İki farklı rol, üç farklı kimlik. Yetkin Dikinciler olarak giriyorsunuz, ‘Bahtiyar Ölmez’ ve ‘Rıfat Çakar’ oluyorsunuz. Bu çatışmayı nasıl dengeliyorsunuz?
Aslında dördüncüsü de var; ‘Rıfat Çakar’ olmaya çalışan ‘Bahtiyar’ın halleri, asıl meselemiz zaten. Dış evrenden daha büyük bir evren, iç evrenimiz. Bu da bir denge hayatta…
KENDİMİ KEŞFEDİYORUM
İki farklı karakteri oynamak gözünüzü korkutmadı mı?
Oyuncunun gözü korkmaz; sadece kendisinde olanı ve ona yakın bir rolü oynamak istemez. ‘Hah tamam, bu tam benlik’ dedin mi, vazgeç zaten. Sende olmayanı çıkarmaya çalış. Oyuncuyla oynamaya çalışanı ayıran budur bence. Oyunculuk bugün için benim ‘Rıfat’ ve ‘Bahtiyar’ı keşif yolculuğum… Ama bu yolculuk kendimi keşfetme yolculuğum aslında. Bu yolculuktan korkmadım, heyecanlandım. Deyim yerindeyse elim kaşındı. ‘Bahtiyar’ın ‘Rıfat’ olmaya çalışmasını çok heyecan verici buldum. Bunun da dört dörtlük bir matematikle kaleme alınmış olması, dizilerin zorluğunu göze almama sebep oldu.
O zaman ‘Bahtiyar’ ile ‘Rıfat’ı sizden dinleyelim mi?
‘Rıfat Çakar’, ‘kullan-at’çı bir adam. İşine yarayanı alır, yaramayanın üstüne basıp geçer. Bu nüfuza sahip olmak için ‘Aylin’le yaptığı evlilik ve ‘Aylin’in babası ‘Aytekin’le kurduğu bir denklem var. ‘Her yol mübah’çı bir adam. ‘Bahtiyar’ın ise baba mesleği mezarcılık… Ölümle yaşam arasındaki farkındalığı o kadar artırıyor ki bu… Mahalle değerleri olan bir adam ‘Bahtiyar’.