‘Ferhan’sız bir şey düşünemiyorum’
– Oyunculuk konusunda ailenizin bir yönlendirmesi oldu mu?
Ablam ve abim (Mert Baykal) sinema televizyon okudu, ben illüstrasyon okudum. Oyunculuğun zor bir meslek olduğunu görerek büyüdük ama ailemiz hiçbir zaman “Oyuncu olmayın” demedi. Ama annem şöyle derdi hep: Kolunuzda altın bileziğiniz olsun! Okul bitene kadar gelen teklifleri reddettik zaten. Abimin de küçükken oyunculuk denemesi olmuştu ama o kamera arkasında kalmayı tercih etti. Çok da başarılı olduğunu düşünüyorum.
– Ablanız Ferhan’la kendinizi ‘Ortaoyuncular’ın yeni jenerasyonu’ olarak tanımlıyorsunuz…
Ortaoyuncular adı altında babamın dahil olmadığı bir oyun olmamıştı daha önce. İkinci jenerasyon olarak böyle bir şeye adım attık. Sahip çıkılması gereken bir Ses Tiyatrosu var. Babam bunu yıllardır tek başına yapıyor. Ama biz de buradayız! Bir yandan ona sahip çıkmak, bir yandan da o geleneği devam ettirmek adına yaptığımız bir hamleydi. ‘Pera’daki Hayalet’ oyunu bizim çocuğumuz gibi. Ablam yazdı yönetti, ben dekorunu yaptım. Oyun için şarkılar yazdık. O yüzden yeri çok ayrı. İyi gidiyor, mutluyuz.
– Ferhan’la aranız nasıl?
Aramız hep iyi oldu. Amerika’da beraber okuduk. Bir – iki sene dönem farkından dolayı ayrı kaldık, onun dışında hep beraberiz. Aynı semtte yaşıyoruz; ya o benim evimde, ya ben onun… Ferhan’dan ayrı hiçbir şey düşünemiyorum.