Ana sayfa Dizi Magazin Haberleri Sarp Bozkurt, Balkan Ninnisi dizisindeki Arif olmayı çok istedi ve istediğini aldı!

Sarp Bozkurt, Balkan Ninnisi dizisindeki Arif olmayı çok istedi ve istediğini aldı!

tarafından ker_def

TRT 1’in Üsküp’te çekilen ve büyük ilgi gören dizisi “Balkan Ninnisi”, eğlenceli ve etkileyici hikayesinin yanısıra güçlü oyuncu kadrosuyla da göz dolduruyor. Erdal Özyağcılar, Özlem Türkad, Hakan Boyav, Can Kolukısa gibi usta sanatçıların rol aldığı dizide, yetenekleriyle ilgi odağı olan genç oyuncular da yer alıyor.

Kısa yoldan zengin olma hayalleriyle yaptığı sahtekarlıklar ve kırdığı potlarla hem kendisini hem de tüm aile fertlerini zor durumda bırakan, ilginç giyim tarzıyla dikkat çeken Arif, her bölümde izleyicileri gülme krizine sokuyor. Üsküp’teki konakta karısının ailesiyle birlikte yaşayan, evde ve köfteci Süleyman’ın dükkanında dönen entrikaların baş aktörü olan Arif karakterini başarıyla canlandıran Sarp Bozkurt, “Balkan Ninnisi” dizisi ve kendi özel yaşamıyla ilgili sorulara yanıtlar verdi:

-Balkan Ninnisi, TRT 1’in Yaz sezonunda ekrana getirdiği büyük ilgi gören yapımlarından biri. Üsküp’te çekiliyor. Siz de dizideki en ilginç karakterlerden birini, Arif’i canlandırıyorsunuz. Gülsüm’ün eşi olan, onun ailesiyle birlikte yaşayan Arif, ‘anlatılmaz yaşanır’ denecek kadar ilgi çekici bir karakter. Balkan Ninnisi’nde rol almanız teklif edildiğinde neler hissettiniz? Rolü kabul etmenizde hangi kriterler etkili oldu?

“MUTLAKA BU ADAM OLMALIYIM DEDİM…”

-Seneler sonra Balkanlar’da çekilecek bir projede yer almak beni çok mutlu etti. Senaryoda Arif’i okuyunca, onun hayata bakışı, her şeyle eğlenmesi ve asla bu adama yakıştırmayacağımız aşkı beni çok heyecanlandırdı. Yaptığımız ilk toplantıda da giyimi kuşamı ve tarzını duyduğumda ‘Mutlaka bu adam olmalıyım’ dedim.

-Arif, tek motivasyonu çok para kazanmak, zengin olmak ve etrafında sevgi bağı kurduğu herkesi de kendiyle birlikte zengin etmek olan bir aile babası. Aslında kötü niyetli olmasa da maddi çıkarları uğruna aile üyelerine şantaj yapacak kadar parayı çok seviyor. Arif’i bir de sizden dinlesek…

“GÜLSÜM, ONUN İÇİN HER ŞEYDEN DAHA ÖNEMLİ. ÇOCUKLARINI BİLE GÜLSÜM’DEN OLDUĞU İÇİN SEVİYOR…”

-Arif aslında çok zengin bir aileden geliyor. Ama Gülsüm uğruna bütün parasını, ailesini ve geçmişini bırakmış. Bu yüzden Arif’in tek bildiği para kazanma yöntemi “sahtekarlık” diyebiliriz. Herhangi bir vicdanı veya kırmızı çizgisi yok, Gülsüm dışında… Gülsüm, Arif’in yaptığı çoğu şeyin sebebi. Onu mutlu etmek, yüzünün asıldığını görmemek için her şeyi yapar. Parayı da onun için kazanmak istiyor ve tabii ki geçmişten gelen bir alışkanlık artık bu Arif için. Ama Gülsüm onun için her şeyden daha önemli. Çocuklarını bile Gülsüm’den olduğu için seviyor. Hayatta başka birini sevdiğini de düşünmüyorum açıkçası. Böyle bir adam Arif.

-Çocuklarıyla çocuk olan, eşi Gülsüm’e çok derin bir aşkla bağlı olan Arif, Köfteci Süleyman, kayınvalidesi Neriman, kayınbiraderi Ertan’la yaşadığı olaylar nedeniyle sık sık karşı karşıya geliyor. Ancak aile üyeleri konuyu uzatmıyor ve onu hemen affediyorlar. Sizce Arif’in her konudan böyle kolayca sıyrılmasının nedenleri neler?

“KİMSENİN BİR BEKLENTİSİ YOK ARİF’TEN…”

-Ailenin de başlarda böyle bir adamı kabul edeceğini düşünmüyorum aslında. Ama Gülsüm’ün de Arif aşkı ve aslında Arif’in Gülsüm’ü nasıl mutlu edebildiğini gördükleri için bu adama katlanıyorlar. Kızları Gülsüm, zamanla içine kapanmış. Arif’le tanıştıktan sonra hayata tutunabilecek neşeyi bulmuş. Kızlarının bu değişimini görünce, aile de Arif’i kabullenmiş. Bence hala Arif’e katlanıyorlar. Ve zorunlu olarak onun bu hallerine alışmışlar artık. Kimsenin bir beklentisi yok Arif’ten. Biliyorlar ki kendisinin veya Gülsüm’ün çıkarı olmayan hiçbir şeye ikna edemezler Arif’i. Bunu bildikleri için de hiçbir zaman suçlamıyorlar Arif’i. Neriman’ın Arif’i açıklayan harika bir lafı var bence; “Senin için de dışın da bir. İkisine de güvenilmez.” Bunu söyleyen aile üyeleri, bu adamı böyle kabul etmişler demektir. Bu yüzden Arif, sebep olduğu her olaydan kolayca sıyrılıyor.

“GÜNÜMÜZDE ARİF’İN GÜLSÜM’E AŞKI KADAR BÜYÜK BİR AŞKIN YAŞANDIĞINI ZANNETMİYORUM…”

-Eğitimi, görgüsü, kültürüyle ideal bir eş ve ilgili bir anne olan Gülsüm, kısa yoldan köşeyi dönme hayalleri kuran ve başını derde sokan kocası Arif için büyük şans. Peki Arif, karısının kıymetini sizce biliyor mu?

-Günümüzde Arif’in, Gülsüm’e aşkı kadar büyük bir aşkın yaşandığını, Gülsüm’ün de artık başka biriyle bu kadar mutlu olabileceğini ve herhangi başka birinin de Arif kadar Gülsüm’ün kıymetini bilebileceğini zannetmiyorum.

-Arif’in de dahil olduğu Üsküplü aile, aralarında ne yaşanırsa yaşansın birlik, beraberlik ve dayanışmanın en güzel örneğini sergiliyor, birbirlerini çok seviyorlar. Bir kişinin başı derde girse diğerleri seferber oluyor. Zor günde kenetleniyorlar. Balkanlar’daki gelenekleri ve adetleri de sıkı bir şekilde takip ediyorlar. Sizin bu aile hakkındaki düşünceleriniz neler? Bizim Anadolu’daki klasik ailelere benziyor mu?

-İlk günden beri dizimizin ilgi görmesinin en büyük sebeplerinden biri olarak artık yavaş yavaş unutulmaya başlanan bu aile yapısı ve güçlü aile bağının olduğunu düşünüyorum. Her dizide bir aşk anlatılıyor. Bizde bu aşkı, dağılmamak için birbirine sarılmış bir aile üzerinden anlatmak, bizi diğer işlerden ayıran şey diye düşünüyorum. İnsanlar izlerken gerçekten ailelerini aramak istiyorlar, onların yanına gitmek, sarılmak istiyorlar. Bu yorumları okumak çok mutlu ediyor beni.

“ARİF OLAN ANLAR…”

-Arif’in antika dükkanında sattığı Osmanlı’dan kalma tapu yüzünden Makedon bir aile, konağa yerleşiyor. Arif, bu konuda suçluluk duyacak mı? Yoksa yine aldırmadan, yeni numaraları için hazırlık mı yapacak?

-Arif, o anda bunu yapması gerektiğine karar verdiyse sonrasında bu konuyla alakalı bir pişmanlık duyacak biri değil. Aslında Arif, herhangi bir konu hakkında suçluluk duyacak biri değil. Yani evet, bu numaralar hiçbir zaman bitmeyecek. Kimse anlam veremese bile bunları neden yaptığını, o kendisine göre doğru olanı yapıyor. Sürekli söylediği bir laf var bunun için; “Arif olan anlar.”

“YENİ EVİMİZİN BURASI OLMASI BENİ ÇOK SEVİNDİRİYOR…”

-Üsküp’e daha önce gitmiş miydiniz? Nasıl buldunuz? Çekimler dışındaki zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Daha önce gelmemiştim buraya. Tarih ve modernliği birlikte yaşayan ve bu yüzden de İstanbul’dan sonra alışmanın nispeten daha kolay olduğu bir yer. Ben burada gerçekten çok huzurlu ve mutluyum. Yeni evimizin burası olması beni çok sevindiriyor.

“AÇIKÇASI BU ADAMIN BU KADAR SEVİLMESİNİ BEKLEMİYORDUM…”

-Dizide eşinizin dayısı Köfteci Süleyman’ın yanında çalışıyorsunuz. Onunla yaşadığınız komik olaylar izleyicilerin ilgi odağı oluyor. Üsküplüler, sizi görünce nasıl tepki veriyorlar? Damat Arif sevildi mi sizce?

-Açıkçası ben ilk günden beri bu adamın bu kadar sevilmesini beklemiyordum. Sonuç olarak bencil, para için her şeyi yapabilecek, sorumsuz bir adam. Ama galiba seyirciler de alıştılar. Özellikle burada çarşıda çok sevilmiş olduğunu görüyorum. Ne kadar sevilmeyecek yönleri çok olsa da, olduğu her sahneye eğlence katan bir karakter olduğu için sevildiğini düşünüyorum. Ayrıca biliyoruz ki bu adamlardan var ve hepimiz birkaç Arif’le daha önce de tanıştık.

“GECE 2’DE UYKU TUTMADIĞINDA BÖREK YEDİKÇE BURADA ASLA KİLO VEREMEYECEĞİZ…”

– Balkanlar, köftesi, böreği ve muhteşem mutfak kültürüyle de tanınıyor. Sizin mutfakla aranız nasıl? Balkan mutfağını beğendiniz mi?

-Gece 2’de uyku tutmadığında börek yedikçe burada asla kilo veremeyeceğiz. Mükemmel! Gerçekten mutfağı kesinlikle bana hitap ediyor. Ve aslında bizim mutfağımıza yakın olduğu için de burada yaşamaya bu kadar çabuk ısındık hepimiz galiba.

-Balkan Ninnisi çekimleri Üsküp’te yapılıyor ve yoğun bir çekim programı var. Eşiniz ve çocuğunuz sanırım İstanbul’da. Gidip geliyor musunuz? Eşiniz ve oğlunuz Üsküp’e gelecek mi?

“YAKIN ZAMANDA AİLEM DE YANIMA GELECEK YENİ BİR HAYAT İÇİN…”

-Burada olmanın benim için tek zor şeyi ailemden uzak olmak. 1 gün boşluk bile olsa onları görmeye gitmeye çalışıyorum. Ancak dediğiniz gibi çok yoğun çalışıyoruz burada. Aslında işimizden dolayı ayrı kalmaya da alıştık yıllardır. Ama çocuğum henüz 1.5 yaşında. Bu yaşlarını görmeden büyümesini istemiyorum. Onun hayatını kaçırıyorum yani. Bu yüzden yakın zamanda onlar da yanıma gelecekler yeni bir hayat için.

-Sizi daha önce komedi ağırlıklı film, dizi, tiyatro oyunu ve tv programlarında izledik. Bu dizide de yine komik bir tipi canlandırıyorsunuz. Balkan Ninnisi de bir aile komedisi. Siz kendinizi komik buluyor musunuz?

-Kendimi komik bulduğumu söyleyemem, belki eğlenceli diyebilirim. Her koşulda eğlenmenin gerektiğini düşünüyorum çünkü hayatta ve bunu sürekli uygulamaya çalışıyorum. İnsanlar inatla benim komik olduğumu bana söyleseler de benden çok daha komik insanlar tanıyorum.

-Siz Sabancı Üniversitesi Endüstri Mühendisliği mezunusunuz. Ancak çocuk yaşta dizilerde rol almaya başlamışsınız. Seslendirme yapıyorsunuz. Senaryo yazıyorsunuz. Sanırım kuzeniniz Tolga Çevik’in programlarında yapım kısmında da görev yaptınız. Sizi en çok hangisi mutlu ediyor, oynamak mı, seslendirme mi, yazmak mı, kamera arkası mı?

-Son zamanlarda hayatımıza giren bir tabir var; yaratıcı yapımcı. Veya yurt dışında buna “showrunner” (şovu yürüten) diyorlar. Tam olarak projeyi ve hikayeyi oluşturup, senaryosunu yazıp, bir de üstüne yapımcılığını yapmak… Beni en çok mutlu eden şey bu. Ve Balkan Ninnisi’nden önceki projem “Bizden Olur mu?”da yaptığım tam olarak buydu. Bundan daha fazla yapmak istiyorum. Hatta hayatımda yapmak istediğim şey bu.

“HAYATTA KALMAK, DEĞİŞMEYİ GEREKTİRİYOR…”

-Sosyal medya ile aranız nasıl? Dijital dünya ve ışık hızında ilerleyen teknolojiye uyum sağlamakta zorluk çekiyor musunuz?

-Asla zorluk çekmiyorum aksine gerektiğinden fazla uyum sağladığımı düşünüyorum. Hayatın bazı gerçekleri var. Hayatta kalmak, değişmeyi gerektiriyor. Ben de çağın gereklerini, doğru olduğunu düşündüğüm şekilde kullanmaya çalışıyorum. Ve herkese de bunu öneriyorum.

“ERDAL ÖZYAĞCILAR’LA BİR SİNEMA FİLMİ YAPMIŞTIK. ÇOK EĞLENMİŞTİK, BURADA ONDAN DA FAZLA EĞLENİYORUZ…”

-Balkan Ninnisi’nde rol alan oyuncularla daha önce hiç birlikte oynadınız mı? Çekimler nasıl gidiyor?

-Bir tek Erdal Özyağcılar’la daha önce birlikte oynama şansına erişmiştim. Tam da bu dizimizden önce onunla bir sinema filmi yapmıştık. Çok çok fazla eğlenmiştik ve burada ondan da fazla eğleniyoruz. Onun adını duyduğumda bu projede gerçekten çok rahatlamıştım. Diğer oyuncuların hepsiyle ilk defa çalışıyorum ve samimi fikrim şu yönde, umarım hiçbiriyle son defa oynamıyorumdur.