Şükrü Özyıldız, 18 Şubat 1988 tarihinde İzmir’de doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Şükrü Özyıldız
Doğum Tarihi: 18 Şubat 1988
Doğum Yeri: İzmir
Boyu: 1.90 m.
Kilosu: 82 kilo
Burcu: Kova
Göz Rengi: Kahverengi
Kardeşleri: Burcu Özyıldız
Instagram: https://www.instagram.com/sukruozyildiz/
Evcil Hayvanları: Köpeği Fadik
Ailesi: Annesi Rum, babası ise Karadenizli. Kendisinden iki yaş küçük bir kız kardeşi var. 9 yaşındayken annesini trafik kazasında kaybetti. Babası, anneannesi ve dayısıyla büyüdü. Kız kardeşi, hayattaki en yakın arkadaşı sadece kendi geleceği ile değil onunkiyle de ilgileniyor.
Çocukluk yılları: Annesinin kaybı onda büyük travma yarattı. Hiperaktivite teşhisi kondu, ilaç tedavisi gördü. “Çocuk dediğin biraz yaramaz olmalı di mi, ben sağlam yaramazmışım! Bir dakika bile yerinde durmayan, duramayan, aşırı hareketli, sürekli bir şeyleri kırıp döken sakar bir çocuk. Sokaktan da eve yara bere içinde dönerdim. Bayağı sokak çocuğuydum. Ama süper faydasını gördüm hiperaktivitenin. Sokakta top oynayıp, kan ter içinde eve gelip azar yiyen, mahallede herkesin tanıdığı ve herkesi tanıyan bir bakkal amcamızın olduğu, sanırım son güzel ve samimi döneme denk gelmiş bir çocukluk yaşadım.
Eğitim hayatı: İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Gemi Makineleri Mühendisliği Bölümü’nü kazanıp İstanbul’da bir yıl okuduktan sonra yeniden sınava girerek Ege Üniversitesi’nde işletme bölümünü okumaya başladı. Daha sonra da Erasmus’la Portekiz’e gitti. Döndüğünde Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde oyunculuk eğitimi almaya karar verdi.
Hayatının dönüm noktası: Portekiz’de yaşadığı dönem de katıldığı oyunculukla ilgili bir workshop hayatının akışını değiştirdi. “Ege Üniversitesi’nde İşletme bölümünde okurken, Erasmus programı ile Portekiz’e gittim. Portekiz’de oyunculukla ilgili bir workshop’a katıldım. Beni çok etkiledi. Geri döndüğümde de Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde oyunculuk eğitimi aldım. Çok fazla kişisel gelişim kitapları okudum. Okuduğum o kitapların oyunculuğuma çok faydası oldu. Ben sonradan fark ediyorum tabii ki bunları. Sonuçta kişisel gelişim okurken, bir bakıma insan bilimi üzerine çalışıyorsun. Oyunculuk zaten insan bilimi, o arayış hiçbir zaman bitecek bir şey değil.”
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına ‘Derin Sular’ dizisinde canlandırdığı ‘Toprak’ karakteriyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Şeref Meselesi’ dizisinde canlandırdığı ‘Emir’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Rahat, doğal, sabırsız, kendisiyle barışık, titiz, özenli. “Ben kendimi çok yargılarım. Bu beni kamçılar ve geliştirir. Dolayısıyla en sert cümleleri kendi iç sesimden duyarım. Başka insanların eleştirilerine her zaman kulak veririm ama belli bir süzgeçten geçirerek tabii ki.
Çünkü eleştirmeyi yargılamakla, açık sözlülüğü ise kabalıkla karıştırabiliyor insanlar. Hırslı birisi değilim, huzurluyum.”
Kişisel gelişim: Kendini oyunculuk konusunda geliştirmeye çalışıyor. “Ben konservatuvarlı değilim ama bütün eğitimleri almaya çalışıyorum. Yaptığım işi önemsiyorum ve kendime bu alanda yatırım yapıyorum. Çünkü o zaman güzel bir şey yaratabilirim. Nereden geldiğin hiç fark etmez; o ekrana, o sahneye çıkmak, artık çok ciddi sorumlulukların olduğu anlamına geliyor, kendini geliştirmek zorundasın. Çünkü o ekrana dönmemek üzere elenebilirsin, şu an risk faktörü daha fazla.”
Sosyal: En büyük zevki, gezmek. “Dünyayı gezmeden ölmeyeceğim. Her yeri görmem lazım gibi hissediyorum. Başka kültürler görmek, başka insanların hayatı algılayış ve yaşayış biçimlerine tanık olmak çok değerli bence.”
Düşünce yapısı: İnsanın her şeyden önce kendisiyle barışık ve mutlu olması gerektiğini düşünüyor. “Ben şuna inanıyorum; dış dünyan iç dünyanın yansımasıdır. Dışarıda hayal kırıklığı varsa önce içeriyi düzeltmek lazım. İçimden ne geliyorsa onu yapıyorum. Hissetmeye hep açık tutuyorum kendimi. Hem etrafımı hem de kendimi.”
Sette nasıl birisi? Okuyor, okuyor, sonra tekrar okuyor ve kendini role bırakıyor. “ Kendini gerçekten role bıraktıysan, içeride bir şeyler oluşuyor. Sadece o geleni kabul etmem gerekiyor ilk etapta. Sonra role iyice empati yapmam gerekiyor. Empatiden sonra da artık var olan hamuru şekillendirmek kalıyor geriye. Dizilerde çok yakın bir zamana kadar sadece rolümle ilgileniyordum, dolayısıyla canlandıracağım karakterin ilişkileri, hisleri, hayatı benim tek konsantre olduğum alandı. Ancak artık projelere bütün olarak bakıyorum. Bu sanırım biraz da sektöre dair dinamikleri tecrübe etmemle gelişti. Sinema ve tiyatro içinse, canlandıracağım karakter beni diğer her unsura rağmen tavlayabilir.”
İlk sinema filmi: Birkan Uz- Can Arca / Neva
Aşka bakışı: “Aşık olunca beni ben yapan fütursuz hareketler durulmaya başlıyor. Hareketlerimi kontrol etmeye başlıyorum. Karşımdaki insanın hakkımda ne düşündüğünü taktığım an kendime tokat atasım geliyor. O zaman anlıyorum ki, yavaştan aşık oluyorum. İlişkilerde beklenti ve yükümlülük devreye girdi mi olmuyor. Özveri olmalı. O da zaten insanın karakterinde vardır, gerçek bir aşk onu ortaya çıkarır.”
Hayata bakışı: Hiçbir zaman ‘ben ünlüyüm’ kafasında olmadı. Normal, herhangi bir insan gibi yaşamaya devam ediyor. Hayata oradan bakmıyor. “İnsanlar benimle fotoğraf çektirmek istediği zaman benim hala yüzüm kızarıyor. Bazen arkadaşlarla da konuşuyoruz. ‘Sen oyuncu olduğunu unutuyorsun galiba’ diyorlar. Hakikaten bazen unutuyorum; çünkü ben zaten Şükrü olarak hayatı yaşıyorum. Oyunculuk onun üzerine sonradan eklenen bir şey. Ben oyunculukla var olmadım. Ben zaten vardım. Kişiliğim, karakterim oturmuştu. Oyunculuk yapmaya karar verdiğimden beri sadece kendime farklı yetkinlikler katıyorum o kadar.”
İş hayatına bakışı: Popülerlik O’na göre bir tuzak. Oyunculuğa yeni başlayanlara bu tuzağa düşmemelerini tavsiye ediyor. “Burada popülerlik amaç değil, dolaylı olarak oluşan bir yan unsur ve onu ana ekseninize almamanız lazım. Başka insanların hayatına dokunmak çok kıymetli bir şey. ‘Senin hissettiğini ben de hissediyorum’ diyebilmek konuşmadan. Oyunculuk zaten budur. Bir paylaşım ve empati hali. Bizim zaten en başta empatiye ihtiyacımız var. Oyunculuk uçsuz bucaksız bir şey. O sahnenin, o rolün durumuna pek çok farklı açıdan bakıp, pek çok farklı şekilde oynayabilirsin. Tek şey, hangisini seçiyorsan, onu en organik şekilde yapman gerekiyor. Oyunculuk da bu yüzden zor.”
Televizyon mu? Sinema mı? “Diziler, kendinizi daha büyük kitlelerle buluşturduğunuz mecralar. Bir karaktere başlıyorsun; ama üç bölüm sonra ne olacağını bilmiyorsunuz. Bu yolculuğa çok hazır olmanız gerekiyor. Dizide oynadığınız karakter sizin vitrininiz oluyor. Sinemada ise 7/ 24 sinema yapamıyorsunuz. Sinemanın belli bir hazırlanma ve çekim süreci var. Başı ve sonu belli olan bir karakter oynadığınız için oradaki alanınızı en verimli ve gerçek haliyle kullanabilirsiniz. Dizilerde son belli değil. Sinemada ise başı sonu belli bir yolculuğa çıkıyor karakter.”
Rol modeli: Hayatta her yönden örnek aldığı insanlar; Mesleki olarak hayran olduğu Daniel Day-Lewis ile tanıdığı insan olarak ise dedesi.
Kimlere hayranlık duyar? Oynadıkları tiyatro oyununda çok şey öğrendiğini söylediği Zerrin Tekindor ile Haluk Bilginer’e hayranlık duyuyor.
Kadında çekicilik kriteri: Kadının aurasına enerjisine önem verir. Özgüvenli kadınları çekici buluyor. “Özgüvenli kadın ne yapacağını bilen, güçlü kadın demek benim için. Beni öyle kadınlar etkiliyor. Bütün enerjileri bedenine sirayet ediyor, insan onu hissediyor. Özgüvenli kadın seviyorum. Fiziksel görünüm olarak da sert hatlı kadınlardan hoşlanırım.”
Evde ne yapar? İş dışında kalan zamanını evinde geçirmeyi seviyor. “Evde zaman geçirmeyi çok seviyorum. Arzuladığım gibi bir ev yaptım kendime, orada zaman geçirmeyi seviyorum. Evimde arkadaşlarımı ağırlamayı onlarla sohbet etmeyi severim. Benim evimde misafirlerimin kararları önemli.”
Hayattan öğrendiği en önemli şey ne? Kıymet bilmenin farkındalığını kazanmak.
Bugüne kadar aldığı en büyük risk? Oyunculuğu seçmek. “Bambaşka bir hayat düzeninin içine doğdum. Sanatı hayatımın merkezine almak o dönem için çok çılgıncaydı.”
En sevdiği özelliği? Hem sevdiği hem de sevmediği özelliği aynı; çok düşünüp, çok çalışmak. “Fazla mükemmeliyetçiyim. Kova burcuyum. Analitik bir kafam var. Bu hem bana artı olarak dönüyor ama bazen de artıları tam göremeyip, eskilere kilitlenebiliyorum.”
Hobisi: Davul-perküsyon çalıyor. Oyunculuk dışında en çok onunla uğraşıyor. “Gitar denedim, piyano denedim, keman denedim. En son davulda karar kıldım, ‘Bana göre olan bu!’ dedim. O arada hepsinden bir şey öğrenmiş oldum tabii. Sonra pek çok spor yaptım, okulda futbol, basketbol, hentbol denedim. Derken dövüşe merak saldım. O, hep devam etti hayatımda.”
En çok neye sinirlenir? Haksızlığa gelemiyor.
Sosyal medya ile arası nasıl? İnstagram kullanıyor ancak çok aktif değil. “Son zamanlarda öne çıkan sosyal medya siteleri eskiden daha güzeldi. Çok değişik bir harman oldu sosyal medya. İyilik de, kötülük de var. Popüler olan bütün platformlar bir süreden sonra aynılaşıyor. Şu an eskisi kadar hevesli değilim.”
Neye para harcar? Güzel giyinmeyi seviyor. Tarzı; rahatlık. “Rahat giyinmeyi seviyorum. Tişörtler ve bilekli ayakkabılarım gardırobumun olmazsa olmazları. Sanırım benim tarzım sade ama kaliteli. Aksesuarlarımı da kalabalık kullanmıyorum. Güzel giyinmeyi kim sevmez ki?”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2011- Derin Sular / Toprak
2012- Uçurum /Avukat Tolga
2014- Çalıkuşu / Murat
2013- Benim Hala Umudum Var / Ozan Korkmaz
2014/2015- Şeref Meselesi/Emir
2015- Tatlı Küçük Yalancılar /Eren
2015- Ulan İstanbul / Emir
2016- Kış Güneşi / Efe-Mete
2017- Çoban Yıldızı / Seyit
2018- Nefes Nefese / Yusuf Alacan
2019- Jet Sosyete/ Levent
SİNEMA FİLMLERİ
2013- Neva/ Ilgın
2015- Sevimli Tehlikeli/ Zarok
2016- Her şey Aşktan / Burak
2016- Ekşi Elmalar /Özgür
2018- Cebimdeki Yabancı / Sinan
2018- Arif V 216 / Ayhan Işık
TİYATRO OYUNLARI
2019- Alice Müzikali / Şapkacı
2013- Kim Korkar Hain Kurttan / Nick
Erkek Arkadaşım Bir Feminist
ÖDÜLLERİ
2019 -Watsons Ödülleri/ En Güzel Gülümseme Ödülü
2020- 46. Pantene Altın Kelebek Ödülleri/Başarı Ödülü / Alice Müzikali