“Kızım mutluluk kaynağım”
– Baba olduktan sonra ne değişti hayatınızda?
Dünya görüşü olarak zaten o doğar doğmaz başka bir şey geldiğini düşünüyorum üstüme. Artık yalnız değiliz. İnsandaki o ben duygusu bir anda ortadan yok oluyor ve hiçbir önemin kalmıyor. Kızım bir sürü stresle yaşadığımız, her gün kötü haberlerin geldiği bu dünyada kendi adıma bir mutluluk kaynağı.
“Yekta rolünden ilk başta biraz ürktüm”
– Bu arada bir de “Yeter” dizisi var. İlk defa başrolsünüz. Bu durum ayrı bir sorumluluk hissi yarattı mı?
Tabii. Bir de ilk geldiklerinde açıkçası biraz ürktüm rolden. Psikolojik baskı yapan bir adamdan bahsediyoruz; karısına, çocuklarına… Ve bu adam başrol. Böyle bir karaktere hem oyuncunun hem yazanların çok dikkat etmesi gerekiyor çünkü çok bıçak sırtı, inandırıcılığı gidebilir. Adama bir yandan hak da vermeliyiz. Bu anlamda biraz çekingendim ama hikayenin toparlayıcı olması ve karakterin çevresindeki durumlarla iyi harmanlaması beni rahatlattı. Mesela “Niye sevildi?” diye soruyorlar çünkü gerçekten travmatik bir toplumuz. Gerçekten herkesin hayatında buna benzer Yekta’lar var.
– “Yeter”de psikolojik şiddet uygulayan birisiniz, oyunda fiziksel şiddet uygulanmış birisiniz. Sizin şiddete karşı duruşunuz nedir?
Ben şiddetin çok derinlerde, içgüdülerle ilgili şeyler olduğunu düşünüyorum. Belki de hayatta kalma adına hayvansal bir dürtü ama çok ilkel bir dürtü. Biz artık o çağlarda yaşamıyoruz. Bir de şu var; kişi bir başkasına şiddet uyguluyorsa mutlaka birileri de ona şiddet uygulamıştır. Başka türlü kimse kimseye şiddet uygulamaz çünkü o duyguyu tanımaz. Toplumun öğrettiği bir şeydir şiddet. Dünya o kadar saf ve yalın ki aslında insanlar sadece buna uyum sağlasa her şey çözülecek ama esas biz mahvediyoruz her şeyi. Kendi cehennemimizi kendimiz yaratıyoruz. Artık herkesin şiddet uygulayarak bir yere varamayacağını anlaması gerekiyor.