Salih Bademci, 15 Ağustos 1984 tarihinde İzmir’de doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusudur.
Adı: Salih Bademci
Doğum Tarihi: 15 Ağustos 1984
Doğum Yeri: İzmir
Boyu: 1.79 m.
Kilosu: 74 kilo
Burcu: Aslan
Göz Rengi: Ela
Saç Rengi: Kahverengi
Eşi: İmer Özgün
Çocuğu: İklim Bademci
Kardeşleri: Yok
Instagram: https://www.instagram.com/bademcisalih/
Ailesi: Kendisi gibi oyuncu İmer Özgün ile 19 Ağustos 2015 tarihinde evlendi. 2014 yılı Aralık ayında nişanlanan çift dört yıl beraberdi. Çift, ‘İstanbullu Gelin’ dizisinde de birlikte rol aldı. Nisan 2020’de baba oldu. Çift kızlarına ‘İklim adını verdi.
Çocukluk yılları: Annesi avukat olmasını istemiş. Kendisi ise liseden sonra askeriyeye sıcak bakmış. “O disiplin hoşuma gitti. Baktığınızda nerede askerin yaşamı, nerede oyuncunun yaşamı; çok farklı uçlar. Tuhaf değil mi? Öyle bir açgözlülüğüm var. Her mesleği yapmak istiyorum.”
Eğitim hayatı: İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarından mezun oldu.
Oyunculuğa ilk adım: Oyunculuğa 1994 yılında ‘Mıymıntılar Kralı’ adlı sinema filminde çocuk rolü alarak başladı. 2007 yılında ise ‘Elveda Rumeli’ dizisinde canlandırdığı ‘Muzaffer’ karakteri ile televizyonda ilk oyunculuk deneyimini yaşadı.
Hangi proje ile parladı? ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisi ile oyunculuk kariyerinde önemli bir yükseliş yaşadı.
Kişilik özellikleri: Enerjik, idealist, iş kolik.
Sosyal: Boş zamanları daha çok eşiyle geçiriyor. Gece yaşantısı yok. “Anadolu yakasında oturuyorum, bu tarafa geçip onlara katılmıyorum diye arkadaşlarım küsüyorlar. Çok zor geliyor Avrupa yakasına geçmek. Şehrin bir ucundan başka bir yerine gidiyormuş gibi değil de sanki şehirler arası yolculuk yapıyormuş gibi hissettiriyor bana. O yüzden çok fazla gece hayatına çıkamıyorum. Asosyalim.”
Düşünce yapısı: Senaristin hayal ettiğini sen de hayal edebiliyorsan o rolü yaparsın. “Gerisi de tamamen senin sınırlarınla alakalıdır. Ve bunların genişliği de yine senin elindedir.”
Sette nasıl birisi? Son derece enerjik. “Tabii çekimler başladığı an bu enerjiyi dizginlemekte de zorlanmıyorum. Zaten karşımdaki kişiyle zevkli vakit geçirmeyi severim. Sete gittiğimde de öyle; kimse bana “Salih’in modu bugün düşük” diyemez pek. Deyim yerindeyse sete girdiğimde o set hop oturur hop kalkar. İnsanları mutlu görmek istiyorum. Ben de herkes gibi sinirlenebiliyor veya üzülebiliyorum fakat hayat mutlu olmayacak ya da insanları mutsuz edecek kadar uzun değil. Ve çok kıymetli. Yaşadığım sorunla en fazla oradaki insanı 5 dakika mutsuz edebilirim; fazlasına da ne benim ne de kimsenin hakkı yok.”
Televizyon mu? Tiyatro mu? “Biri organik diğeri ise inorganik. Tiyatroda seyircisiz hiçbir şey olmaz. İstediğin kadar belli bir duyguyla veya alter egoyla çık sahneye; o izleyici senin alter egonu alıp ikiye böler ve sana geri verir. Açıkçası sahnedeyken her zaman zıt tarafımı öne çıkarmaya çalışıyorum. Salih dışarıdan böyle bir adam ama her buzdağının bir de alt tarafı vardır ki seni de kişi yapan o alt tarafıdır. Biri ne kadar pozitifse o kadar da negatiftir veya tam tersini de görebilirsiniz. Ben bunun ortalamasını çıkarıp skalayı görmek ve önce zıt olandan başlamak isterim. Agresif adamı oynamak için o huysuz, problemli Salih’e bakmayı severim. Öfkeli ve bunu saklayan tarafım vardır. Kimseye göstermem ama. Öfke mükemmel bir enerji kaynağıdır kişi için. O yüzden o duyguyu kazımayı çok isterim.”
Mutluluk kaynağı: Tiyatro sahnesinde olduğu anlar. “Oyunculuk her halükarda gelişir, değişir ve ilerler kesemezsin. Orada kendinle ilgili bir şey yaşamazsın. Yakınına kesemezsin, karşının planına geçemezsin, anı kaçıramazsın, dilin sürçtüyse baştan alamazsın, “Ay ne oldu?” diyemezsin. Seyirci beğenmediğini en ufak hareketiyle belli eder ve sen bunu alırsın. Her şeyi kollamak zorundasın, egonla ilgilenemezsin, kendini unutmak zorundasın. Makyajın akarsa bunu düzeltme şansın yok. Çırılçıplaksın orada, çok net. Dünyanın en zevkli anı bence sahnede oynadığın an.”
İlk sinema filmi: Ümit Volkan/ Mıymıntılar Kralı
Aşk tanımı: “Hayatta en büyük korkum sanırım aşksız kalmak. O zaman her şeyi kaybederiz çünkü. Aşk her şey demek, varoluş sebebimiz. İki insan arasındaki ilişki kalıbında tanımlanamayacak kadar büyük ve tarifsiz bir kavram.”
Hayata bakışı: Hayatta en önemli şeyin denge olduğuna inanıyor. “Hayatta mutlu olmak için hayatınla ilgili hâkimiyete ve dengeye ihtiyacın var onu çok net anladım. Hayatla ilgili denge kurman gerekiyor. İyi yaşıyorsan biraz kötülerden eğer kötü bir şey yaşıyorsan biraz iyilerden koyman gerekiyor. Terazinin dengesi kaydığı anda sen psikolojik ve ruhsal olarak deformasyon yaşamaya başlıyorsun. O yüzden de hayatta denge ve hâkimiyet çok önemli iki tane kavram. İnsanlara, hayatı yaşamaları anlamında kendilerine fırsat vermesini, akışına bırakmasını ve büyük harflerden hep ürkmesini tavsiye ederim.”
İş hayatına bakışı: İşini çok seviyor, işkolik olduğunu düşünüyor. “Sanırım işkolik olmak üzereyim. Yaptığım iş sebebiyle de adrenalin bağımlısıyım. Tiyatroya hiç ara verememe sebebim bu diye düşünmeye başladım. Allah’tan işimi çok seviyorum. Beni besleyen şey, tempo ve çalışmak.”
Kariyer planı: Sinemada, güzel sanat filmlerinde, içeriği güzel ve cesur olan projelerde yer almak istiyor.
Gelecek Hayali: Hedefler koymayı sevmiyor. “Hayal kurarsın ama o gelecek şeye göre kuruyorum. Öteki türlü kendime ket vuruyormuş gibi hissediyorum. Önüne hedefmiş gibi bir şeyleri koymak bence yanlış.
Kaygıları: Televizyon dizilerindeki sirkülasyon “Dizilerin belli kırılmaları var. Açıkçası bir diziyi 2,5 saat boyunca aynı konsantrasyonla izlemenin seyirci için çok zor olduğunu düşünmüyorum. Diziler 90 dakika iken “Yerli dizi yersiz uzun” diyorduk; şimdiyse 120 dakika. O yüzden kimse bu konuyla ilgili ağzına açmasın veya protesto etmesin (Gülüyor). Çünkü ses çıkardığımızda daha da uzuyor süre. 1.5 saat boyunca aynı şeyi izleyebilirsiniz; ama 2-2.5 saat zorluyor izleyiciyi. Bu nedenle de kanal değiştiriliyor. Zaten reytingler dengeleri de o zaman değişiyor; belli bir izleyici kitlesine sahip ve başa baş giden belli işleri görüyoruz ekranda. Geçen yıl birinci olan bu sene tepetaklak gidiyor.”
Kimlere hayranlık duyar? Oyuncu İpek Bilgin. “Daha önce çalışma fırsatı bulamadığım İpek Bilgin, tek kelimeyle muhteşem bir oyuncu. Bazen sette ezber yapmasına yardım ediyorum. Aslında o kendisine yardım ettiğimi düşünüyor ve teşekkür ediyor. Oysa ben o esnada, ondan alabildiğimi kapmaya çalışıyorum ve içimden ‘Asıl ben teşekkür ederim’ diyorum.”
Doğa ile ilişkisi: İleri de doğa ile iç içe bir yaşam sürmeyi hayal ediyor.
Evde ne yapar? Yemek yapmayı ve sevdiklerime tattırmayı çok sever. Fırında ıspanak dolgulu levrek güzel yaptığı yemeklerden.
Hangi oyunlardan etkilendi? ‘Sırça Köşk’, ‘Önce Bir Boşluk Oldu Kalp Gidince Ama Şimdi İyi’ ve ‘İki Kişilik Yaz’.
TELEVİZYON DİZİLERİ
2017/2019 – İstanbullu Gelin /Fikret Boran
2015 /2017- Kiralık Aşk /Sinan
2014/2015 – Ulan İstanbul /Ceyhun
2014 – Zeytin Tepesi/Akın Karatay
2013 – Fatih /Şehzade Bayezid (Mini Dizi)
2010/2011 – Öyle Bir Geçer Zaman ki /Hakan Tatlıoğlu
2007/2009 – Elveda Rumeli/Muzaffer
SİNEMA FİLMLERİ
2017- Cereyan / Genç
2015- Köpek / Hakan
2015- Eksik
2013– Arkadaşlar Arasında /Barış
2012- Veda Makamı (Kısa Film)
2007 – Barda /Cenk
1994 – Mıymıntılar Kralı (Konuk Oyuncu)
TİYATRO OYUNLARI
2020- Fanatik
2018- Senaryo
2015- Hansel ve Gretel’in Öteki Hikayesi
2014- Tesir
2014- Big Shoot
2012- Annemin Cinayet Listesi/ Yönetmen
2011 – Şark Dişçisi – İstanbul Şehir Tiyatrosu
2010 – Ateş Yüzlü – Siyah Beyaz ve Renkli
2009 – Cimri – Kent Oyuncuları
ÖDÜLLERİ
2.Türkiye Gençlik Ödülleri/ En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu / 2016
Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri 2015
“Seçici Kurul Özel Ödülü”