Neslihan Yeldan, ‘Hadi Be’ye Konuştu!!!
Başarılı sunucu Emre Saygı’nın hazırlayıp sunduğu, Türkiye’nin ilk interaktif talk show programı “Hadi Be”nin konuğu, ünlü oyuncu Neslihan Yeldan oldu. Hayli keyifli anların yaşandığı “Hadi Be” canlı yayınında Emre Saygı ve sosyal medya kullanıcılarının sorularını yanıtlayan Neslihan Yeldan, samimi ve bir o kadar da dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Başımı işten kaldıramıyorum, ben bunun duasını etmiştim
Neslihan Yeldan, çok yoğun bir sezon geçirdiğini söyledi: “Bu sezon iki oyunum var, dizim var, Afife Jale jüri üyeliği var, öte yandan bir oğlum var tek başıma büyüttüğüm. Bu sezon işlerin hepsi arka arkaya geldi. Her zaman öyle olmuyor. Bazen oturuyorum, bazen ayda iki tane oyunum oluyor. Kafamı kaldıracak vaktimin olmadığı bir sezon geçiriyorum. Ama ben bunun duasını etmiştim. 1.5 sezon kadar önce demiştim ki; ‘Başımı kaldıramayayım işten’. Şükür yani.”
Teyze olmamak için yıllarca uğraştım!
“İstanbullu Gelin” dizisinde Süreyya’nın (Aslı Enver) teyzesi Senem’i canlandıran Neslihan Yeldan, “Teyze olmamak için yıllarca uğraştım. Şimdi sokakta benden büyükler bile ‘Teyze’ diyor. Dizide ‘Teyzoş’ diyor bana hep Süreyya karakteri. Teyze olduk yani. Ama teyze deyince böyle yaşlı, şişman ve hımbıl biri gelir akla…”
Çılgın mıyım, o yüzden mi evde kaldım!
“Bir Demet Tiyatro”da canlandırdığı Füreya karakteriyle tanınan Neslihan Yeldan, kendisiyle ilgili ‘çılgın’ bir imaj oluştuğu söylenince şöyle dedi: “Çılgın mı! Gayet aklı başında bir insanım ben. Niye bana çılgın diyorsunuz? Seyirci de öyle diyor. Gayet ev hanımı gibi gider evimde oturur, işimi yapar, çocuğuma bakarım. Çılgınlık nedir? Nerem çılgın? Enerjim mi acaba? O yüzden mi evde kaldım acaba ben? Espri yapıyorum tabii. İki kere evlendim. Onu da arada söylemiş olayım.”
Annemi fersah fersah geçtim
Güzel yemek yaptığını söyleyen Neslihan Yeldan, bir röportajında söylediği “Annemi çok güzel yemek pişiriyor sanıyordum” sözleri hatırlatılınca şöyle dedi: “Çocukken herkesin annesi çok güzel yemek yapıyor oluyor ya. Ben annemi geçtim, onu demek istedim. Annemi fersah fersah geçtim. Anneciğim özür dilerim ama geçtim. Çünkü annem bir yerde kaldı, ben dünyaya açıldım. Dünya mutfaklarına açıldım. O yüzden damak tadım ve mutfağım gelişti.”
Tek başıma hem anne hem babayım
Aslan adında bir oğlu bulunan Neslihan Yeldan, nasıl bir anne olduğu sorusunu şöyle yanıtladı: “Ben tek başıma hem anne hem babayım. Sosyal medya paylaşımlarımın altına insanlar ‘Ne şahane annesin, ne müthiş annesin’ yazıyorlar ama bence gayet ortalama bir anneyim. Çocuğum için en iyisini istiyorum, bütün anneler bunu ister. Ama anne olduktan sonra 180 derece değiştim. Her şey tamamen değişti. Yediğimden, içtiğimden, giydiğimden, düşünmemden, karakterimin sivri taraflarından tut hayata bakış açıma kadar her şey değişti. Dünyanın en güzel, en zor işi. Her evlenen çocuk yapmak zorunda değil. Gerçekten doğru düzgün bir insan yetiştirebilecek cesaretiniz varsa çocuk yapın. Çok zor iş.”
Birinden hoşlanırsam direkt domuza bağlarım
Neslihan Yeldan, birinden hoşlandığında duygularını sakladığını açıkladı: “Ben çok şeffafımdır, içimdekini hemen gösteririm. Duygularımı hemen belli ederim. Ama mesela birinden hoşlandıysam, orada duygularımı göstermemek için elimden geleni yaparım. Bir adamdan hoşlandım diyelim, direkt domuza bağlarım. Duvar olurum yani. Anlamasın diye elimden geleni yaparım. O zaman ne oluyor? Hiçbir şey olmuyor. ‘Benden hoşlanmadı’ filan diyor, bakmıyorum bile suratına ama içim yanıyor yani!”
Bu sezon iki oyunda
Neslihan Yeldan, rol aldığı iki oyunun detaylarını da anlattı: “Yen, dramatik bir oyun. Kötü bir anneyi oynuyorum. Gerçekten kötü, çocuklarına bakmayan bir kadın. 15 ve 17 yaşlarında iki oğlu var, onları bir evde bırakmış. Çocuklar bütün gün porno izleyip, video oyunları izleyip aç acına yaşıyorlar. Bu kadın da sevgilisiyle takılan, iyi annelikten fersah fersah uzakta biri. Oyun, çocukların hikayesini anlatıyor daha çok. Ve bir komşu kız gelip bunların hayatlarını değiştiriyor. Çok güzel ve çok zor bir tekst. Bayağı ter dökerek oynuyoruz ama oyunu beğenmeyene, etkilenmeyene, kapıda ağlamayana rastlamıyoruz. ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ ise Shakespeare’i tanımak adına çok önemli bir oyun. Komedi ve aşk üzerine. Geniş bir kadroya sahip. Kırmızı perdelerden oluşan bir dekorumuz var. Müziklerimiz çok güzel. Aleksandar Popovski yönetti. Çok çok keyifli bir oyun.”
Oyunculuk zeka işi
Neslihan Yeldan, “Tiyatroda öğrendiklerinizi dizi setinde unutmanız gerek” görüşüne katılmadığını söyledi: “Ben böyle bir şeye asla inanmıyorum. Tiyatro iyi bir oyuncunun arenasıdır zaten. İyi bir oyuncu tiyatroda oyununu oynar, dizide de kamera karşısında ne yapacağını bilir. Oyunculuk zeka işidir. Ben 5 yıl okudum, hiç okumayanla ben aynı yerde tutulamam. Tamam, konservatuvar olması gerekmiyor ama eğitim mutlaka olmalı. 1-2 yıllık okullar var, kurslar var. Böyle bir şey olabilir mi; ‘Ben ajanstan geldim, güzel bir kızım, yakışıklı bir gencim, dizilerde oynayacağım.’ Hayır, git eğitimini al. Sesini nasıl kullanacağını öğren, duyguyu nasıl vereceğini öğren. Karşına bir karakter geldiği zaman senaryoda, o nasıl davranmalı, bu bir dramaturji işidir, bunları nasıl yapman gerektiğini öğren. Sadece fizikle oyunculuk yapmaya çalışıyorsan, benim için hiçbir yerdesin.”