Bunu fark olarak görmeyen çıkabilir. Zira dizilerin mesajcılığı yeni bir durum değil. Buradaki fark, dizinin içerik dilinin tüm bu mesajları ders verir şekilde aktarmak yerine aralara yedirerek vermesi! Misal, ‘Çocuklar Duymasın’daki gibi doğrudan doğruya göze sokmak yerine, komediyi öne çıkartan yumuşak bir söylem dili seçilmişti. Ayrıca işin kahkaha kanadı da bu incelik doğrultusunda, tam dozunda geliştirilmişti. Espriler ne fazla suluydu ne de alenen güldürmek için yaratılmış gibi sırıtıyordu. Mesela, bebeği kaybolan ana-babayı oyalayan Faruk’un tavırları, gerilimli sorgu saçmalığından komedi çıkartmada başarılı bir örnekti. Sözün özü, Onur Özcan-Murat Özsoy imzalı senaryo anlatımda dengeyi sağlamıştı. Mantık aksaklığı da yoktu.
Her bölüm farklı bir dosyayla kendini ifade edip gücünü yavaş yavaş açığa çıkartacağını umduğum dizideki kadroya gelince… Çoğunluğun tiyatro kökenli oluşunun, rollerin hissedilme duygusunu artırdığı muhakkak!