Büşra Develi, 25 Ağustos 1993 tarihinde Kocaeli’de doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Büşra Develi
Doğum Tarihi: 25 Ağustos 1993
Doğum Yeri: Kocaeli
Boyu: 1.82 m.
Kilosu: 55 kilo
Burcu: Başak
Göz Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: 4 kız kardeşi var
Instagram: https://www.instagram.com/bsrdeveli/
Evcil Hayvanları: Kedisi var.
Ailesi: Kocaeli’nde doğdu daha sonra ailesiyle beraber Antalya’ya taşındı. Babası ticaretle uğraşıyordu, 4 kız kardeşi var. “Ben liseye giderken anne ve babam ayrıldı. Babam İzmit’e yerleşti. Ben annemle kaldım ve babamla görüşemedim. Annem elinde mesleği olmayan bir kadındı ama bize bakmak için çeşitli işler yaptı. Babamla yıllar sonra tam iletişime geçmiştik ki şeker hastalığından hayatını kaybetti.”
Çocukluk yılları: Kavganın, eğlencenin eksik olmadığı, kadın haklarının geçerli olduğu bir evde büyüdü. Kadının gücü hakkında hep bilinçliydi ve özgürdü. “İlkokul yıllarında gece 12’ye kadar sokakta saklambaç oynasam bile ailem kızmazdı. Çocukken aslında ilkokul öğretmeni olmak istiyordum. Dikkat çekmeyi seven bir çocuktum. Çünkü garip bir şekilde ilkokul üçte mikrofon alıp okulda yazdığım skeçleri düzenlerdim ve utanç verici taklitler yapardım. Hocalarımı arayıp, sesimi değiştirip telefon sapıklığı da yapıyordum. Saçma gelecek ama içimde böyle bir merak vardı. O zamanlar bunun tiyatroyla alakalı olduğunu anlayamamıştım tabii. Hatta ben ilkokul birdeyken yönetmenlik okuyan ablam bir oyun kurmuştu ve mahallede bilet kesip bu oyunu sergilemiştik. Yani oyunculuk bende hep vardı. Sonra orta ikinci sınıfta sözel okumaya karar verdim. Ama hiçbir zaman tiyatro okuyacağımı düşünmemiştim.”
Oyunculuk macerası nasıl başladı: Aklında hep tiyatro okumak vardık Antalya’da çalışacağı bir hoca yoktu. Ani bir kararla İstanbul’un yolunu tuttu. “Şanslıydım ki karşıma iyi insanlar çıktı. Cebimde param yoktu. Bir arkadaşımın yanında kalmaya başladım. Konservatuvar sınavlarına 1.5 ay kalmıştı. Beni arkadaşım çalıştırdı. Ve Mimar Sinan’ı kazandım. Konservatuvar saygı duyduğum bir ortam ama özellikle Türkiye’de gerçek hayatla uyuşmadığı noktalar var. İnsan orada kalmak istiyor ama yeterli bursu alamayabiliyor. Çalışmak zorunda kalıyorsun ama reklamda ya da dizide oynaman yasak. Benim de hem paraya hem kendi düzenimi kurmaya ihtiyacım vardı. Üçüncü sınıfta dondurdum ve yönetmen Cem Karcı sayesinde ‘Tatlı Küçük Yalancılar’a başladım.”
Eğitim hayatı: İlköğrenimini Kocaeli’nde tamamladıktan sonra, ailesiyle birlikte Antalya’ya taşındı. Orta öğrenim ve lise eğitimini Antalya’da bitirdi. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu.
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, 2015 yılında ‘Tatlı Küçük Yalancılar’ dizisinde canlandırdığı ‘Selin’ karakteriyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Fi’ dizisinde canlandırdığı ‘Bilge’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Genelde neşeli ve iç enerjisi yüksek, duygusal, inatçı. “Bir dönem çok ağlıyordum. Neredeyse her şeye. Bazı geceler Nâzım Hikmet okuyup ağladığımı biliyorum. Bu duygusal tarafım bana zarar veriyor. İsteklerim konusunda hep çok ısrarcı biri oldum. Hep zorladım. Ama zamanla öğrendim ki zorlamak her zaman iyi bir seçenek değil. O yüzden ısrarcı olacağım veya olmayacağım durumları ayırt ediyorum artık. Zorlamamayı da öğrendim. Kendimi eleştirebileceğim o kadar çok şey var ki. Mesela bazen çok idealist olabiliyorum. Bir şey bana zarar verse de sonuna kadar gidebiliyorum. Bazen insanlarla duygusal ilişkiler kuruyorum, fazla hassas olabiliyorum. Bir de çok inatçıyım.”
Sosyal: Yeni insanlarla tanışmak, tanımadığı insanlarla uzun uzun sohbet etmek hoşuna gidiyor. Yürüyüş yapmayı ve fotoğraf çekmeyi de çok seviyor, bir dönem dans dersi de aldı..
Düşünce yapısı: Şöhret, hiçbir zaman amacı olmadı. Şöhretin bir amaç olmasını sağlıklı bulmuyor, yapay bir şey olduğunu düşünüyor. “Şöhret kimliğine katabileceğin bir şey değil. Şöyle ki, orada boş bir koltuk var, doğru zamanlama ve şansla o koltuğa sen oturuyorsun ama sen olmasan da başkası oturacaktı zaten. O koltuğun dolu olması gerekiyor o kadar. Bu durumu ‘Ben yaptım işte!’ diye düşünerek kendime mal edemiyorum. Şöhretle kendini özel hissetmek büyük illüzyon. Yıkım yaratma potansiyeli de çok yüksek. Ama popülaritenin güzel işlerin içinde var olup yetenekli insanlarla çalışma kapısı açtığını da göz ardı edemem.”
Sette nasıl birisi? Sektöre girdikten sonra, insanlarla kurduğu ilişkilerde kendisi olabilme özgürlüğünü yitirdiği noktalar oldu. Çünkü işlerin hiç tahmin etmediği gibi yürüdüğünü fark etti. “Bu durumda da çözümü şöyle buldum; Kim olursa olsun ben işe kendim olarak yaklaşıyorum ve böylece kafam karışmıyor. Aşağıda, yukarıda, yapımcı, yönetmen herkese aynı davranıyorum. Eleştiriye açık bir insanım ama işime geleni alırım. Ve bu, karşımdaki insana verdiğim değerle de çok alakalı. Eğer o kişi aklına güvendiğim biriyse onun eleştirisine değer veririm.”
Mutluluk kaynağı: Fransız aktris Juliette Binoche’ a benzetilmek hoşuna gidiyor. “Çok sevdiğim ve izlemekten büyük keyif aldığım bir aktris. Benzetilmeyi seviyorum.”
İlk sinema filmi: Can Ulkay/ Ayla
Neyi çok iyi yapar? Konuşmakta ve kendini ifade etme konusunda iyi olduğunu düşünüyor. “Bir fikri empoze etmekte de iyiyim diyebiliriz. Karşımdaki insanı kazanmayı çok seviyorum. Pazarlık etmede de iyiyim diyebilirim.”
Tanınmak hoşuna gidiyor mu? Çok da hoşuna gitmiyor. Daha çok insanların arasında olmayı ve onları gözlemleyerek beslenmeyi seviyor. Ve bütün gözler kendisinde olduğu zaman o kadar fazla dışarı bakamıyor. “Bu da hayattan aldığım zevki engelliyor. Sokağa bunları unutarak çıkıyorum. En çok korktuğum şey, günün birinde bir cam fanusun içinde yaşıyor olmak.”
Dışarıdan nasıl göründüğünü düşünüyor? Zararsız göründüğünü düşünüyor. “Bazı insanlar vardır, egosantrik enerjileri yüksektir ve diğerleri için tehlike oluştururlar ya. Böyle bir şeyim hiç olmadığı için insanların yanımda rahat olduklarını ve bana güvendiklerini hissediyorum. Dışarıdan görünüşüm sadece bir imajdan ibaret. Beni tanımayanlar hakkımda her şeyi düşünebilir, ama tanıyanlar zararsız olduğumu hissederler.”
Aşka bakışı: “Her şey o kadar hızlı akıyor ki bu ilişkilere de yansıyor. Her şey gibi ilişkiler de yozlaştı. İnsanlara iPhone muamelesi yapıyoruz, ‘Nasılsa daha iyisini, bir üst modelini bulabilirim’ diye düşünüyoruz.”
Hayata bakışı: Hayatının merkezine her zaman kendi dünyasını koymaya çalışıyor. “İçinde sadece ben ve bana ait şeylerin olduğu, tek başıma kaldığım anları. Dışarıda ne olursa olsun o dünyaya sığınıp güç buluyorum. Bir kadın hayatında mutlaka bir kez dahi olsa sadece kendisiyle yaşamayı tecrübe etmeli. Kendisiyle yaşadığı ve mutlu olabildiği bir dönemi olmalı mutlaka bir kadının.”
İş hayatına bakışı: Profesyonel iş hayatında, hata yapma lüksü olmadığını düşünüyor. “Okuldayken hocalarımız, ‘Konservatuvar sahnesi hata yapma yeridir’ derdi. Bol bol saçmalama özgürlüğümüz vardı. Şu an böyle bir lüksüm yok. Bunun sorumluluğunu hissediyorum. Erken yaşta iş hayatına atılınca çabuk olgunlaşmak zorunda kalıyorsunuz. Oyunculuk o kadar yaşımla, yaşadıklarımla, okuduklarımla, gördüklerimle yani tecrübelerimle şekilleniyor ki bunu formüle etmem çok mümkün değil. Ama kendime ne kadar çok şey katarsam malzeme o kadar zenginleşiyor, bunu biliyorum. Rol için yapamayacağım şey her zaman vardır. Büşra ve Büşra’nın hayatı herhangi bir meslekten çok daha önde gelir. Kısacası mesleğim benim hayatım değil. Ben her zaman dünyayı Büşra olarak değerlendiriyorum, başka şeyler sonra geliyor. Ama bir şeylerden vazgeçebilmek de iyidir diye düşünüyorum. Beni etkileyen karakter ticari bir şey değilse, hayatımın rolü olması lazım; o zaman yapmayacağım şey yok.”
Kariyer planı: Değişik bir mükemmeliyetçilik anlayışı var, bunun çok iyi bir şey olduğunu düşünmüyor çünkü, kusursuz olana ulaşmak isteği bir noktada onu frenliyor. ”Mükemmel olmayacaksa hiç olmasın gibi bir mantığa bürünüyorsun. Ben oyunculukta hiçbir zaman kendimi tamamlanmış hissetmedim. Beni harekete geçiren şey eksiklik hissi olmuştur. Her zaman çok şey yapmam gerekiyormuş gibi geliyor. Zaten sadece oyunculukta değil, sanatın herhangi bir dalında ‘bu oldu’ dediğin noktada geri gitmeye başlıyorsun. Ben sadece oyunculuğu sistemin içinde yapmaktan keyif almayabilirim. Onun dışında oyunculuğun kendisinden hiçbir zaman soğumayacağımı düşünüyorum.”
Kaygıları: Çok takıntılı. Özellikle sistemle ilgili şeyleri kafaya çok takıyor. “Potansiyelimizi tam kullanamadığımızı, her şeyin bunu engellediğini, neşemizi aldığını düşünüyorum. Bu global bir şey. Bilgi kirliliği var. İnsanlar bir şekilde düşünme tembeli. Elektronik eşyalar yüzünden ‘an’dan koptuk. Bu da çok önemli çünkü her şey aslında ‘an’da yaşanıyor. Bunun çözümü ise ancak, vizyonumuzu genişletmek olabilir. Herkese biraz daha fazla okumasını ve okuduklarını yaşamasını tavsiye ederim.”
Evde ne yapar? Kitap okuyor. Okumak, film izlemekten daha çok yaptığı bir eylem. “Onun dışında bir şeyler yazıyorum, günlük tutuyorum, evde sağlıklı yemekler yapmaya çalışıyorum.”
Formunu nasıl koruyor? Pilates yapıyor ve sağlıklı beslenmeye özen gösteriyor.
TELEVİZYON DİZİLERİ
2020- Akıncı
2018 – Mehmed: Bir Cihan Fatihi / Eleni
2017/2018 – Fi/ Bilge (İnternet Dizisi)
2016 – Tatlı İntikam /Rüzgar
2015 – Tatlı Küçük Yalancılar /Selin
SİNEMA FİLMLERİ
2020 – Karakomik Filmler: Deli /Meral
2018 – Arada /Lara
2018 – Hadi Be Oğlum /Leyla
2017 – Ayla /Nimet
2017 – Bitmiş Aşklar Müzesi (Kısa Film)
TİYATRO OYUNLARI
2019- Yak Bunu
2016- Burada.Bugün / Julie
ÖDÜLLERİ
2016- Ekin Yazın Dostları Tiyatro Ödülleri/ Genç Yetenek Ödülü/ Burada.Bugün