Yasemin Kay Allen, 10 Temmuz 1989 tarihinde İngiltere Londra’da doğmuştur. İngiliz ve Türk dizi sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Yasemin Kay Allen
Doğum Tarihi: 10 Temmuz 1989
Doğum Yeri: İngiltere/ Londra
Boyu: 1.75 m.
Kilosu: 54 kilo
Burcu: Yengeç
Göz Rengi: Ela
Annesi: Suna Yıldızoğlu
Babası: Dudley Allen
Kardeşleri: Dyon Kaan Allen
Instagram: https://www.instagram.com/yaseminkayallen/
Ailesi: Annesi Yeşilçam’ın başarılı oyuncularından Suna Yıldızoğlu, babası İngiliz Dudley Allen ile İngiltere’de tanışıp evlendi. Anne ve babası o üç aylıkken Türkiye’ye geldi. 11 yaşında anne ve babası ayrılana kadar Türkiye’de yaşadı. Daha sonra babası Güney Afrika’ya giderek kendine yeni bir hayat kurdu. Allen, annesiyle Avustralya’ya gitti. Sekiz sene orada yaşadı. Bir erkek kardeşi var, annesi ve kardeşi Türkiye’ye kesin dönüş yaptıktan bir yıl sonra tatil için onların yanına geldi ve burada kalmaya karar verdi. “Annemle babam boşandığında ben 11 yaşındaydım. Ama sarsıcı bir ayrılık olmadı ve bana yansımadı. ‘Sen yoluna, ben yoluma’ dediler, arkadaş olarak kalmayı başardılar.”
Çocukluk yılları: Gözünü Türkiye’de dünyaya açtı, ilkokulu burada okudu, İnsanları algılamaya başladığı yer Türkiye oldu. “Evde İngiliz bir ailenin içinde Türkiye’yi benimsemiş müthiş bir anneyle Türkçe konuştum. Ardından Avustralya’da farklı bir ortamı yaşadım. Üç farklı kültürü de benimsemiş bir insan haline dönüştüm. Bu da benim için özel bir şans oldu. Babam golf oynadığı için bir ara golfçü olmak istiyordum. Sonra veteriner, daha sonra dansçı olmak istedim. İlerleyen yıllarda yönetmen ve son olarak da oyuncu olma hayalleri kurdum.”
Eğitim hayatı: Lise yıllarında sinema televizyon, drama, resim ve Japonca dersleri aldı ve kısa filmler çekti. Queensland Üniversitesi’nin sinema televizyon bölümünden burs kazandı. On sekiz yaşında Türkiye’ye dönüp Müjdat Gezen Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nü bitirdi.
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına 2008 yılında ‘Elif’ dizisiyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Merhamet’ dizisinde canlandırdığı ‘Irmak Tunalı’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Duygusal, güçlü, idealist, azimli, eğlenceli.
Kişisel gelişim: Türkiye’den ayrıldığında önce altı aylığına Los Angeles’a gitti. Orada Stella Adler’da bir süre eğitim aldım. Ardından İngiltere’ye yerleşti.
Düşünce yapısı: İçinde uzun süre bir yerde kalamama duygusu var. Bu durumun üç farklı ülkede büyümesiyle alakalı olduğunu düşünüyor. Sürekli yeni şeyler keşfetmek ve biraz da kendini sınamak istiyor. “Türkiye’de kalmakla ilgili sürekli bir çelişki vardı içimde, biliyordum. Bir yandan da arkadaş çevrem ve güvendiğim her şey Türkiye’deydi ama insan risk almadan büyüyemiyor. İnsanın kendi sınırlarını test etmesi lazım. Ben de biraz büyümek istediğimi ve kendimi biraz sınamak istediğimi fark ettim, ve İngiltere’de yaşama kararı aldım.
Bu kadar ülke değiştirmek hayatını nasıl etkiledi: İlkokulu Türkiye’de Liseyi Avustralya’da okudu. “Çok ülke değiştirince her yerde yabancı oluyorsun. Bir yerin lokal ağını yakalamak uzun sürüyor. Mesafeli duruşum tamamen kültüre adapte olamayışımdan. İngiltere’ye gittiğimde de yabancıyım. Bir bölünme söz konusu ama hiçbir zaman şikâyetçi değilim. Ne kadar farklı bakış açısı oluyorsa kafanın içi o kadar zengin oluyor.”
İlk sinema filmi: Özcan Deniz / Su ve Ateş
Aşk tanımı: “Aşık olduğumda suratımda saçma sapan bir gülümsemeyle gezmeye başlıyorum. Mutlu oluyorsun, kalbin atıyor. Birinin varlığını özlüyorsun. Ama bence aşık olunca insan her türlü kaybediyor; çünkü kendinden feragat etmeye başlıyorsun. Karşındaki hazır olmadan ya da bunu hak etmeden verdiğinde, dengesizlik başlıyor. Ama ben de böyle bir insanım. Diyorum ki, ortada bir şey var, sen benim en sevdiğim insansın şu anda, haydi yaşayalım bunu, ver kendini bana. Sevdiğim kişinin yanında kırılganlığımı gösterebilen bir insanım. Her şeyiyle yaşıyorum aşkı. Biliyorsun az karşına çıkan bir şey olduğunu. Kafanın içinde hayal dünyaları oluyor, şarkılar yazmaya başlıyorsun. Rüyaların inanılmaz canlanıyor, yanında olmasa da onunla uyuyup kalkıyorsun. Ne yapacaksın yaşamayıp da!”
Hayata bakışı: Hayatta benimsediği en önemli prensip. öncelikle anlayış, sonra da güzel eğlenebilmek. Etrafında güzel insanlar, karşısındakine dikkat eden, unutmayan, önemseyen ve önemsemiş olduğunu hissettiren insanlar toparlamaya çalışıyor. “Dışarıdan nasıl görünüyor çok bilmiyorum ama ben kendimden sadece ve hep en iyisini isterim. Kafamın içinde azarlayıcı derecede kritik yapmayı seven, mükemmeliyetçiliği hedefleyen bir ses var. Kendini yeterli bulmakla bulmamak arasında bir çizgi çiziyorum. Öyle bir özelliğim var. Hep daha iyisini istiyorum. Sivri köşelerimin beni oyunculukta geldiğim noktada bir adım öne geçirdiğini düşünüyorum.”
İş hayatına bakışı: Oyunculuk hayatının merkezinde, hayatını tamamen yönetiyor. “Oyunculukta bazen profesyonel hayatınla kişiliğini ayıramıyorsun. Sattığın şey kişiliğin, bedenin ve her şeyin. Pazarladığın bir imaj var orada. Başarısız olduğunda tüm hayatına yansıyor bu. Oyunculuk benim hayatım. Kendimle ilgili çok şey keşfetmeme yol açtı. Hem İngilizce konuşan bir karakteri canlandırmak, hem Stella Adler eğitimi, oyuncularla bir araya gelip oyuncu koçumuzla çalıştığımız dersler ile kendimi geliştirdim. Bu derslerde inanılmaz güzel bir ortam oluyor. İnsanların birbirine kritik yapma hakkı var ve birbirimize karşı çok güzel bir dil oluşturduk. Çok geliştiğimi hissediyorum. Türkiye’de dizilerde ve filmlerde oynarken belli bir tarz yaratıyorsun, oysa ben oyunculuk tarzımda katılaşmak istemiyordum. Hiç yaklaşmadığım yerlerden yaklaşıyorum artık elimdeki karaktere ve text’e. Bu öğrendiklerimi de açıkçası ileride gelecek rollere yansıtmak için çok sabırsızım. Güzel ve mutlu olduğum bir noktaya geldiğimi hissediyorum. Hayat ne getiriyorsa hazırım!”
Kariyer planı: Uçsuz bucaksız hayalleri var. “Oyunculuk üst noktada önem taşıyan bir şey benim için ama oyunculukta biraz da başkalarının sana bir şeyler sunmasını beklemen lazım. Yaratıcılık anlamında ne yapabilirim diye baktığımda ise, ben artık film çekmeye başlamak istiyorum. Senaryo yazmaya başladım. Hikaye anlatımı, yönetmenlik ve proje çekmek konularıyla daha fazla ilgilenmek istiyorum. Türkiye’den de hiçbir zaman tamamen kopmak istemiyorum. Sadece attığım adımlara, seçtiğim projelere dikkat etmem gerekiyor. Acele edip başka şeylerin önünü de kapatmak istemiyorum.”
Gelecek Hayali: Hep hayal kuruyor. Geçmişi, geleceği, olabilecek her şeyi düşünüyor. Tek bir hedef koyarak, ona doğru ilerlemeye çalışan insanlardan değil. “Tabii ki oyunculuk yapan herkes Oscar kazanmak ister. Güzel yerlere gelmek, iyi oyuncularla oynamak ve başarılı projelerde yer almak istiyorum ve seçebilme opsiyonumun açık olduğu bir noktaya ulaşmak istiyorum. Bütün uçlarımı ve ufuklarımı açık tutmaya çalışıyorum. Hayal dünyam küçüklüğümden bu yana hep canlıydı. Çizimle çok ilgilendim, görsel olarak renklerden çok etkileniyorum. Sözel değil de, estetik anlayışım daha kuvvetli oldu hep. Güzel şeyler gördüğüm zaman kolay ilham alan bir insanım. O yüzden de hayal dünyamla hep iç içe yaşıyorum.”
Kaygıları: Türkiye’de ve dünyada kadın olmanın zorluğunu kafaya takıyor. “Dünyada kadın olmak zor. Ancak artık susulmuyor, sistematik bir şekilde bizim üzerimize gelindiğini dile getirmeye başladık. Kadın patron olduğunda çekilmez oluyor, erkek olduğunda her dedikleri yapılıyor. Biz güçlü pozisyonlarda çekilmez oluyoruz. Artık alışacak insanlar buna, eşitlik zamanı. İnsana insan olarak bakıyorum, herkesin de böyle bakmasını bekliyorum.”
Hobisi: Resimle ilgileniyor, vakit buldukça bol bol resim yapıyor. İleride sergi açmayı istiyor. Bir yandan müzikle de ilgileniyor, arkadaşlarıyla stüdyoya giriyor, düet yapıyor. Kreatif bir insan olarak müzik konusunda da kendini keşfediyor. Sesi de güzel Caz söylemeyi çok seviyor. “İngilizce şarkılar yazmaya başladım. İleride bir caz bar açmak istiyorum. Bir grubumuz olsun, akşam toplanalım, şarkılar söyleyelim. Bir diğer tutkum da motosiklet, bu tutkum babamdan geliyor. Motosiklete binen çok arkadaşım oldu ve bindiğimde ne kadar rahat olduğumu hissettim, ulaşım aracı olarak da pratik olduğunu düşünüyorum. Verdiği özgürlüğü çok seviyorum.”
En sevmediği özelliği? Kararsız oluşu. “Bazen kararsızmışım gibi geliyor ama aslında verdiğim kararlar var, sadece o anda unutabiliyorum. Sonra kendime hatırlatmam gerekiyor. Senin çizmeye çalıştığın bir resim var, sen bir şeyin peşindesin, bunlar kendiliğinden olan şeyler değil, bunlar senin kararların, sahiplen ve gurur duy dediğim şeyler olabiliyor.”
Formunu nasıl koruyor? Spor yapmazsa modu düşüyor. Spor bağımlısı bir insan. Haftada dört gün yapmaya çalışıyor, iki yaparsa kötü hissediyor. “Kickbox yapıyorum, personel trainer’larla spor salonunda çalışıyorum, kardiyo yapıyorum, bir de barre dersim var; pilates ve yogaya benzer hareketleri olan. Et yiyorum hala, ama az yemeye çalışıyorum. Zaten protein almam gerekiyor. Vejetaryen ve vegan beslenmek çok emek isteyen beslenme şekilleri, sürekli yemeklerini hazırlayıp sürekli takviye alman gerekiyor dışarıdan. Ben sadece çok su içmeye çalışıyorum, çünkü unutuyorum. Bir de haftanın iki günü intermittent fasting, yani aralıklı oruç diyeti yapmaya çalışıyorum. Bu beni dengeliyor.”
Hayattaki en büyük savaşı neyle? Kendisiyle, hayatla, hayatın ona sunduğu sınanmalarla, testlerle. “Savaşmazsan yok olmaya başlıyorsun zaten. Hayat devam ediyor. Hayata tutunma isteğim beni en iyi tetikleyen şey. Başarı isteğinden daha fazla, anlam arayışı benim savaşım. Çünkü başarıda boğulabilmek çok kolay da ben güzel anılar toplamak, güzel insanlar toplamak ve beni mutlu eden şeyler yapmak istiyorum. En büyük savaşım bu.”
Modayı takip ediyor mu? İçinde bir rock star var ve giyim tarzını ona göre belirliyor. “Bir daha gelsem dünyaya kesinlikle müzisyen olmak isterim. Benim tarzım seneler içinde pek değişmedi; siyah botlar, büyük kemerler, gümüş yüzükler, uzun montlar, bir de şapkam var sürekli taktığım. Gözlüklerim vardır farklı farklı. Biraz erkeksi, dışarıdan bakınca ‘bu kız rock star mı, müzikle mi ilgileniyor’ dedirtecek ama hayır oyuncuyum. Stilimde, içimdeki o tarafı çıkarıyorum ortaya.”
Evde ne yapar? Yemek yemeyi seviyor ama mutfakla arası pek iyi değil. “Hamarat olduğum söylenemez. Basit yemekler yaparım çünkü sadece kendim için yapıyorum. Baharatlı, acılı olsun, et ve salata da varsa benim için tamamdır. Çok güzel steak pişiririm. Deniz mahsullü makarna yapmakta da iyiyimdir.”
Hangi filmden etkilendi? ‘Game of Thrones’ dizisinde rol almayı çok isterdi. “Herkes dizinin sonunu beğenmedik diyor da 90 milyon dolar harcamışlar sekizinci sezonu çekmek için, siz beğenmediniz diye atıp tekrar mı çekecekler, kusura bakmayın da. Dizide, şunu şu yüzden yaptılar diye inanılmaz fan teorileri oluşmuş. Onlar gerçekleşmeyince, niye istediğim olmadı oldu. Sen de o kadar kafa yormasaydın, hayatına baksaydın!”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2008 -Elif /Elif Doğan
2010 -Kavak Yelleri /Elena Banderenko/Karakuş
2010-Yerden Yüksek /Juliette/Jüjü
2011/2012 -Hayat Devam Ediyor /Pelin Akça
2013/2014 -Merhamet /Irmak Tunalı
2014 -Muhteşem Yüzyıl /Defne Sultan/Louisa
2015- Ulan İstanbul / Sibel
2014/2015 -Şeref Meselesi/Sibel Özer Kılıç
2016 -46 Yok Olan /Selin Acar
2017 /2018-Fi / Ece
2018- Dorothy’s Theory / Dorothy’s Mother
2019/2020 -Strike Back /Katrina Zarkova
2020- İyi Günde Kötü Günde /Melisa Yalçınkaya
SİNEMA FİLMLERİ
2013 -Su ve Ateş /Yağmur Efe
2016 -Dönerse Senindir / Defne
TİYATRO OYUNLARI
2015- Cinayet ile İlgili Tatlı Hayaller
ÖDÜLLERİ
2014 -İnternet Medyası Yılın En İyileri Ödülleri / Yılın En İyi TV Yıldızı /Merhamet