Eğer evde karşılaşmasalardı herhalde bu yazıyı size hastaneden yazıyor olurdum. Bir an acaba görmeyecek mi diye düşünmedim değil. İyi ki Defne yine bir yerlerde yatıp yuvarlandı da Ömer ilk yardım çantası ile koşuverdi. Gören de açık kalp ameliyatına girdiler zannedecek. Nasıl metafor döndü benim aklım yandı valla! Alt tarafı iki küçük kesikten adam ayrılık acısını anlattı, bir de üstüne ayarını verdi. Hatta bununla da yetinmeyip Defne deyip, kalp atışlarını tavan yapıp, “Cınım çizmelirini unıtma :)” dedi. Helal olsun, BÜYÜKSÜN. Bu arada ayrılar diye hiiç üzülmeyin zira Ömer yine Defne’nin gitmesine engel olarak, bölümlük temas kotasını doldurdu. Bu adam niye bu kadar sakin, ay cağnım adam Koray’ın çenesi Defne’nin çilesi derken leylaya dönmesin derken ohh patladı. Mübarek öyle böyle değil İçine ata ata ne hale düştü be adam, çatlayacaksın en sonunda diye korkarken. Ömüş’üm sonunda yılların sinir krizini geçirdi. (Barış Arduç’a kocaman kocaman alkışlar gönderiyorum. Hani bazı roller vardır, başkasını düşünemezsiniz bile. İşte sanki yeryüzüne Ömer İplikçi olmak için gelmiş, çok beğendim, ekstra beğendim) Yalnız “Hocam Şükrü Abi ağlıyor, tuvalete gidebilir miyiz?” Bu şukela adamın ne suçu vardı, bir Katya olmadığı kalmıştı. Olan yine bizim Şükrü Reis’e oldu. Neyse o kin, öfke bir yerden çıktı sonunda, Ömer yapar Şükrü’ye bir güzellik.
Kiralık Aşk’ta Defne ve Ömer susuyor, izleyici çıldırıyor
564
Önceki gönderi