TÜRKAN ŞORAY’A ÇİFTE SÜRPRİZ
Ali Eyüboğlu / Milliyet
Osmaniye’de bu yıl ilk kez düzenlenen Yaşar Kemal Kültür – Sanat ve Edebiyat Festivali’nin açılış gününde “Yılanı Öldürseler” filminin özel gösterimindeyiz.
Nebil Özgentürk sordu, filmin başrol oyuncusu ve yönetmeni Türkan Şoray, “Yılanı Öldürseler”le eserin yazarı Yaşar Kemal’i anlattı.
“Yılanı Öldürseler” kadar Yaşar Kemal adına yapılan etkinlikte filminin gösterilmesinin kendisini heyecanlandırdığını vurgulayan Şoray, şunları söyledi:
“Romanlarını okuduğum, hayranı olduğum Yaşar Kemal’le günün birinde tanışacağımı, evinde onunla birlikte günlerce senaryo çalışması yapacağımı, onun hazırladığı yemekleri tadacağımı hayal bile edemezdim, ama ‘Yılanların Öcü’ sayesinde oldu bunların hepsi.”
“Yılanların Öcü”nde başta sadece oyunculuk yapmak için anlaştığını belirten Şoray, “Ali Özgentürk yönetmenlikten vazgeçince yapımcı Abdurrahman Keskiner o görevi bana teklif etti” dedi.
Salonda bulunan Keskiner, filmi Türkan Şoray’ın yönetmesi fikrinin Yaşar Kemal’den geldiğini açıklayınca “Sultan”, duygularını şu sözlerle dile getirdi:
“Öyle mi? İlk kez öğrendim bunu. Çok duygulandım şimdi.”
Çok sevdiği “Esma” rolünü kaçırmamak için yönetmenlik teklifini mecburen kabul ettiğini anlatan Şoray, “Yaşar Bey sağ olsun. Bana çok destek verdi, ama böyle büyük bir yazarın filmini çekmek gibi ağır bir sorumluluğun altına niye girdim diye çok gözyaşı döktüm. Filmi izledikten sonra Yaşar Bey, ‘Ben bayağı beğendim’ deyince gözyaşlarımı tutamadım” diye konuştu.
“Yılanı Öldürseler”i izleyenler bilir. İzlememiş olanlar için hatırlatayım, töre baskısı yüzünden 13 – 14 yaşındaki oğlu “Hasan”ın tüfekle vurup öldürdüğü bir kadındır “Esma”…
Yapımcılardan Arif Keskiner, filmde “Esma”nın oğlu “Hasan”ı oynadığında 13 yaşında olan Pars Sezer’i bulup, Türkan Şoray’ın karşısına çıkarması, “Sultan”a gecenin ikinci sürprizi oldu. Adana’da bir şirkette genel müdür olarak çalışan Pars Sezer’i 35 yıl sonra karşısında bulan Türkan Şoray’ın heyecanı görülmeye değerdi. Türkan Şoray, elini öpen Pars Sezer’e dönüp dönüp sarıldı ve “Canım benim! Niye büyüdün?” dedi.