TelevizyonGazetesi.com/Detay – Yalı Çapkını isimli Star TV dizisi, bu sezonun en muhteşem çıkışını sergileyerek, 14’lere ulaşan reytingleri ile muazzam bir başarı kazandı. Dizinin bu kadar çok sevilmesinin altında yatan nedenlerden birisi de gerçek bir hikaye olması. Gülseren Budayıcıoğlu’nun aynı isimli romanından uyarlanan Yalı Çapkını dizisinin setinde de oyuncular, gerçek bir hikayeden esinlenilmesi nedeniyle farklı duygular yaşıyor.
Yalı Çapkını dizisinde Suna karakterini canlandıran Beril Pozam, bazı sahnelerin kendisi için farklı olduğunu söyledi. Onedio’nun youtube kanalında hayranlarından gelen soruları yanıtlayan oyuncu, şöyle konuştu:
“Bazı sahnelerde role hazırlanırken bir sürü insan ile sohbet etme fırsatı buldum. Onların hikayelerini dinledim. Bazen senaryoda, bazı sahneler bana bire bir anlatılan hikayelerden birisi oluyor. Onu sahnedeyken oynamak ya da oynandığını görmek biraz canımı acıtıyor.”
Yalı Çapkını dizisi bu sezon Star TV’ye yıllardır aradığı yüksek izlenme oranlarını getirdi ve kanal yönetimi gidişattan çok memnun. Afra Saraçoğlu ile Mert Ramazan Demir ikilisi de çok başarılı bir uyum sağladı. Dizinin hikaye gücü de her hafta milyonlarca izleyiciyi merakla ekrana kilitliyor.
Böyle başarılı bir projede yer almanın mutluluğunu yaşayan Beril Pozam, hikayede yaşananların gerçekten olduğunu bilmenin duygusal kırılmalarını yaşıyor. Bazı sahnelerde canının acıdığını itiraf eden oyuncu, bu tür anlarda çok duygulandığını söyledi.
Beril Pozam, genel olarak iyi yazılan her metnin gerçek olsa da olmasa da insanın bir yerine dokunduğunu ifade etti.
Suna ve Seyran’ın kardeşlerin yaşadıklarını çok zor olarak tanımlayan bir izleyici, “Sen gerçekten Suna olsaydın, yapabilir miydin?” şeklinde soru sordu. Beril Pozam, bu soruyu şöyle yanıtladı:
“Bilmem, yani çok zor yaşadıkları durum. İnsanların içinde bulundukları duruma benzer koşullar altında olmadan, onlar hakkında yorum yapmak ben geriyor. Ben yapabilir miydim? Bir fikrim yok. Allah Suna’ya güç vermiş, sabır vermiş. Suna içindeki çocuk ruhuyla, bütün şiddetin arasından sıyrılabilmiş, kendisini sağlam tutabilmiş. Onun bu dünyada var olduğunu bilmek beni mutlu ediyor. Güçlü bir şekilde kalabilmiş olması, hayatına devam emesi ve pes etmemiş olması bana da umut veriyor.”