Doğrusu çok hızlı yol kat etmişsiniz…
Gerçekten öyle olmuş… İlk işim bir reklam filmi çekimiydi. 500 kişi vardı ve bana sıra gelmesi için dört-beş saat bekledim. Kamera açıldı ve “Açım, susadım” diyerek içimi döktüm. Benim en doğal halimdi ve o kadar kişi içinden seçilmek benim kısmetimdi. Pes etmedim, üstüne gittim ve hiçbir rolü küçümsemedim.
Ses getiren yapımlarda rol aldınız. Bu konuda bir öngörünüz var mı?
Oyuncular, senaryoya bakıp iş seçtiklerini söylüyorlar. Türkiye’de gerçekten star olan birkaç oyuncu var ve onlar istedikleri diziyi seçiyorlardır. Başka işleri bekleyecek maddi imkanları da vardır. Ama diğer oyuncuların, ‘Senaryo seçiyorum, proje bekliyorum’ demesinin bir anlamı yok. Bir oyuncu işssiz kaldıysa, hangi senaryo gelse bayılarak kabul eder, rol seçme lüksü yok. Benim de öyle oldu. Üç proje varsa seçiyorum ama o sezon işsiz oturuyorsam; senaryo seçtiğim için değil, iş gelmediği içindir.
Şansınız da yaver gitti ama sanırım…
Ne kadrolarla başlayıp biten diziler var… ‘Kertenkele’, bir komedi dizisi ve iki sezondur kendi gününde üçüncüdördüncü sırada. Biz kaç diziyi geride bıraktık… Bizi geçip birinci olan dizilerin çoğunu sonradan altımıza aldık. Her oynadığım dizide bana okul gibi gelen oyuncular vardı. Fikret Kuşkan, Arif Erkin ve Şemsi İnkaya gibi isimlerden çok şey öğrendim.
Çok enerjiksiniz. Her gününüz böyle mi geçiyor?
Genelde enerjim yüksektir ama benim de dipte olduğumuz günler oluyor. Geçen yıl sezon finalini çekerken, babamı defnedeli bir gün olmuştu. Çıkıp rolümü oynadım çünkü seyirci bunu bilmez. ‘Kusura bakmayın babamı kaybetmiştim, o yüzden böyleyim’ diyemem. İzleyici ‘Zehra’nın hikayesini biliyor, benimkini değil.