Televizyon ekranlarında gözümüzün önünde yaşanan bir çöküş var. Başrollerinde star isimlerin olduğu, büyük paralar, büyük prodüksiyonlarla yapılan diziler bile birer birer ekrana veda ettiler. Üstelik bir kaç sezon sürer diye beklenilen dizilerdi bunlar ve bir kaç bölümde hepimizi şok eden bir süreçle ekrandan gelip geçtiler.
Son örneğini Mehmed Bir Cihan Fatihi ile yaşadık bu durumun. Kadronun iddialı olması, harcanan paranın ve dekorların görkemli olması hiç bir şeyi değiştirmedi.
Ortada dönen bir başka maliyet var ki, artık kanalların bunu kaldırmaları mümkün görünmüyor.
Dizilere ödenen para, reklam gelirlerinin büyük bir kısmını kapsıyor.
Dolayısıyla reklamla dönen televizyon dünyasında diziler artık gelir kapısı olmaktan çok, kısa sürede ekrana veda edince maliyeti bile kurtaramayan işler haline dönüşüyor.
Posta Gazetesi Yazarı Mesut Yar, köşesinde bu konuyla ilgili olarak rakamlarla yaptığı çarpıcı açıklama, aslında gelinen noktayı da ortaya koymakta.
Mesut Yar, “TV sektörü batıyor mu?” başlıklı yazısına şöyle devam ediyor:
“Bir gecede yaklaşık 10 milyon liralık dizi tüketiyoruz. Haftanın yedi gecesinde rakam 70 milyon lirayı bulabiliyor. Hadi 10 milyonunu at, 60 milyon lira kalır…
Bunu ayda dört ile çarp, 240 milyon liralık mali portre önüne çıkar. Bir sezon yaklaşık 8 ay sürüyor. Eksiğiyle gediğiyle ortaya çıkan rakam da yaklaşık 2 milyar lirayı buluyor. Eski söyleyişle 2 trilyon lirayı…
Televizyonların reklam geliri ayda 4 milyar lirayı bulmuyor. Bu gelir artacağına azalıyor da. Hadi 3 milyar lirayı ortalama alalım…
Dizilerden geriye 1 milyar lira kalıyor ki haberdir, yarışmadır, programdır bu içeriklerin maliyetlerini saymıyor, vergi ve personel giderlerini de bir kenara atıyorum…
Matematikten anlamayan biri için bile hesap ortada. Sektör dibe doğru iniyor. Kimse 80 diziyle başlayıp 10 diziyle biten bir sezonun sektörde yarattığı kraterin suçunu izleyene atmasın. Savrukluğun sonu savrulmaktır…”