Bir dönemin ünlü oyuncusu Başak Sayan, şimdilerde yazarlığı ile adından söz ettiriyor. Başak Sayan’ın kitapları koronavirüs salgını nedeniyle evlerinden çıkmayan birçok okuyucu için yeni kapılar açıyor. Başak Sayan’ın oyunculuk kariyerini bir kenara bırakıp, sonrasında yazarlığa geçişi ve çok da başarılı olması dikkat çekiyor.
Başak Sayan, 1996 yılında Çılgın Bediş dizisi ile başladığı oyunculuk kariyerini 2015 yılına kadar sürdürdü. Sayan’ı ünlü yapan rol ise 2006-2010 yıllarında yayınlanan Yaprak Dökümü dizisindeki Ceyda karakteri oldu.Oyuncu en son 2015 yılında Milat dizisinde rol aldı.Birçok farklı dizi ve filmde çeşitli rollerde yer aldıktan sonra yazarlık için oyunculuk kariyerini noktaladı.
Başak Sayan, ilk romanı Bağlanma Korkusu’nda zamana yayılan büyük bir aşkı ve sonuçlarını içten bir dille anlatıyor. Bağlanma Korkusu, aşkın ve sevmenin ne demek olduğuna, sahip olduklarımızın değerini ancak onları kaybedince anladığımıza ve pişmanlığa dair destansı bir roman.
Okurları spiritüel bir yolculuğa davet eden Kelebeğin Kaderi, modern dünyanın kahramanlarının sevmek, sevilmek, acı çekmek, ihanete uğramak ve kendini keşfedip kaderini gerçekleştirmek yolunda yaşadıkları yoğun ve sarsıcı bir macera sunuyor. Başak Sayan’ın ikinci romanı Kelebeğin Kaderi, tesadüflerin hayatı nasıl yönettiği ve aslında hiçbir şeyin tesadüf olmadığı, her insanın ve her deneyimin yaşam yolunda bir basamak olduğuna dair epik bir anlatı, bir modern zaman masalı…
Başak Sayan’ın, psikoloji ve felsefenin iç içe geçtiği romanı Ölü Kuşların Sessizliği, sırlarla
dolu bir dünyanın kapılarını açarken, heyecan dozu yüksek, soluk soluğa okunacak bir hikâye anlatıyor. Roman, hem karakterlerini hem de okurlarını, başlarına gelenlerin nedenini anlamak için geçmişe bakmaya ve kendi geçmişleriyle yüzleşmeye davet ediyor.
NBaşak Sayan, dinler tarihi üzerine iki yıl süren derin bir araştırmanın ardından yazdığı Nigâhdar adlı romanında; Hallâc-ı Mansûr’un bin yılı aşkın bir zamandır kayıp olan risalelerinin izini sürüyor. Nigâhdar, tasavvuf ve kuantum fiziğinin benzerliğine, heyecan ve gizem dozu yüksek polisiye bir kurguyla ışık tutuyor.
Kendi çocuklarına, hayatta en önemli şeyin hayallerinin peşinden gitmek ve kendine inanmak olduğunu öğretmek isteyen Başak Sayan ilk çocuk romanı Rüzgâr Olmak İsteyen Çocuk’u, ikiz bebeklerini dünyaya getirdikten kısa bir süre sonra, oğlu Milan için kaleme aldı. En büyük hayali, tıpkı bir rüzgar gibi uçmak ve dünyanın her yanına gidebilmek olan Milo’nun öyküsünü anlatan kitap tüm çocuklara hayal kurmanın, inanmanın önemini, doğa ve insan sevgisini aşılıyor. Rüzgâr Olmak İsteyen Çocuk, okullarda okutulmak üzere seçilen kitaplar arasına da girdi.
Başak Sayan, bu defa oğlu Ares için kaleme aldığı Gölgesini Arayan Çocuk’ta, ilkokul çağlarındaki Ares’in, toplumda kendine yer edinme çabasını, hayata bakışını ve gerçek sevgiyi anlatıyor. Sadece yetişkinlerin değil, minik çocukların ve gençlerin de kendilerini topluma ve çevresine kabul ettirme ihtiyacı ve gereksinimi duyduğunu hatırlatan kitap, bir çocuğun sevilmek için hiçbir nedene ihtiyacı olmadığını ve her çocuğun koşulsuz sevilmeyi hak ettiğini vurguluyor.
Kendi hayat öyküsünden yola çıkarak “İnsan kaderini değiştirebilir mi?” sorusunun cevabını irdelediği ilk otobiyografik kitabı“Sen Değişirsen Her Şey Değişir’de Başak Sayan, kendi hayatının iplerini nasıl eline aldığını ve içsel yolculuğunda nelerle karşılaştığını tüm samimiyetiyle anlatıyor. Yaşam deneyimini bilim ve felsefeyle temellendirerek okuyucusuna aktaran Sayan, bilim ve felsefeyi kendi hayatının içine nasıl adapte ettiğini, yaşamını bu sayede nasıl değiştirdiğini anlatırken okurlarını da 21 günlük bir çalışmayla bu değişime davet ediyor.
Başak Sayan’ın Bağlanma Korkusu, Kelebeğin Kaderi, Ölü Kuşların Sessizliği, Nigâhdar adlı romanları; Rüzgâr Olmak İsteyen Çocuk ve Gölgesini Arayan Çocuk adlı çocuk kitapları ile otobiyografik kitabı Sen Değişirsen Her Şey Değişir, İnkılâp Kitabevi etiketiyle satışta bulunuyor.