, gerçek duyguları gösteriyoruz. En önemli hedeflerimizden biri de şiddetin önlenmesini sağlamak. Görüyoruz ki cezalar şiddeti önleme noktasında yeterli değil.
Şiddetin kökenlerine inmek, kötüyü anlamak, anlamadan bilmeden kötüyü nasıl yarattığımızı görerek şiddete engel olabiliriz. İzlediklerimiz ve okuduklarımız üzerinden, hayatın içerisinden gerçek örnekler ile insanlara daha kolay ulaşabileceğimize inanıyorum. Başarabiliyorsak ne mutlu.”