Gökçe Eyüboğlu, 1 Ağustos 1983 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Türk dizi, sinema, tiyatro oyuncusu ve seslendirme sanatçısı.
Adı: Gökçe Eyüboğlu
Doğum Tarihi: 1 Ağustos 1983
Doğum Yeri: İstanbul
Boyu: 1.72 m.
Kilosu: 55 kilo
Burcu: Aslan
Göz Rengi: Kahverengi
Eşi: Selçuk Öner Eyüboğlu
Instagram: https://www.instagram.com/gokceeyuboglu/
Evcil Hayvanları: Kedisi var
Ailesi: İnşaat Mühendisi Selçuk Öner Eyüboğlu ile evli. Çiftin çocuğu yok. “Eşimle farklı iş hayatları içinde olmak benim için önemli. Farklı sektörlerde olduğumuz için çok mutluyum. Çünkü ikimizin de eve döndüğünde birbirimize anlatacak değişik hikayeleri oluyor. Bu benim tercihim tabii ki. Evde bazen komik durumlar da yaşayabiliyoruz Rolüme ezber yaparken bazen eşim de bana yardımcı oluyor. Evde çok fazla replikleri tekrar eden bir oyuncuyum, doğallaşsın diye. Bu sebeple biraz kafayı yedirtiyorum eşime.”
Çocukluk yılları: Anaokuluna gittiği zamanlarda da, bahçede oynadığı zamanlarda da, içinde hep o oyuncu çocuk vardı. “Bence, güzel bir çocukluk geçirdim ben. Bahçede oynayabilen, eve yara bere içinde dönebilen çocuklardandım. Fakat bahçede oynadığımız oyunların arasında bile filmler, tiyatrolar, skeçler vardı. Arkadaşlarımdan biri yönetmen olurdu, biri senarist olurdu, ben oyuncu olurdum ‘Hadi bunu çekiyoruz’ derdik ya da izlediğimiz Türk filmlerini oynardık. Öğrencilik hayatım boyunca da hep tiyatro, oyunculuk, yazarlık kulüplerinde yer aldım. Kamu Yönetimi Bölümü’nü de dürüstçe ‘Kolunda bir altın bilezik olsun’ söylemi için okudum. Çocukken ki oyun oynama isteğim hala devam ediyor.”
Eğitim hayatı: Öğrencilik yıllarında tiyatro kulüplerinde yer aldı. Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezunu oldu. 2009 yılında Akademi 35,5 Sanat Evi’nde eğitim almaya başladı ve Vahide Perçin, Altan Gördüm gibi isimlerle sahne sanatları üzerine çalışırken, Murat Atıl, Sungun Babacan gibi sektörün önde gelen isimlerinden de diksiyon, seslendirme eğitimleri aldı.
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına 2010 yılında ‘Aşk ve Ceza’ dizisiyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Kadın’ dizisinde canlandırdığı ‘Ceyda’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Kararlı, planlı, çalışkan, idealist.
Sosyal: Boş zamanlarında arkadaşlarıyla vakit geçirmek için çaba sarf ediyor. Ayrıca seyahat etmeyi de çok seviyor. “Eskiden daha çok boş vaktim vardı ve evdeyken ‘şehir’ çalışırdım. Önce şehirlerle ilgili araştırma yapıp, ucuz uçak bileti buldum mu hemen seyahate gidiyorum. Zaten hiç bir zaman mal mülk hırsı olan biri olamadım. Bulduğum her imkan ve fırsatı yeni deneyimlere ayırmayı tercih ediyorum. Aynı zamanda fırsat buldukça oyun seyretmek ve sinemaya gitmek tabi ki olmazsa olmazlarım arasında.”
Düşünce yapısı: Oyunculuk yolculuğuna başlamasıyla birlikte düşünce yapısında da bir takım değişimler oldu. Kendini daha özgür bıraktı ve kendisine karşı daha dürüst davranmaya başladı, hislerini kabul etti. “Özellikle bu üçü benim özel hayatımda da sosyal hayatımda da farklı biri olmamı sağladı. Kariyer anlamında ise ‘Kadın’ dizisinden sonra hayatımda değişiklikler oldu. Daha çok biliniyorum, tanınıyorum. Daha çok kişi beni görüyor, ama buna da çok büyük anlamlar yüklemiyorum. Dilerim bundan sonrası da bu kadar keyifli geçer. Hayatta büyük planlar yapmam, çok büyük sözler söylemeyi tercih etmem. Kimsenin başına gelmeyen bir şey ile ilgili büyük konuşmaya hakkı olmadığını düşünüyorum.”
Sette nasıl birisi? Yeni bir karaktere hazırlanırken ilk yaptığı şey karakteri anlamaya çalışmak. Onun geçmişini, hayatını, hayata bakış açısını anlamaya çalışıyor. “O karakterin üzerinde çalışmaya başladıkça kendinizle ilgili şeyleri de keşfetmeye başlıyorsunuz. Karakterin karşılaştığı durumlara ne tepki vereceğini düşünürken, kendinizi de sorgulamaya başlıyorsunuz. Bu zamanla öyle bir yolculuk olmaya başlıyor ki, kendinize daha dürüst davranmaya başlıyorsunuz. Dolayısıyla oynadığınız karaktere de ‘dürüst’ yaklaşıyorsunuz. Bu durum birbirini besleyen bir süreç. “
Mutluluk kaynağı: Mesleği en büyük mutluluk kaynağı. Oyunculuk, benim daha iyi bir insan olmamı sağladı. Farklı bir karakteri anlamaya çalışmanın giderek kendini tedavi ettiğin bir sürece dönüştüğünü düşünüyorum.”
İlk sinema filmi: A. Taner Elhan/ Kadın İşi Banka Soygunu
Hayata bakışı: Hedefleri var ve bunları gerçekleştirmek için çok çalışıyor ama bunlar için kendini boğmuyor. Düzenini, genel olarak mutlu olduğu insanlarla, mutlu olduğu işi yapabilmek üzerine kurdu. “Zaten, ‘Hayat; biz başka planlar yaparken karşımıza çıkanlardır’ lafına cidden inanıyorum. Ben adanmışlığa da çok inanıyorum. Ben oyuncu olmasaydım başka bir meslek sahibi olsaydım yine o işe kendimi adar, bütün gücümü verirdim. Ne iş yaparsam yapayım kendi yaratıcı dokunuşumu katmaya çalışırdım. Oyunculuk için de bunu yaptım. İşini saygıyla yapana çok saygı duyuyorum. Ayrıca günümüz koşullarında her işin zorluğu var. Bu anlamda oyunculuğu kutsal bir yere koymuyorum. Benim şu anki avantajım sevdiğim işi yapıyor olmam ve bütün zorlukları seçtiğim iş için çekiyor olmam. Bunun da kıymetini biliyorum. Zaten sevdiğin bir işi yapıyorsan, o iş asla kolaylaşmıyor bence. Başarılı olma hırsı değil bahsettiğim ama o işi daha iyi bir noktaya getirmek istiyorsun, farklı şeyler denemek istiyorsun. Dolayısıyla öğrenme sürecin devam ediyor. Her seferinde öğrenme, çalışma sürecin tekrar başlıyor. Yani süreç asla kolaylaşmamakla beraber bu bana asla zül gelmiyor. Asla tamam artık ben oldum demeyeceğimi biliyorum. Ve hiç bir yaptığımı fedakarlık olarak görmüyorum. Bir hayalim vardı bunun için çalışmaya hala devam ediyorum.”
İş hayatına bakışı: Oyuncu olmaya karar verdiğinde bir şey aramıyordu ama çok şey buldu. “Henüz yolun başındayım. Özellikle bir şey aramıyordum ama çok şey buldum. Genel olarak oyunculuk insanın hayatına çok şey katıyor. Algın açılıyor, farkındalığın artıyor. Empati yeteneğin artıyor. Ön yargıların kalkıyor. Bambaşka karakterleri, bambaşka hayatları araştırma hali, merak etme, anlamaya çalışma durumu bence en büyük katkısı oyunculuğun.”
Kariyer planı: Sadece oynamak istiyor. O yüzden bu konuda tek amacı; oynadığı rolün hakkını verebilmek. “Dilerim bürünmeye çalıştığım her karakterin hakkını verebilirim. Onları gerçek kılabilirim. Hakkını verebileceksem her role varım. Sinemada komedide yer aldım çok da keyifli ve bir o kadar da zor bence. Zaten yeterince zor bir hayatımız var. İnsanları güldürebiliyorsak ne mutlu. Tabi ki ilerleyen zamanlarda başka türlerde de oynamak, farklı karakterlere hayat vermek istiyorum. Senaryo, şarkı sözü gibi çalışmalarım da var. ‘Küçük Prens Müzikali’nde şarkı sözü yazmak benim için bir ilkti. Böyle bir şey yapabildiğimin bile farkında değildim. Çok önemli bir müzik adamıyla da Yücel Arzen’le çalışma fırsatım oldu bu müzikal sayesinde. O da müzikal anlamda yönlendirdi beni söz yazımı sırasında. Üç kişilik, uyumlu bir ekiptik. Gerisi kolaylıkla geldi zaten.”
Gelecek Hayali: Tek hayali, hayat verdiği karakteri gerçek kılmaya çalışmak. Hakkını verebileceği her rolü oynamak istiyor. “Oynadığınız karakterin hakkını vermeniz lazım. Kötüyü bile oynuyorsanız ‘Ben şimdi kötülük yapacağım, ne güzel!’ diye oynamıyorsunuz. O kötünün içindeki nedenleri arıyorsun, onları buluyorsun, oynadığın karaktere hak vermeye çalışıyorsun. Oyunculuk, bambaşka hayatları ve bambaşka insanları anlamaya zorluyor. Dolayısıyla insanları yargılamamaya başlıyorsunuz.”
Oyuncu olmak isteyenlere ne önerir? Oyuncu olmak isteyen bir kişide üç özelliğin çok önemli olduğuna dikkat çekiyor. ‘Yetenek, çok çalışmak ve disiplin’. “Sadece yeteneğe inanmıyorum; çok yetenekli birini çok çalışan birinin geçebileceğini düşünüyorum. Eğer gerçekten oyuncu olmak istiyorsa, disiplinli olmak ve bunun yanında çok çalışmak zorunda. Tabi ki yeteneği yok saymıyorum. Çoğu kişiyle konuştuğumda, bana eğitimin çok da önemli olmadığını söyledi. Onlara da saygı duyuyorum. Jack Nicholson bir sözünü okumuştum. ‘Kimse size nasıl oyunculuk yapacağınızı öğretmiyor. Aslında metot işinize yarayanı kullanmak.’ Ben de böyle düşünüyorum. Oyunculuk kişisel bir yolculuk ve giderek yaşam biçiminiz haline geliyor. Gözlemlemek, öğrenmek, keşfetmek yaşamınızın doğal bir parçası haline geliyor ve gelmeli de.”
Kaygıları: Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri en çok kaygılandığı konu. “Söylenecek o kadar çok şey var ki. Ama acil olarak yapılması gereken elimizdeki gücü kullanmak, o da 6284 sayılı koruma kanunu ve İstanbul Sözleşmesi. Yasanın uygulanması gerekiyor. İstanbul Sözleşmesinin imzalandığı sene kadın cinayetlerinde bir düşüş olduğunu okudum geçenlerde. Ben ‘Kadın Cinayetlerini Durduracağız’ platformunu yakın takip ediyorum. Geçtiğimiz Eylül ayında 53 kadın öldürülmüş. Çoğu tanıdığı insanlar tarafından öldürülüyor. Bu 53 kişiden 9 tanesi sadece kendi hayatıyla ilgili bir karar verdiği için öldürülmüş. Ve bu vahşet aniden, sinirle işlenen cinayetler değil, kadınlar planlı programlı öldürülüyor. İhbar üzerine göz altına alınan adamın üzerinden silah, bıçak, plastik kelepçe, ip çıkıyorsa bana kimse bunun anlık öfke olduğunu söyleyemez. Şiddetin her türlüsünün karşısında olmalıyız. Kadını, erkeği, insanı, hayvanı ayırt etmeksizin. Töre, gelenek, kültür gibi kelimelerin arkasına sığınarak şiddeti normalleştiremeyiz. Sorunun bir insan hakları mücadelesi olduğunun altını çizerek hep birlikte mücadeleye devam.”
Evde ne yapar? Evde olduğu zamanlarda ev işlerini hallettikten sonra kendi kişisel ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra kitap okumayı çok seviyor. “Özellikle stresli olduğum zamanlarda kitaplar sayesinde başka bir dünyaya geçiyor ve sakinleşiyorum. İyi ki başka başka hayatları anlatanlar; iyi ki bizzat yaşadığımız ya da hissettiğimiz çoğu şeyi bizden daha iyi anlatıp hikayelerimizi dile getirenler var. İyi ki haberdar bile olmadığımız yaşamları tüm gerçekliğiyle bize aktaranlar var. kitap okumak olmazsa olmazlarım arasında.”
Ne tür filmler izler? Korku filmlerini pek sevmese de elinden geldiğince her türü izlemeye ve dünya sinemasını takip etmeye çalışıyor. “Festivalleri kaçırmamaya dikkat ediyorum. Yeni yönetmenler tanımak, farklı bakış açılarını keşfetmek hem seyirci olarak haz veriyor hem de oyunculuğuma katkısı oluyor.”
Ne tür kitaplar okur? Kitap okumayı çok sevdiği için kategorize edemiyor “Ağırlıklı olarak roman okumakla beraber başucumda hep bir şiir kitabı vardır; arada bir dinlenme, başka bir dünyaya kaçış gibi. Açar iki üç sayfa okur hayata geri dönerim. Aynı şekilde denemeler. Belli aralıklarla dönüp dönüp okur sonra romanıma geri dönerim. Ayrıca ruh halime göre değişiyor. Yağmur yağıyor büyülü gerçekçilik okumak istiyorum. Tatile çıkıyorum yer altı edebiyatı okuyorum. Geçtiğimiz sene Leyla Erbil elimden düşmüyordu. Bu yazsa ‘Kurtlarla Koşan Kadınlar’ı sindire sindire yavaş yavaş okudum, bitmesini istemeden. Ama tüm bunların arasında ‘Fareler Ve İnsanlar’ın ayrı bir yeri var. Orta 1’deydim okuduğumda. Öyle bir bağ kurdum ki kitapla. 4-5 senede bir kitabı özlüyorum ve tekrar okuyorum.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2021- Fatma
2020- Zümrüdüanka/ Deniz
2017/2019- Kadın / Ceyda
2015- Evli ve Öfkeli
2013- Yalan Dünya
2010- Aşk ve Ceza
SİNEMA FİLMLERİ
2018- Kayhan / Sevim
2016- İmkansız Olasılık / Duygu (TV Filmi)
2017- Batlır / Senaryo yazarı
2014- Kadın İşi: Banka Soygunu / Nermin
TİYATRO OYUNLARI
2018- Mutluyduk Belki Bugüne Kadar / Oyuncu
2016- Küçük Prens Müzikali / Müzik