Ana sayfa Kim Kimdir? Bahtiyar Ölmez dizisinin Ömer’i Yılmaz Kunt’un bilinmeyen yönleri

Bahtiyar Ölmez dizisinin Ömer’i Yılmaz Kunt’un bilinmeyen yönleri

tarafından ker_def

Best Model Türkiye ve Best Model of the World birincisi Yılmaz Kunt, atv dizisi ‘Bahtiyar Ölmez’de ‘Ömer’i canlandırıyor. Kunt, varlıklı bir ailede yaşamasına rağmen hiçbir zaman şımartılmadığını söyledi.

Sabah’tan Oğuzhan Toracı’nın röportajı…

‘Bahtiyar Ölmez’de; Yetkin Dikinciler, Güven Hokna ve Ali Çatalbaş gibi ustalarla birlikte kamera karşısındasınız. Bu isimlerle birlikte çalışmak nasıl bir deneyim?

Bu isimlerin hepsini izleyerek büyüdüm. Onlarla birlikte çalışmak güzel ve gurur verici. Hepsi gerçekten kendi dallarının en iyi isimlerinden; onların anılarını dinlemeyi seviyorum, tabii esprileri de efsane oluyor.

HATA YAPA YAPA ÖĞRENDİM

Bu isimleri ekranda izlerken, bir gün onlarla karşılıklı oynayacağınız aklınızdan geçiyor muydu?

O zamanlar gerçekten aklımda böyle bir düşünce yoktu. Çünkü çocukken bugünkü tipimle hiç alakam yoktu.

Best Model’de hem Türkiye, hem de dünya birincisi seçildiniz. Küçükken obez olduğunuz doğru mu?

Obezdim diyemem ama kiloluydum. Artık kendime mi bakmıyordum ya da ilgilenmiyor muydum bilmiyorum ama o zamanlar fiziğimle başarı kazanacağım aklıma bile gelmezdi.

‘Kendime bakma zamanı geldi’ diye jeton ne zaman düştü?

Orta sondan liseye geçerken boyum 15 santim uzayınca jeton düştü, ‘Kendime bakmalıyım’ dedim ve spor vazgeçilmezim oldu. Zaten o dönem çevrem tarafından da fark edilmeye başlandım.

Best Model seçildikten sonra kendinizi dizi setinde buldunuz. Eksiklerinizi görebiliyor musunuz?

Yarışmadan sonra ilk işim başrol oldu. Benim için biraz erkendi aslında çünkü hiçbir şey bilmiyordum. Ama o proje benim için okul oldu ve her şeyi hızlı bir biçimde öğrenmek zorunda kaldım.

Ekspres yoldan, hata yapa yapa öğrendim ama ilk projeden sonra aynı kaldım diyemem. Kendimi geliştirdim ve daha iyi olması için de çaba sarf ediyorum. Hâlâ çekimlerden vakit bulduğumda oyunculuk ve ses eğitimime devam ediyorum. Hatta dans dersleri de alıyorum. Evet oyuncuyuz ama bana ve benim fiziğimdeki arkadaşlarımın karşısına genelde; iyi aile çocuğu, ‘kötü ama özünde iyi bir adam’ gibi standart roller çıkıyor.

Yakışıklı bir adamdan gerçek bir kötü çıkmaz mı?

Çıkar ama mutlaka içinde bir yerde iyiliğe dair bir şeyler vardır. Filmin ya da dizinin sonunda mutlaka o kötü sandığımız iyi çıkar. Oyunculukta dış görünüş çok önemli ama tipimin, yeteneğimin önüne geçmesinden de rahatsız olurum.

Zaten her gün uyandığımda aynaya bakıp, ‘Ooo süperim, çok yakışıklıyım’ demiyorum; bazen de ‘Yılmaz, sana ne olmuş? Kendini bitirmişsin, hastalanıyorsun’ diyorum ve kendimi beğenmiyorum.

AİLEM BAŞTA KARŞI ÇIKTI

‘Artist olmaya karar verdim’ dediğinizde; aileniz, ‘Oğlum sen ne işler karıştırıyorsun?’ demedi mi?

Açık söylemek gerekirse ailem başta çok sıcak bakmadı. ‘Şimdi yarışmaya gireceksin ama sonra aklın kayar; okulu falan takmazsın, bu sefer seni iyice kaybederiz’ gibi şeyler söylediler. Nitekim okulumu dondurdum ama menajerim Emrah Yıldız, annemle tanıştı ve ailemi ikna etti. Artık Emrah da aileden biri oldu.

Bazen göz önünde görünmek ve sektördekilere ‘Ben de buradayım’ demek gerekmiyor mu?

Ortalıkta görünmek, bence her gece çıkmak değil. Doğru zamanda, doğru yerde olmak yeterli ama bu doğru zamanın ve yerin neresi olduğunun formülünü bulamadım daha. (Gülüyor) Yeniyim yani, daha üçüncü senem… Kendini olmuş gibi hissetmekle olmuyor, bir süre sonra düşüşe geçmeye başlıyorsun; o yüzden çalışmak zorundasın.

Peki, bir gün başarınızı borçlu olduğunuz fiziğiniz sizi bırakırsa durum ne olur?

İnşallah güzel yerlere gelmiş bir halimdeyken fiziğim beni bırakır. İyi bir baba rolü gelsin, öyle bıraksın. Belki de bir gün şişman bir rol gelecek, eğer inandığım bir iş olursa kendimi deforme ederim.
Dürüst olarak söylemem gerekirse; oyunculuğa popüler kültürün içinde olmak için başladım. İlgi ve talep gören biri olmak hoşuma gitti ama oyunculuğun içine girdikçe emek vermem gerektiğini anladım.

‘SENİ SEVİYORUM’ DİYE BAĞIRAMAM

Oyunculuk zor bir iş miymiş?

Kolay değil ama keyifli… İlk projemde; sevgilime otobüs durağında, ‘Seni seviyorum’ diye bağırmam gereken bir sahnem vardı. Ben bunları gerçek hayatta yapamam. Şimdi ‘Bahtiyar Ölmez’de de eli tabanca tutan ama insanlardan bilgi sızdırmak için de güler yüzlü takılan, biraz çift yönlü bir karakteri canlandırıyorum. Hayatta kaç kere elime silah alıp sıkabilirim ya da birini tehdit edebilirim ki?

‘Seni seviyorum’ diyemeyen, birilerini tehdit de edemez herhalde…

Aynen öyle. Oyunculuk bu yüzden beni cezbetti. Gerçek hayatta olamayacağım kişileri canlandırmak çok hoşuma gidiyor. Yapmak isteyip de yapamadığım şeyleri de belki oynadığım rollere giydiriyor olabilirim. Mesela, rolüm gereği adam tehdit etmek çok hoşuma gitti. Oyunculuk, pislik biri olmama imkan veriyor. (Gülüyor) Böyle şeylerden keyif alacağımı tahmin bile etmezdim, belki de oyunculuk o yüzden benim için vazgeçilmez bir hale geldi.

‘Şuraya geldiğimde kendimi daha garantide ya da mutlu hissedebilirim’ diyebileceğiniz bir hedefiniz var mı?

Bu kesinlikle proje sayısıyla alakalı bir durum değil. Teklif edilen ve yer aldığın rollerle alakalı bir durum; bazı projelerde konsept roller oluyor ve o roller için düşünülen isimler belli oluyor.
Mevzu jönlük değil, karakterin hakkını verebilmek. O isimlerin arasına girebildiğim zaman, ‘Tamam artık, bundan sonra kafam biraz da evliliğe çalışabilir’ diyebilirim. O zamana kadar durmak yok.

EĞER OKULUMU BİTİRMEZSEM ANNEM BENİ PARALAR!

Boyunuz uzamasa, üstüne bir de şişman olsaydınız hayatınızın seyri ne olurdu?

Muhtemelen dondurduğum okulu bitirmiş ve diploma sahibi olup masa başında çalışıyordum ya da ailemin işlerinin başındaydım. O şartlara sahip olsam, bu sektöre girme düşüncelerini çok da kaşımazdım. Durumum hiçbir zaman kötü olmadı, ne istediysem ailem karşılamaya çalıştı.
Babam, ‘Bugün en güzel masada da yemek yiyebiliriz, yarın bir şey olur yer sofrasına da oturabiliriz; önemli olan mutlu olduğun insanlarla bir arada olmaktır’ demiştir. Okul servisini kaçırdığım zaman, ‘Baba araba gönder’ dediğim zamanlar oluyordu ama hiçbir zaman göndermedi. ‘Dolmuşa binip okula git’ derdi. İmkanlarımız var diye şımarık büyütmediler, iyi ki de öyle yapmışlar. Bunlar bir yana, okulu sahiden bitirmem lazım, yoksa annem beni paralar. (Gülüyor)

TELEFON GİBİYİZ GÜNCELLENMEMİZ GEREKİYOR

Göz önünde olmak ve birçok şeye kolay ulaşmak insanı değiştirmiyor mu?

Yalan söylemeyeceğim; yarışmayı kazandıktan sonra bana popülarite güzel geldi. Kendimi bir şey sandım fakat öyle olmadığını çabuk fark ettim. Çoğu gencin istediği yerlere geliyorsun ama çalışmadan hiçbir şey olmuyormuş. Telefon gibiyiz, her yıl yeni modelimiz çıkıyor; o yüzden güncellenmemiz gerekiyor.

ÇOK KALP KIRDIM, ÇOK AH ALDIM

Gerçek hayatta da her temiz yüzlü insan gerçekten iyi midir?

Değil tabii ki ama temiz yüzlülüğün ekmeğini çok yedik.

Ne gibi hatalarınız oldu da masum görüntünüzün arkasına sakladınız?

Masum görüntümün arkasına saklanarak zamanında çok kalp kırdım. Tek hatam bu, zaten bu konuda da ah almışımdır. İnşallah bir gün affedilirim diye umut ediyorum.