Ana sayfa Oyuncu Biyografileri Songül Öden Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

Songül Öden Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

Songül Öden, 17 Şubat 1979 tarihinde Diyarbakır’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.

Adı: Songül Öden
Doğum Tarihi: 17 Şubat 1979
Doğum Yeri: Diyarbakır
Boyu: 1.70 m.
Kilosu: 55 kilo
Burcu: Kova
Göz Rengi: Kahverengi
Saç Rengi: Siyah
Babası: Bedri Öden
Eşi: Arman Bıçakçı
Kardeşleri: Bir erkek dört kız kardeşi var
Instagram: https://www.instagram.com/sngloden/
Evcil Hayvanları: Kedileri var.

Ailesi: Zaza kökenli. Diyarbakırda doğdu, 4 kız bir erkek kardeşi var. Doğumundan kısa bir süre sonra anne babası ayrıldı. Çocukluk yıllarını annesi ve beş kardeşiyle beraber Ankara’da geçirdi.  2020 yılında iş insanı Arman Bıçakçı ile ikinci evliliğini yaptı. “Annem beni ve kardeşlerimi tek başına büyüttü. Babam gitti ama arkasından kötü laf edeceğimiz biri de değil. Çocuklarına çok sorumlu davranmamış bir baba ama iyi bir insan. Evimiz çok kadınlı, biraz akdenizli, çokça doğulu, sıcak,  çok sevmelerin, çok küsmelerin olduğu hareketli bir evdi. Annem okuma yazmayı ben ilkokula giderken benimle beraber öğrendi. Hepimizi okuttu. Annemden sebep, bana benzemeyenle çok çabuk ilişki kurabilen biri oldum ben. Görünüşe bakılırsa ben anneme hiç benzemiyorum ama içimiz o kadar aynı ki. ‘Öteki’ni anlama ve sevme becerisini bana kazandıran da annemdir.

Çocukluk yılları: Diyarbakır’da Ermeni mahallesinde büyüdü. Ankara’da yaşarken de yaz tatillerinde Diyarbakı’a giderdi. Dayısının Sur’da, dokuz odalı, kocaman avlusu olan evi onun için büyüleyiciydi. “Türklerin, Kürtlerin, Ermenilerin olduğu bir yerde, hepsini anlayarak ve severek büyüdüm. Bize bu aşılandı. Bazen insanlara ‘Ona bir şey olunca ses çıkardın da buna olunca niye çıkarmadın’ diyorlar ya. O, bu yok benim için, memleketimin insanı var!”

Eğitim hayatı: Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Bölümü Oyunculuk Anasanat Dalı’ndan mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda da yarı zamanlı şan eğitimi aldı.

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, 1999 yılında ‘Ferhunde Hanımlar’ dizisiyle başladı.

Hangi proje ile parladı? ‘Gümüş’ dizisinde canlandırdığı ‘Gümüş Doğan’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Kişilik özellikleri: Kararlı, ailesine bağlı, çalışkan ve anaç. “Süslü cümlelerin arkasına gizlenmiş, samimiyetsiz, nezaketten uzak ilişkiler kurmaktan hoşlanmıyorum. Sadeleşmek hayatımı kolaylaştırıyor.  İnsanların ne söylediğine fazla değer verirdim. Şimdiki ölçütüm, sahada nasıl oldukları. Uzun uzun kendini anlatma telaşında olan her türlü iletişimden hoşlanmıyorum.”

Sosyal: Boş zamanlarında vazgeçemediği aktiviteler, yazmak, okumak, yemek yapmak, hiç görmediği yerlere gitmek ve hiç bilmediği bir şeyi öğrenmeye çalışmak.

Düşünce yapısı: Şöhret olma meselesini fazla büyütmüyor. Ünlü olduğunu çoğu zaman birisi onu tanıyıp yanına gelince hatırlıyor. ‘Düzgün görünmek’ gibi bir stratejisi de yok, olduğu gibi yaşıyor. “Ben aslında utangaç biriyim. Göz önünde olmayı sevmiyorum, sadece sahnedeyken izlenilmekten hoşlanıyorum. Bir de artık bize ulaşmak çok kolay. Sosyal medyada iyi niyetle paylaştığınız bir şey kavga dövüş konusu olabiliyor. Kendimizi bundan koruma içgüdüsüyle öyle davranıyor da olabiliriz. İnsanlar çocuklarına artık şunu öğütlüyor: En güzelini sen giy, en güzelini sen ye, en güzeli senin olsun. Ve ‘Benden sonra tufan’ diye düşünüyorlar. Bir yandan da parayla saadet olmadığı anlaşıldı. Niye bu kadar antidepresan kullanılıyor? Niye aşk yok? Niye nefes terapileri var? Modernleştiğimiz ölçüde ilkelleşiyoruz. Google Map’e sorarak bütün adresleri bulabildiğin bir çağda kalbinin adresini bulamıyorsun. Hepimiz hipermetropuz. Uzağı yani başkalarını çok iyi görüyoruz da yakınımızı, kendimizi görmüyoruz. Bu yüzden sürekli ayağımız tökezliyor.”

İlk sinema filmi: A. Taner Elhan/ Acı Aşk

Hayran olduğu kişi: Hayatının süper kahramanı, Annesi ve kız kardeşleri.

Aşka bakışı:” İlişkide şeffaflık, sadakat ve güven olmazsa yükten başka bir şey değildir.”

Hayata bakışı: Kendi gibi olamadığı hiçbir durumun veya topluluğun içinde olmamaya çalışıyor. Özel hayatında da, kendisiyle tutarlı bir hayat yaşadığında her şey biraz daha kolay ve telaşsız oluyor. “Başarımı İşime tutkuyla yapmama bağlıyorum. Sevdiğin işi yapmak inanılmaz bir ayrıcalık. İnsan sevdiğine vakit harcamak, özenli olmak ister. Her türlü sevgi emek ilişkisinde de karşılığını almak kaçınılmazdır. Şu hayatta olmazsa olmaz olan şey empati ve vicdan.  Onlar yoksa insanlık hep yarım, hep eksik. Ünlü olmak meslek değil. Bu meslekte kalıcı olmak, milyonlarca takipçiniz olmasından geçmez. Ürettikleriniz, yaşama bakışınız, duruşunuz buna eşlik eder.”

İş hayatına bakışı: Mesleğinin empati duygusunu geliştirdiğini, ona  benzemeyeni anlama kabiliyetini güçlendirdiğini düşünüyor. “Elimize farklı bir metni aldığımızda önce onu anlamaya çalışıp sonra bütünleşme uğraşını veririz. Bizim her seferinde başlangıç noktamız ‘O karakterin yerinde ve koşullarında ben olsaydım ne yapardım?’ sorusudur. Sanatla uğraşanların insana, doğaya ve farklı kimliklere olan saygısı biraz yapısaldır fakat biraz da bu tip meslekler gelişimine büyük katkı sağlar. Mesleğimi çok seviyorum ama müzisyen olmak isterdim. Hem bireysel hem kolektif yapılan, ruhun bütün dehlizlerine ulaşan her notanın söze dönüştüğü bir âlemi deneyimlemek isteyebilirdim. Aşçı olmak da isterdim belki. Konu farklı hayatlar deneyimleme fırsatı olunca kafam karışıyor. Neyse ki bu hayatımda her mesleğe sahip olmayı deneyimleyebileceğim bir mesleğim var.”

Sinema mı? Tiyatro mu? İkisi de onun için çok önemli. “Tiyatroda en sevdiğim süreç öyle geliştirici, öyle iyileştirici ki. Ve ben bugün ne yapıyorsam, ne kazanıyorsam bunu tiyatroya borçluyum. Sinemanın ölümsüzlüğü ve bazen gerçekten daha çok hakikat oluşu ise çok büyüleyici.”

Kaygıları:  Şiddetin dozunun bu kadar artmasını çağın en büyük sorunu olarak değerlendiriyor. “Sadece kadın-erkek meselesinde de değil üstelik. Her olayda kendimizi ‘Bir insan bir insana bundan daha kötü ne yapabilir’ diye sorarken buluyoruz. Ortaçağı yaşıyoruz adeta. Kıyıya vurmuş çocuk cesetlerine, kadınların açık artırmayla satılmasına, haritaların sürekli değişmesine, yeryüzü kendilerininmiş gibi davranan liderlere alıştırıldık. İnsanın kanını donduran her olayda başta dehşete kapılıyoruz. Bir süre hep onu konuşuyoruz, ağlıyoruz. Benim kirpiğimin ucu hep ıslak. Sosyal medyada tepkimizi dile getiriyoruz sonra, belki bir-iki yerde toplantılara katılıyoruz. Ama zamanla alışıyoruz, herhangi bir habermiş gibi bakıp geçiyoruz. Kanıksamak korkunç bir şey.”

Rol modeli: Annesi. “Annem çok güçlü bir kadındır. Ev hanımıydı. Ben ilkokula başladığımda okuma yazma seferberliğiyle annem de okuyup yazmayı öğrendi. İki günde söktü okumayı. Hayatını bizim eğitim görmemize adadı ve hepimiz okuduk. Bir yanıyla sert ve kuralcıydı. Aynı zamanda çok komikti. Komikliği de saflığından geliyordu. ‘Umutsuz Ev Kadınları’nda ondan faydalandım. ‘Serçe Sarayı’ndaki karakterim de biraz anneme benziyor.”

Doğa ile ilişkisi: İstanbul’da yaşamayı çok seviyor, fırsat buldukça doğada yürüyüş yapmaktan keyif alıyor. Hidiv Kasrı yürüyüş parkuru ve Maçka Parkı’nı çok seviyor. “Bu şehre gerçekten aşığım. İçinde gezmek, kaybolmak bana ilham veriyor. Ne kadar tahrip olursa olsun zamana direnen, her taşın altından başını kaldıran yorgun yüzü hep ‘ah’ dedirtiyor. Ve her seferinde o ‘ah’ bir cümleye dönüyor kalbimde, zihnimde. Bu şehre bütün üretenlerin borcu var ama ne ironiktir ki hep tüketiliyor.”

Evde ne yapar?  Kaçta yatarsa yatsın saat 7’de muhakkak uyanır. “Kedilerim var, onlar uyandırıyor zaten. Spor yapıyorum. Bu ara çok sistemli şekilde öykü yazıyorum. Okuyorum. Arkadaşlarımla, kız kardeşim ve yeğenimle çok vakit geçiriyorum.”

En sevdiği şehir, şarkı, şaair, şiir? Şiir ‘Göğe Bakalım’, şarkı ‘Fark Etmeden’, şair Didem Madak, şehir olarak biraz İstanbul biraz Diyarbakır biraz Venedik.  Semt Balat.

Başucu kitabı? Hayatında her zaman birinci sırada olan kitap: Gabriel García Márquez’in ‘Yüzyıllık Yalnızlık’ kitabı. “Kitap okuma alışkanlığını edinmek isteyenlere de öneri olarak sunabileceğim Nikolay Gogol ‘Palto’. Kısa bir kitaptır Palto, ancak cebinden Rus Edebiyatı çıkar.”

TELEVİZYON DİZİLERİ

1999-Ferhunde Hanımlar

2001 –Vasiyet/Ruhinaz

2003-Havada Bulut / Ayşe

2005/2007-Gümüş / Gümüş Doğan

2008 -Vazgeç Gönlüm /Ezra

2010-Mükemmel Çift     / Ayça Başaran

2011-Umutsuz Ev Kadınları /Yasemin Anday Kalyoncu

2013- Underground

2015 -Serçe Sarayı/Serçe

2017 -Fi / Yıldız Kolhan

2017-Kayıtdışı /Zeynep Tanöz

2018- Payitaht Abdülhamid / Gertrude Bell

2019 -Bir Aile Hikayesi /Reyhan Güneş

SİNEMA FİLMLERİ

2007 -Sınır /Didem  (Kısa Film)

2009-Acı Aşk / Ayşe Derbent

2011-72. Koğuş / Meryem

2016-Rüzgarda Salınan Nilüfer /Handan

2016 -Ekşi Elmalar / Türkan Özay

2021- Beni Çok Sev

TİYATRO OYUNLARI  

2019- Lal Hayal / Sevilay Saral

2014- Sait Faik / Anlatıcı

2013- Kafkas Tebeşir Dairesi/  Bertolt Brecht / Sadri Alışık Tiyatrosu

2012-  Küçük Adam Ne Oldu Sana? / Hans Fallada / Sadri Alışık Tiyatrosu

2011-Keşanlı Ali Destanı / Haldun Taner / Sadri Alışık Tiyatrosu

2007- Kadıncıklar / Tuncer Cücenoğlu / Sadri Alışık Tiyatrosu

2003-Ne Kadınlar Sevdim / Atilla İlhan / Tiyatro Çisenti

2003-Hortlak/  Platus / Diyarbakır Devlet Tiyatrosu

2003-Dört Mevsim / Arnold Wesker / Diyarbakır Devlet Tiyatrosu

2000- Birimiz Hep İçin / Zühtü Erkan / Trabzon Devlet Tiyatrosu

1999-Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz / Aziz Nesin / Trabzon Devlet Tiyatrosu

1998-Mutlu Son / Bertolt Brecht / Ankara Devlet Tiyatrosu

1993-Yerma /  Federco Garcia Lorca / Ankara Deneme Sahnesi

ÖDÜLLERİ

2008 – 8. Lions Tiyatro Ödülleri/ En İyi Kadın Oyuncu Ödülü /Kadıncıklar

2008-  33. İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri/ İsmet Küntay Özendirme Ödülü/ Kadıncıklar

2011- 17. Siyaset Dergisi Ödülleri/ Yılın Özel Ödülü

2012 – 2. Ankara Genç İşadamları Derneği (ANGİAD) Kadın Platformu Ödülleri / En İyi Kadın Oyuncu Ödülü

2012- Muscat Film Festivali / Onur Ödülü

2012- 3. Quality of Magazines/ Yılın En İyi Kadın Oyuncusu Ödülü/ Umutsuz Ev Kadınları

2012- televizyondizisi.com/ En İyi Kadın Oyuncu Ödülü / Umutsuz Ev Kadınları

2012-  MGD 18. Altın Objektif Ödülleri/ Yılın En İyi Komedi Dizisi Kadın Oyuncusu / Umutsuz Ev Kadınları

2013- Lions Tiyatro Ödülleri/ En İyi Kadın Oyuncu Ödülü/ Küçük Adam Ne Oldu Sana

2014- Lions Tiyatro Ödülleri / Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu/Kafkas Tebeşir Dairesi

2017-  Okan Üniversitesi / En İyi Kadın Sinema Oyuncu Ödülü/ Rüzgarda Salınan Nilüfer

2017-  Uçan Süpürge 20 Uluslararası Kadın Filmleri Festivali/  Özel Ödülü

2017- 22.Sadri Alışık Ödülleri/ Sinema Seçici Kurul Özel Ödülü / Ekşi Elmalar

2017- Bilkent Üniversitesi/ En İyi Kadın Oyuncu’ Ödülü

2017 Ankara Film Festivali/ En İyi Kadın Oyuncu Ödülü / Rüzgarda Salınan Nilüfer

2018 Murex D’or Ödül Töreni / Ortadoğu’da Türk Dizilerini İlk Tanıtan ve Sevdiren Kadın Oyuncu