Gülper Özdemir, 18 Kasım 1990 tarihinde Frankfurt’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusudur.
Adı: Gülper Özdemir
Doğum Tarihi: 18 Kasım 1990
Doğum Yeri: Frankfurt
Boyu: 1.76 m.
Kilosu: 57 kilo
Burcu: Akrep
Göz Rengi: Kahverengi
Saç Rengi: Kahverengi
Instagram: https://www.instagram.com/gulperr/
Ailesi: Anne ve babası Sinoplu. Orada tanışmışlar. Babası ekonomi alanında yüksek lisans yapmak için Frankfurt’a gitmiş, bir süre sonra annesini de yanına almış. Babası okumuş annesi çalışmış. “Ben orada dünyaya geldim. İranlı, İtalyan, Afrikalı; farklı birçok kültürden arkadaş edinip ‘kültür mozaiği’ içinde büyüdüm.” Gurbetçi hikâyelerinden alışık olduğumuz aidiyetsizlik hissi, bu sebeple olsa gerek, bende yok. Hiçbir zaman ben Türk müyüm Alman mıyım gibi şeyler düşünmedim. Hep dünyalıydım”.
Çocukluk yılları: Lisede ilk kez Bonnie&Clyde’ın Bonnie’si olarak bir tiyatro oyununda rol alıyor. Çıkış, o çıkış. Ama kolunda altın bileziği olsun istediği için işletme okuyor. Her şey güzel giderken, zamanla yaşadığı şehir ona yetmiyor. Yeni yerler, kültürler keşfetmek istiyor. Ama yaşı henüz 16. Anne-babası başta karşı çıkıyor ama o sırt çantasını takıp dünya turuna başlıyor: “İlk durağım Malta’ydı. Sonra Londra, Güney Hindistan, Güney Afrika, Dubai… Paris’te oyunculuk dersleri aldım, New York’ta tiyatro yaptım. Hem okudum, hem çalıştım.”
Eğitim hayatı: Eğitimini ABD Truman State Universty’de tamamladı. Aynı zamanda Almanya RheinMain University of Applied Sciences okulundan mezun olmuştur. Ayrıca Paris’te oyunculuk eğitimi de aldı.
Hayatının dönüm noktası: Frankfurt’ta öğrenciyken bir yandan garsonluk yapıyordu o sırada Türk bir ajansın ekibiyle tanıştı. “ ‘Yüzün çok güzel, fotoğraflarını versene’ dediler. Ama sonra ne arayan oldu ne de soran. Üç sene geçti, artık New York’a gitmiştim. Bir cast direktörü o ajans üzerinden beni buldu. ‘Filinta’ isimli dizide başrol teklif ettiler. Tabii sektörü bilmediğim için ‘Çekimlere haftada bir gelebilirim’ dedim. Şartlarımız uymadı, üniversitemi yarıda bırakamazdım. Okulun bittiği sene Ay Yapım’dan haber geldi ve her şeyimi toplayıp İstanbul’a geldim.”
Oyunculuğa ilk adım: İlk oyunculuk deneyimini 2016 yılında yayınlanan ‘Bana Sevmeyi Anlat’ dizisi ile yaşadı.
Hangi proje ile parladı? 2017 yılında ‘Tutsak’ dizisinde canlandırdığı ‘Elif’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Sessiz, sabırlı görüntüsünün altında enerjik bir ruh barındırıyor. Savaşçı, dobra ve dik başlı.
Sosyal: Dans etmeyi seviyor. “Hip hop yaptım, bir grubumuz vardı hatta Frankfurt’tayken sahneye çıkıyorduk. Latin danslarını da çok seviyorum, en kısa zamanda modern dans da öğrenmek istiyorum.”
Düşünce yapısı: Kendi doğruları üzerine, kendi kurallarıyla yaşamak istiyor. Ne istediğini biliyor. Dışarıdaki normlar, kurallar onu rahatsız ediyor. “Benim içimdeki bu sürekli hareket halinde olma isteği ne zaman bitecek gerçekten çok merak ediyorum. Sanırım hep bir şeyler kaçırma korkusu var içimde. Durmak korkutucu geliyor bana… Şöhret benim için bir amaç ve sonuç değil. Tek derdim içinde olduğum işin iyi olması. Bu yüzden şöhret için bir hazırlık yapmıyorum. Tanımadığım kişilerin yanıma gelip benimle sohbet etmeleri şu an bana çok ilginç geliyor ama bu durum çok hoşuma da gidiyor. Planlı biri değilim. Başkalarının çizdiği kurallara göre yaşamayı sevmiyorum. Hayatımın akışına ve yaptığım seçimlerin ne olduğuna ben karar vermek isterim. Bunu yapamadığım yerde de kalamam.”
Sette nasıl birisi? “Gözlerimle oynuyorum. Duygularımı gözlerimden aktarınca kalbe daha çok değeceğine inanıyorum. Oynadığım karaktere bürünüyorum.”
Mutluluk kaynağı: Kendini dünya insanı gibi hissetmek onu mutlu ediyor. “Birçok kültür görmüş, gezmiş biriyim bu durum da her yere, her koşula, her şekilde kolayca adapte olabilmeme çok olumlu etki ediyor en başta. Türküm ama Almanya’da doğup büyüdüm. Buraya geldiğimde hiç sıkıntı çekmedim.”
Aşk tanımı: “Aşk çok güzel bir şey; bir kere sizi güzelleştiriyor, içinizdeki farklı birini ya da başka farklı özelliklerinizi keşfetmenizi sağlıyor.”
Hayata bakışı: Gittiği her ülke ona yeni ufuklar açıyor. Özellikle Güney Hindistan’daki deneyiminin yeri başka: “Haydarabad’da bir ailenin yanında kaldım. Bir yanda kilise çanları çalıyor, bir yanda ezan okunuyordu. Yanında kaldığım aile Hinduizm dinine mensuptu, onlar da çanlarla dua ediyordu. Orada toleranslı olmayı öğrendim. O ailenin maddi statüsü yüksekti. Ama sokağa çıktığımda fakirlikten dolayı çıplak dolaşan çocukları görüyordum. Bu yaşadıklarım algılarımı açtı. Etrafıma daha çok bakmayı öğrendim. New York da beni çok etkileyen başka bir yer oldu. Çünkü orada insanlar birbirini yargılamıyor ve her noktada kendin gibi olabiliyorsun.”
İş hayatına bakışı: Rol aldığı yapımlarda hangi isimlerle çalışacağından çok nasıl bir karakteri canlandıracağına önem veriyor. Aynı zamanda Yönetmenin karakteri ve senaryo da büyük derecede önem taşıyor. “Oyunculuğa aşığım, ama aşıkken insan daha kolay hayal kırıklığına uğrar ya yada yeterince uğraşmamaya, savaşmamaya başlarsın ve bu da kendine dönük bir hayal kırıklığıdır. Şu an bir geri dönüş yaşıyorum, heyecanımı geri kazandığım bir zamandayım mesleğime karşı.”
Kariyer planı: Her yere açılmak ve keşfetmek istiyor. “İşin çok başındayım, daha yeni yeni ısınıyorum… Bunları düşünmüyorum. Menajerimle birlikte bazı ajanslarla görüşmeye başlamıştık, İngilizce ve Almanca bildiğim için de Londra tam merkez görevi görüyor, Los Angeles belki ideali ama orası da çok uzak. Bir reklamda oynadım Londra’dayken, aslında her şey tam oturmaya başlamışken Osman Sınav’ın Sen Anlat Karadeniz için telefonu geldi ve buraya döndüm. Ajansa kayıt olduktan hemen sonra bu reklam filmi teklifini aldım ama tabii bu hep böyle akacağının garantisi de yoktu. Bir tercih yapmam gerekiyordu ve bu taraftan yana kullandım oyumu.”
Gelecek Hayali: Hayatıyla ilgili çok uzun vadeli planlar yapan biri değil dolayısıyla oyunculukla da ilgili çok plan yapmıyor ama gerçekleştirmek istediğim hayalleri var. “Mesela kült bir filmde yer almak isterim. Kariyerimde ilerlerken proje konusunda seçici davranıyorum kolay beğenemiyorum. Hemen her gelen işi bu da olsun, bunu da yapayım diyerek kabul edemiyorum. Bayağı ince eleyip sık dokuyorum yani.”
Kaygıları: Dünyada bir şeyi değiştirebilmeye gücü olsaydı, herkeste aynı seviyede empati olmasını sağlardı. “Bence insanlar birbirlerine karşı daha anlayışlı olsalar, dünya bambaşka bir yer haline gelirdi.”
Rol modeli: Annesi. “Güçlü kadınlar, vazgeçmeyen, yeniden başlamasını bilen ve hayallerinin peşinden koşan kadınlardır benim için. Annem gibi…
Erkekte çekicilik kriteri: Tek kriteri, ruhu olması.
Doğa ile ilişkisi: İstanbul’un Anadolu yakasını seviyor, yeşillik alanlarda oturmak, vakit geçirmek hoşuna gidiyor.
Evde ne yapar? Evde olduğu zamanlarda felsefe kitapları okuyor ve yemek yapmayı çok seviyor.
Hangi dizileri izler? Pek dizici değil, çok çok nadir izliyor. The Affair, La Casa de Papel ve Killing Eve izlediği dizilerden bazıları.
Modayı takip ediyor mu? Sade ve rahat giyinmeyi seviyor. Dergilerde veya Instagramda karşısına çıkan moda sayfalarından ilham alıyor. “70’ler ruhunu çok seviyorum gardrobumda mutlaka ispanyol paça pantolon ve bohem elbiseleri bulunduruyorum.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2019 – Sen Anlat Karadeniz /Hazan
2018 – Meleklerin Aşkı /Melek Saymaz
2017 – Tutsak /Elif
2017 – Kara Yazı /Derya Uluçınar
2016 /2017– Bana Sevmeyi Anlat /Simge Aydın
2015- Med- Cezir / Arya
TİYATRO OYUNLARI
The Living Theatre / No Place To Hide By: Judith Malina / New York
Tiyatro Frankfurt / Dünyanin ortasinda bir yer By: Özen Yula / Frankfurt
Rudolf-Koch-Schule / Bonnie and Clyde / Frankfurt