– Erdal beyle bu ilk diziniz değil, “Köprü” dizisinde de birlikteydiniz. Nasıl onunla çalışmak?
Ondan önce bizim ilk tanışmamız “Barda” filminde oldu aslında. Sonra “Köprü”de beraber çalıştık ama burada ilk defa karşılıklı oynuyoruz. Erdal farklı, yaptığı işi çok önemseyen bir adam. İlk tanıdığımdan beri işin içinde olduğu süreçte işin her tarafında olmaya çalışan, bununla ilgili bir şekilde lokomotif olmayı seven bir adam. Her başrol illa o işin lokomotifi olacak, herkesin ruhuna iyi gelerek yapacak değil ama Erdal’ın böyle bir gücü var. Bu şekilde motive olabiliyor ve grubu da motive edebiliyor. Onun için de işini hepimizin bildiği gibi güzel yapıyor; onunla çalışmak o yüzden çok güzel, oynarken seyretmek de güzel… “İnsan o yoğunluğu bile özlüyor”
– Uzun zamandır ekranlarda göremedik sizi. Özlemiş misiniz setleri? Vallahi “Alışmış kudurmuştan beterdir” derler ya, insan o yoğunluğu bile özlüyor. İçindeyken bazen çok zorlanıyoruz, uyku düzeni, set düzeni, sosyal hayata vakit kalmıyor falan ama belli bir süre sonra da bir anda bitiyor. Bizim işte bir anda çok işiniz oluyor, bir anda çok boş oluyorsunuz. O yüzden ben o araları iyi değerlendirmeye çalışıyorum.