Geçtiğimiz sezonun iddialı ve sevilen işlerinden birisi de Yasak Elma dizisiydi.
Dizi için her şeyin harika gittiği bir anda, set çalışanı genç kızın başrol oyuncusu Talat Bulut tarafından taciz edildiği iddiası ve sonrasında yaşananlar ile dizi bir hayli yıprandı.
Bulut’u suçlu gören dizinin birçok oyuncusu ve set çalışanı tepkilerini bu süreçte ortaya koydu.
Savcılık delil yetersizliğinden takipsizlik verdi ama konu üst mahkemeye yansıdı.
Yapımcı Fatih Aksoy ise Talat Bulut ile devam kararı alarak tazminattan kurtarma derdinde.
Tüm bu olaylar yaşanırken, sette ortamın çok gergin olacağı ve bu dizinin nasıl çekileceği tartışmaları yapılırken asıl nokta gözden kaçırılıyor.
Milliyet Cadde yazarlarından Sinan Biçici, dikkatlerden kaçan o detaya değindi:
“Seyircinin tepkisi ne olacak, herkes bunu merak ediyor. Dizinin ağırlıklı izleyicisi kadın çünkü. Reyting aldığı sürece, sette asgari bir çalışma ortamıyla bu iş sürer. Yapımcı, “Gittiği kadar gitsin” deyip olayı akışına bırakabilir. Kanal da reyting sonuçlarına bakar. Eğer hava devam edilemeyecek kadar kötüyse ne olur? Oyuncu değişikliği yapmak için artık çok geç. Son bir seçenek, senaryo değişikliğiyle karakteri öldürmek…
Taciz, çok hassas bir konu. Kesin emin olmadan birini bu iddiayla suçlamaya çekinirim ben. Konuyu yazmak bile istemiyordum ama bu sorularla çok karşılaştığım için yazmak zorunda kaldım. Yazmamak görmezden gelme, bu da erkek tarafında olmak gibi görülüyor. Ne kadın ne erkek tarafındayım… Doğru tavır ne olmalıydı?”
Sinan Biçici yazısında Talat Bulut’un yerinde olsa o sete bir daha gitmeyeceğini belirtti ve şöyle yazdı.
“O sete gitmek…
Biri kostüm asistanı biri başrol oyuncusu, güçler eşit değil. Ama gelinen noktada Bulut yalnız kaldı. Diyelim ki tamamen haklı, tacizde bulunmadı. İddiada bulunan kişi davranışı yanlış anladı, hatta daha da ileri gidelim, ünlü olmak için asılsız bir iddiada bulundu. Aktör tabii ki kendini savunacak, haklılığını ispat etmeye çalışacak. Hukuk karşısında bunu şimdilik sağladı. Ama bu kadar olay ve tepkiden sonra o sete gitmezdim ben. Bunu yapmak suçu üstlenmek değil, haklı duruşu göstermektir. Sadece sözleşmeden doğan hakla sete gitmek, üzerindeki gölgeyi sonsuza kadar devam ettirmekten başka hiçbir işe yaramayacak.”