‘Arif V 216’ filminde “Pervin” karakterine hayat veren Ahu Yağtu, eski eşi Cem Yılmaz’la çalışmanın keyifli olduğunu söyledi. Oyuncu, “Onun filmlerinin insanı alıp götüren bir hali var. Beklemediğin yerden vuruyor” dedi.
Milliyet’ten Senem Aydın’ın röportajı…
– ‘Arif V 216’, üç günde 1 milyonun üzerinde izlenerek rekor seyirciye ulaştı. Böyle bir açılış bekliyor muydunuz?
İnsanların eğlendiren, motive eden, bu dünyadan alıp başka yerlere götüren projelere ihtiyacı var. Nostalji de filmimizin insanlara çok dokunan bir tarafında… Özellikle belirli bir jenerasyon bu filmden çok etkilendi. Hem ağlatıp, hem de güldüren bir iş oldu. Bu kadar çok duyguyu bir arada yaşatmak
hoş bir şey.
– Sizce Cem Yılmaz sinemasının diğerlerinden farkı ne?
İnsanı alıp götüren bir hali var. Senaryoyu okuyunca görüyorsun ve izleyince hissediyorsun. Beklemediğin yerden vuruyor. Mesela bu filmde ‘bel altı’ komedi olmamasına rağmen, aşırı güldürüyor. Bir de daha olgun bir Cem Yılmaz senaryosu gördüm. Bize dokunduğu, empati kurmamızı sağladığı ve hayattan bir şeyler verdiği için güzel, Cem Yılmaz filmleri…
– Siz projeye nasıl dahil oldunuz?
Çok başından beri içindeydim aslında, hikayeyi sürekli Cem’den dinliyordum. Bir taraftan dahil olmayı çok istiyordum ama söyleyemedim. Bir gün Cem ve Kıvanç (Baruönü) ofiste bir aradayken beni çağırdılar. “Pervin diye bir karakter var” dediler. “Oynar mısın?” diye sorduklarında şoke oldum, hiç beklemiyordum gerçekten.
– ‘Paramparça’ dizisinde canlandırdığınız Candan da kötü bir kadındı. Pervin’le birlikte kötü kadın rolü üzerinize yapışır mı?
Kötüyü canlandırmakta ne kadar başarılı olacağımı bilemezdim, ilk defa ‘Paramparça’da Candan’ı oynayarak böyle bir tecrübe yaşadım. Tamamen ters köşe yaptığın bir rolde başarılı olma hissi gerçekten çok güzel. Ama oyuncu her rolü canlandırmalı. Komedi de yapmalı, dram da. O yüzden çok yapışacağını düşünmüyorum. Kötü kadın rolünden ilerlersem de, “Denk geldi, öyle oldu” derim.
– Eski eşinizle karşılıklı oynamak nasıldı?
Heyecanlıydı. Sette oyuncular Cem’in karşısında bir türlü oynayamaz, kekelerler ve ekstra bir heyecan olur. Eee çünkü popüler bir kimlik. Ama ben Cem’in karşında oynamaya heyecanlanamadan sette olup bitene heyecanlandım. 1960’larda yer aldığım için dekor, kostüm ve sahne atmosferi… Hakikaten 60’lardaydık ve hiçbir şey göze batmıyordu. Sahneye çıkıp duruma alışmak yarım saatimi aldı. Cem’le oynamak da çok keyifliydi.
– Oğlunuz Kemal’in kamera arkası ya da önüne merakı var mı?
Sete geldiğinde yönetmen koltuğuna oturuyor, kulaklığı takıp “3-2-1 motor” diyor. Şimdiden kodlamayalım ama ilgisi var. Geni aldığını düşünüyorum.
‘Türk kadını stil konusunda bilinçlendi’
– Gündeminizde başka neler var?
Marks&Spencer markasıyla işbirliğine gidiyoruz. Mağazalarında ‘Ahu’nun seçtikleri’ diye bir bölüm olacak. YouTube videoları çekeceğiz, davetler yapacağız. Kadınları bilinçlendirmek, farkındalık yaratmak ve stili ön plana çıkarmak adına çalışmalarımız olacak.
– Sizce Türk kadını nasıl giyiniyor?
Sosyal medya sayesinde biraz daha bilinçlendi kadınlar. Kombinleri görüp uygulamaya başladılar.Yurtdışındaki trendleri takip ediyorlar. Yakışır yakışmaz, deneye yanıla birtakım adımlar atılıyor. Türk kadınının stili iyi yerlere gelmeye başladı ama daha yolumuz var.
– Markanız AU Vintage ile ilgili çalışmalarınız nasıl gidiyor?
Satışlarımız internet sitesinde devam ediyor. Yeni bir şeyler yapmak gerekiyor ama filmden dolayı el atamadım bu sene. Baharla birlikte yeni sezon için yapmak istediğim şeyler var.