TelevizyonGazetesi.com / Detay- Ünlü oyuncu Eda Ece, Yasak Elma dizisinde canlandırdığı Yıldız karakteri ile dikkatleri üzerine çekiyor. Oyuncu, başarılı performansı ile göz doldururken, sosyal medyadan verdiği mesajlarla da sık sık gündeme geliyor.
İzmir’i derin şekilde etkileyen deprem felaketinde köpeklerin insan hayatını kurtarmada ne kadar etkili ve başarılı oldukları bir kez daha görüldü. Uzman köpekler ile enkazda yapılan çalışmalarda insan kokusunu çok derinlerde olsa bile almaları ve ekipleri o bölgelere yönlendirmelerinin hayat kurtardığına şahit olduk… Hala enkazın altında kurtarılmayı bekleyen insanlarımız var. İşte tam da böyle önemli bir günde Eda Ece instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla dikkat çekti.
Ünlü oyuncu, TCK’da hayvanların bir can olarak değil de mal/eşya olarak tanımlanmasına karşı başlatılan kampanyaya katıldı. “Hayvan hakları yasası hemen” etiketi üzerinden sosyal medyada yayılan bu kampanyayı hatırlatan Eda Ece, “Onlar mal değil can…Sahipli ise tabi! Sokak hayvanları mal bile değil! Bu hangi akla hangi vicdana sığar?” diyerek yasanın hayvanları nasıl tanımladığı ile ilgili sosyal medyada dolaşan bilgileri takipçileri ile paylaştı.
Eda Ece, instagram hikaye bölümünden de üst üste paylaşımlar yaparak, dikkati hayvan haklarına çekmeye çaba harcadı. Oyuncu, “Hala hayvan hakları yasası çıkmadı ama bu canlar, insan yapımı çürük binalardan bizi kurtarıyor. Kaç tane şeye utanalım şaşırdık” diye yazdı…
AKUT derneği hatırlatması da yapan oyuncu, AKUT ekiplerinin yıllarca birçok can kurtardığını vurguladı.
İşte Eda Ece’nin alıntıladığı hayvan hakları yasasının hemen geçmesini isteyenlerin isyanına sebep olan durum:
TCK bakımından hayvanlar can değil, mal/eşya olarak kabul edilir. Bundan dolayı suç teşkil eden herhangi bir eylem, cana kastetme olarak cezai işlem ve yaptırım görmez. Kanun koyucu tarafından sadece sahipli hayvanlar, kişinin malı ve eşyası olarak gözüktüğü için korunur. Sahipsiz sokak hayvanlarının bedensel bütünlüğüne ilişkin eylemler 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında korunur ve bu durum hukukta bir suç değil, kabahat olarak belirtilir. Sahipli hayvanlarda ise yani hayvanın bir aidiyeti, kimliği varsa bu durumda onun bedensel bütünlüğünün ihlaline yönelik bir eylem söz konusu olduğunda, TCK’nın 151. Maddesindeki “mala zarar verme” suçu kapsamında yargıya taşınır.
Türk hukukunda ana sorun; hayvan haklarını koruyup gözeten ve hayvanların can güvenliklerini ve vücut bütünlüklerini Ceza Hukuku kapsamına alan bir kanunun henüz çıkarılmamış olmasıdır. Mevcut durumda bir mal olarak kabul edilen sahipli hayvanın, mala zarar verme kapsamında düzenlendiği ve bu konuda Türk Ceza Kanunu’nun 151. maddesinin ikinci fıkrasında bir hükme yer verildiği, cezasının da mağdurun şikayeti üzerine 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezası olduğu görülmektedir. Bu ceza yeterli değildir.
Hayvanların da insanlar gibi hayatta kalma ve yaşama hakları vardır. Hayvanların eşya olarak görülüp, evcil veya sahipli hayvana bu nedenle, yani mülkiyet hakkı kapsamında koruma öngörülmemesi ve sahipsiz hayvanların göz ardı edilip hukuki güvenceye kavuşturulmaması veya bu konuda sadece kabahat nev’inden suç ve cezalara yer verilmesi, sahipli ve sahipsiz hayvanların korunması için Ceza Hukukunun fonksiyonlarından yararlanılmaması, bugüne kadar bu alanda yasal düzenlemeye gidilmemesi yanlıştır, eksiklik ve duyarsızlıktır, insani ve vicdani de değildir.