Ana sayfa Oyuncu Biyografileri Fatih Artman Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

Fatih Artman Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

Fatih Artman, 13 Şubat 1988 tarihinde Ankara’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.

Adı: Fatih Artman
Doğum Tarihi: 13 Şubat 1988
Doğum Yeri: Ankara
Boyu: 1.89 m.
Kilosu:  85 kilo
Burcu: Kova
Göz Rengi: Yeşil
Şaç Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: Melek Artman, Dilek Artman
Instagram: https://www.instagram.com/fatihartman/

Ailesi: Ankara’nın Gazi Mahallesinde 3 çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak dünyaya geldi. İki ablası var. Annesi ev hanımı, babası emekli. Babasını 2002 yılında, henüz 14 yaşındayken kaybetti. “Hakikaten babamın vefatına kadar harika bir çocukluk yaşadım, hatta babamın ölümüne kadar çocukluk yaşadım diyebilirim. Sonra çocuk değildim artık. Babamı kaybettiğimde 14 yaşındaydım. Sonra evdeki erkek figürü ben oldum, hâlâ bazı kararları almadan önce bana sorarlar. 14’ten sonra dünya benim için başka bir dünyaydı. Babamdan önce, babamdan sonra diye ayırabilirim. Bir de kritik bir yaşmış: Ailemin hakkını ödeyemem. 14 yaşındaki bir çocuğu çok güzel yönlendirmişler.”   

Çocukluk yılları: Daha çocukken bile monoton bir iş yapamayacağını biliyordu. Bankacı, öğretmen vb. meslekleri seçmek istemiyordu. “Her gün aynı saatte kalkıp tıraşını olup işe gitmek bana göre değildi. Daha 10 yaşındayken bunu istemediğimi biliyordum. Ablam çok taklit yaptığım için lisedeyken beni konservatuara yönlendirdi. Annem de Hacettepe’nin bir kursunu bulup beni ona yazdırdı, sonunda da konservatuara girdim. Hocalarımın en çok şaşırdığı şey, ailemin beni oyunculuk konusunda desteklemesi oldu. Ailem üstüme düşmeseydi belki kendim başvurmazdım. Enerjim çocukluk yıllarında daha fazlaydı, yıllar geçtikçe durağanlaştım.”

Eğitim hayatı: İlkokul ve liseyi Ankara Gazi Mahallesi’nde okudu. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Ana Sanat Dalı Oyunculuk Bölümü’nden mezun oldu.

Hayatının dönüm noktası: Dişçiye giderken keşfedildi. Konservatuarın üçüncü sınıfındaydı; okulu bitirince aklına tiyatroyu ve ABD’ye gidip dil öğrenmeyi koymuştu. Ama o gün arkadaşı Engin Öztürk, Serdar Akar’ı görmeye gidiyordu, o da dişine dolgu yaptıracaktı, bir süre arkadaşına eşlik edip sonra dişçiye gitti. “Engin Öztürk benim çok yakın arkadaşım. O ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’ dizisiyle anlaşmıştı. Ankara’da Engin’le dişçiye gidiyorduk. Engin, ‘Erdal Beşikçioğlu çağırıyor, uğrayalım mı?’ dedi. Ben de ‘Beni öyle ortamlara sokma, sevmiyorum’ dedim. Çok ısrar etti ve gittik. İçeri girdiğimizde Serdar Akar’ı gördüm. Yanlarına oturduk. Erdal Beşikçioğlu ‘Sen de deneme çekimine gireceksin’ dedi. ‘Hayır, ben dişçiye gideceğim’ dedim ve Erdal abi içeriye gidince oradan kaçtım. Benim o taraklarda bezim yoktu ve ciddi bir tiyatro aşığıydım. Dişçide Engin arayıp ‘Koş Serdar Akar seni çağırıyor’ dedi. Gittim. Orada görüştük, sonrasında bir kere daha, ardından bir görüşme daha, sonra yine görüştük. Görüşmelerimiz bitmek bilmedi. Sonra kendimi Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’nin setinde buldum. Böylece okul devam ederken set maceram başladı.”

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’ dizisinde canlandırdığı ‘Harun’ karakteriyle başladı.

Hangi proje ile parladı? İlk dizi deneyimi olan ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi’ dizisinde canlandırdığı ‘Harun’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Kişilik özellikleri: Samimi, komik, eğlenceli, mütevazi, yapmacıksız. “Samimi olmaya takık haldeyim kendi adıma, çünkü samimiyet iki taraf da gerçekse ilişkilerde çok başka çözümler getirebiliyor. Büyük ayrılıklar da getirebilir, büyük birliktelikler de. Ama samimiyet filtresi olan ilişki, benim için gerçek olmayan ilişkidir.  Bazen o kadar samimiyetsizlik oluyor ki, keşke daha saf biri olsa diyorsun, ciddiye alamıyorsun. Bir arkadaşım var mesela, yalancıdır ama yalan söylediğini belli eder; ona bayılıyorum. Yalan söylesin ve belli etsin; ama samimi olsun.”

Sosyal: Rock barda eğlenmeyi seviyor. Ama başka ortamlarda da sıkılmamayı beceriyor. “Ben deliler gibi dans edelim durumunda hiç olmadım. Genelde nereye gidersem gideyim sohbet adamıyım.”

Düşünce yapısı: Bazen çocukluğundaki enerjisini özlüyor. Popüler olmanın peşinde değil sadece, işini en iyi şekilde yapmak istiyor. “Çocukken daha hareketliydim yaş aldıkça yavaşlıyorum. Bu enerjinin çocuklukla ilgili olduğunu sanıyordum, öyle değilmiş. Gün geçtikçe daha ağır bir adam oluyorum ve bu duruma çok üzülüyorum. O enerjim hiç bitmese, hep kalsa keşke içimde. Bu enerjinin insanı ayakta tutan, hayata bağlayan bir şey olduğunu düşünüyorum. Çocukken oyun gibi şeylerle hayata bağlanıyorsun; o enerji bende komediye dönüştü. Gülen güldüren, hayatta yalnız gülelimi baz alan bir adam haline geldim. Ama işte son zamanlara doğru o gülmeler de azalıyor. Yaşadıklarımla ilgili değil bu, vücut kimyasıyla ilgili. Hata yapmak istemiyorum galiba. Popüler olmanın değil, iyi olmanın peşindeyim. Instagram’da aktif olmak, Twitter’da dur şu düşüncemi yazayım, dur şuraya katılıp boy göstereyim, benim görüşümü de önemseyin falan, bunlarda değilim. İnsanlar beni oynadığım için sevdi, oradan da devam etsin. Evde arkadaşlarımla geyik yapıp başka başka şeyler oynamaya devam edebileyim; bu benim için en mutlusu olur.”

İlk sinema filmi: Serdar Akar/ Bahzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm

Aşka bakışı: “Aşka inanıyorum. Ailemden gördüğüm ve yaşadığım şeyin adı aşk ama İstanbul’a gelince daha az inanmaya başladım sanırım. İstanbul bana çok korkutucu geliyor. Burası çok güvensiz bir ortam.”

Hayata bakışı: Eskiden daha uçarı, istediğini söyleyen biriydi. Şimdi empati yaptıkça, toplumun biraz daha farkına vardıkça, insanların ne dertleri olduğunu gördükçe o kadar büyük ve bir şeyleri biliyormuş gibi konuşmayı kendine yakıştıramıyor. “Hiçbir şey bilmediğimi düşünüyorum, söylediğim şeylere güvenemiyorum. O yüzden de daha garantici, daha sessiz bir adam haline gelmeye başladım, ama varsın öyle olsun: Çok ve boş konuşan bir adam olmak istemiyorum. Yaşadığım zorlukları sonrasında düşünmem. İyi olan şeylerden etkilendiğim için hep onlardan bahsederim. Hayata hep pozitif bakmaya çalışıyorum.

İş hayatına bakışı: Oyuncu olmasa bu kadar algısı açık biri olmayacağını düşünüyor. “Refleksif olarak bir şeyler getiriyor sana hayat. Onların içinde olmak çok mutluluk verici, ama bazen de yoruyor. Belki üst üste bir şeyler yaptığım için öyle geliyordur; biraz durup oyunculuğu özlemek de istiyorum.”

Kariyer planı: Biraz maymun iştahlı, hep farklı ve yeni rollerin peşinde. “Oyuncu insan maymun iştahlı olmalı yani ben en azından öyleyim.  O yüzden durmaksızın yenisi diyen bir oyuncuyum. Hatta aynı anda farklı alanlarda iki ayrı, sağlam ve zıt karakterleri oynamayı çok isterim. Her şey olabilir, kibar bir karakter de olabilir, sorunlu bir tip de, kötü de olur psikopatta diye sınırlandırmak istemiyorum. Ben her şeyi yaparım yakışan neyse o olur. Tiyatroya daha çok vakit ayırmayı da istiyorum çünkü oyuncuyu disipline eden ve oynamanın yanında daha fazla sanatın içinde olduğunu hissettiren bir şey benim için tiyatro.”

Gelecek Hayali: Bir Tarantino filminde oynamayı çok istiyor, bir yönetmenin şiddeti, kanı o kadar izletebilir kılması çok hoşuna gidiyor. “Ama son iki filmini yapıp sinemayı bırakacağını okudum. O kadar üzüldüm ki. En büyük hayallerimden biriydi.  Tarantino’ya karşılık tuttuğum Türk yönetmen ise Nuri Bilge Ceylan. ‘Bir Zamanlar Anadolu’da’ filmi beni çok etkiledi.  Çalışmayı çok istediği yönetmenlerden biri.  Artık tiyatro yapmak istiyorum. Hatta klasik İtalyan sahnede komedi oynamak istiyorum ama henüz istediğim oyunu bulamadım.”

Kimlere hayranlık duyar? Erdal Beşikçioğlu aynı zamanda hocası ve örnek aldığı insanlardan bir tanesi, oyunculuğuna katkısı da büyük. “Bir de  hepimizin bildiği ve tartışamayacağı isimler var tabi. Benim için çok değerlidir Şener Şen ve Şevket Altuğ. İmrendiğim oyunculardır hepsi. Yabancı oyunculardan da Marlon Brando’yu çok beğenirim. Onda açıklayamayacağım bir aura ve enerji var, inanılmaz baktırıyor, izlemek hoşa gidiyor. ‘Arzu Tramvayı’ndaki Stanley’yi o oynamasaydı belki öyle bir karakter olmayacaktı.”

Kadında çekicilik kriteri: Enerjisi yüksek olan ve pratik zekâsını gösteren insanlara bayılıyor. Onlarla paslaşmayı çok seviyor.

Evde ne yapar? Evde vakit geçirmeyi sevdiği arkadaşları var. Fırsat buldukça onlarla beraber oluyor. “Arkadaşlarının en yenisiyle 2006’da tanıştım keza çocukluk arkadaşlarımdan hiç kopmadım. Fırsat buldukça  evde onlarla vakit geçiriyorum. Yaşadıklarımızı beraber değerlendiriyoruz, İstanbul’a gelen bir tayfa olduğumuz için İstanbul maceralarımıza dönüştü iş. Samimiyeti bulduğum noktayı terk etmek istemiyorum açıkçası.”

TELEVİZYON DİZİLERİ

2010/2013-Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi / Harun

2011- Leyla İle Mecnun/ Harun

2015 – Beş Kardeş / Aziz

2017 -Son Destan / Halit

2017 /2018-Vatanım Sensin /Yüzbaşı Yakup

2019 -Jet Sosyete / Yaman

2020 – Menajerimi Ara / Çınar Bilgin

2020- Bir Başkadır / Yasin

SİNEMA FİLMLERİ

2011-Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm / Harun

2013 -Behzat Ç. Ankara Yanıyor /Harun

2015- Bana Masal Anlatma / Rıza

2016 – Ekşi Elmalar /     Habip

2017-Kırık Kalpler Bankası / Harun- The Angel

2017 – Tatlım Tatlım

2017 -Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok / Salim

2017 -Cingöz Recai: Bir Efsanenin Dönüşü/ Eren Deren

2017 – Aile Arasında / Emirhan Kurt

2021-Azizler

TİYATRO OYUNLARI

2018- Dünyada Karşılaşmış Gibi

Colombinus Düşler Yolu

Müfettiş Yastık Adam

ÖDÜLLERİ

2017 -24. Uluslararası Adana Film Festivali / En İyi Erkek Oyuncu/ Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok