TelevizyonGazetesi.com / Detay – En son Disney Plus’ta yayınlanan Dünyayla Benim Aramda isimli dizide başrolde yer alan Buğra Gülsoy, dizilerin reytingler nedeniyle kısa sürede ekranlara veda etmesi durumuna isyan eden isimlerden birisi.
1982 yılında dünyaya gelen Buğra Gülsoy’u izleyiciler 2009 yılından bu yana projelerde görüyor. 2010 ile 2011 yıllarına damgasını vuran ve dünyanın birçok ülkesinde de yayınlanan Fatmagül’ün Suçu Ne dizisinde Buğra Gülsoy, Vural karakteri ile çok beğeni toplamıştı. Bu dizi projesi ile ismini parlatan oyuncu, Kuzey Güney dizisinde ise Güney karakteri ile başroldeydi. Aşk Yeniden gibi romantik komedi dizisinde de çok başarılı olan oyuncu, Kızım ve Uyanış Büyük Selçuklu dizilerinde de başarılı performanslar ortaya koydu.
Buğra Gülsoy’un başarılı projelerde yer aldığı kadar kısa süren ve başarısızlıkla anılan dizilerde de bulunduğunu biliyoruz. 8. Gün, Azize ve Misafir isimli diziler bu kategoriye giriyor.
Buğra Gülsoy, televizyon ekranında üst üste düşük reytingler nedeniyle şanssızlıklar yaşayan bir oyuncu olarak, “Yapımcıların kendi risklerine ekibi ortak etmemesi için çözüm bulunması gerekiyor” açıklamasını yaptı.
Milliyet Sanat’a konuşan oyuncunun sözleri bir anlamda sektördeki reyting sorununa oyuncuların bir tepkisi olarak da görülebilir.
Canlandırdığı karakterler ile bütünleşme konusunda sıkıntı yaşamayan ve akıllardan çıkmayan rolleri de bulunan Buğra Gülsoy, dizi sektörünün geldiği durumu şöyle anlattı:
“Artık yapımcıların, kanalların kendi risklerine ekibi ortak etmemesi için birtakım çözümler bulunması gerekiyor. Bunun çözümü 10 bölüm garantiden geçebilir.”
Oyuncunun bu sözlerinde haklılık payı yüksek. Ayrıca sadece dizi ekiplerinin değil, ekran başında izleyenlerin de bu riske ortak edilmemesi ve düzgün bir final bile yapılmadan ekrandan çekilen dizilerin izleyicileri de çok kötü etkilediğini ifade etmek gerekiyor.
Buğra Gülsoy oyunculuk mesleğinin yanı sıra edebiyata da önem veriyor ve çıkardığı kitapların sayısı da artıyor. Birinci Kıyamet, İkinci Kıyamet ve ardından üçüncü romanı Luna ile yeniden okurların karşısına çıkan ünlü oyuncu, yazmayı bir tutku olarak görüyor.