Atv ekranlarında yayınlanan Can Kırıkları’nın Zeynep’i Funda Eryiğit, Birsen Altuntaş’la Show Dünyası kanalına konuk oldu.
atv’nin NTC Medya imzalı dizisi Can Kırıkları ile ekrana dönen Funda Eryiğit, oyunculuk performansıyla kendisine hayran bırakıyor. 10 yıl önce ‘Canım Ailem’ dizisiyle hayatımıza giren yetenekli oyuncu, Birsen Altuntaş’la Show Dünyası adlı youtube kanalına röportaj verdi.
‘Can Kırıkları’ dizisinde geçmişinde yaşadığı ve unutmaya çalıştığı tecavüz olayıyla yıllar sonra yüzleşmek zorunda kalan polis Zeynep İnan’a hayat veren Funda Eryiğit’in röportajından notlar:
* Can Kırıkları’nın senaryosunu çok beğendim. İki kadın hikâyesi olması çok cezbediciydi. Genelde özellikle televizyon işlerinde hikâye kadınlar üzerinden dönmez ya… Bu işin öyle bir yanının olması çok cezbedici oldu. Bir taraftan da tiyatro oyunum var. Normalde provaları bitirip dizilere başlardım. Biraz kararsız kaldım açıkçası ama ilk kez tiyatro provalarıyla diziyi birlikte yapıyorum. O yüzden biraz zor oluyor ama dedim ki “Böyle bir maceranın içine gireyim.”
* Rol için silah eğitimi aldım. Ben daha önce çok silah kullandım. Karadayı’da ve yine polisi oynadığım Poyraz Karayel’de… O yüzden bir aşinalığım vardı. Ancak tuttuğum silah şeklinin eski moda olduğunu artık öyle tutulmadığını falan yani yeni teknikler öğrendim. Silah kullanmak hiç de sevmediğim bir şey aslında ama üçüncüdür başıma geliyor.
* Sette çok aksiyon sahnem yok. Zeynep’in uğradığı bir tecavüz ve bunu unutmak üzerine kendisine kurduğu bir hayat var. Fakat yıllar sonra o travmayla tekrar yüzleşmek zorunda kalıyor.
* Tecavüz sahnesini oynarken etkilendim. Kendimi kötü hissettim ama o ruh halini sonrasına taşımak akıl sağlığı için iyi olmuyor. Bir şekilde onu dengelemeye çalışıyorum.
* Canım Ailem’in üzerinden 10 yıl geçti ama hâlâ unutulmadı. Rolleri çıkarırken özel bir formülüm yok, daha çok o ruh halini anlamaya çalışıyorum. Empati kurduğum yerden bir bağ kurmaya çalışıyorum. O durum işe yarıyor olabilir.
* Müzikal yapma hayalim var. Birkaç tiyatrocu arkadaşımla da üzerinde konuştuk.
* Mehmed Bir Cihan Fatihi dizisini 5 ay çektik. Dört ayı kesin var, beşi de vardır. Tabii yayın çok sarktı. Birinci bölüm iki kez çekildi. Biraz unutmayı tercih ettiğim için çok da hatırlamıyorum. (Gülüyor) En azından orda bir rekor kırmış olduk diye düşünüyorum. Bir de şu kötüydü; sürekli set var ama yok gibiydi. Dizi var ama yok gibi… Sürekli bir değişiklik oluyordu. Onların tamamı artı bir yorgunluk ve sıkıntı veriyordu. Herkes için sıkıntılı bir süreçti.
* Geçen yıl Ufak Tefek Cinayetler dizisiyle de görüştük. Olacak gibiydi ama sonra bir şekilde anlaşılamadı. Niye olmadı diye üzgün de değilim.
* Tek çift takıntım var. Ayrıca anlatması zor bir takıntım var. Sayılabilen şeyler yediğimde bir sol, bir de sağ tarafla yerim. Böyle bir eşitleme, dengeleme takıntım var. Ya da makyözler yüzümün bir tarafına daha fazla fondöten sürdüğünde diğer yana da sürmelerini rica ediyorum. Bunları baştan konuşuyoruz. Dengelilik takıntısı mı tam adını bilmiyorum. Eşit olması lazım.
* En gurur duyduğum projem tiyatroda “Sessizlik”, sinemada Yeşim Ustaoğlu ile çektiğimiz “Tereddüt”, televizyonda ise hayatımda özel bir yeri olan ilk işim “Canım Ailem” ve “Karadayı”…
* İlk aşkım lisede tiyatro grubundaydı. Platonik aşıktım. Hiç yüzüme bakmamıştı. Çok yetenekli bir adamdı. Sonra yıllar sonra Taksim’de karşılaştık. Sohbet ettik. Yıllar sonra karşılaşmak güzeldi.