Canan Ergüder, 15 Temmuz 1977 tarihinde İstanbul’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Canan Ergüder
Doğum Tarihi: 15 Temmuz 1977
Doğum Yeri: İstanbul
Boyu: 1.73 m.
Kilosu: 56 kilo
Burcu: Yengeç
Göz Rengi: Yeşil
Saç Rengi: Sarı
Annesi: Rukiye Ergüder
Babası: Üstün Ergüder
Eşi: Kenan Ece
Çocuğu: Demir Ece
Kardeşleri: Faika Ergüder Kuman
Instagram: https://www.instagram.com/cananerguder1/
Evcil Hayvanları: Köpeği var.
Ailesi: Babası, Siyasi Bilimler Profesörü ve Boğaziçi Üniversitesi eski rektörlerinden Üstün Ergüder. Bir ablası var. Ailesiyle güzel bir ilişkisi var. 2017 yılında, oyuncu Kenan Ece ile evlendi, çiftin Demir adında bir oğlu var. “Ben bir kız okuluna gittim ve hep korunduğum bir ortamda büyüdüm. Evde, okulda, sokakta. Bu kadar korunaklı bir hayatta çeşitli patlamalar, isyanlar oldu tabii. Klasik genç kız triplerimle baş ettiler. Ama genel olarak iyiydi aramız. Çocukluğumdan beri annemle daha çok çatışmalı bir sevgi ilişkim var. Anne-kız arasında olabilecek çatışmalar. Babamın işi nedeniyle 7yaşında Amerika’ya gittim, ikinci sınıfı orada okudum. Sanırım o senenin hayatımda çok büyük bir yeri var. Amerika algısı ve Amerikan kültürünü içime erken yaşta çekmek başka bir şey yarattı bende ve hep geri gitmek istedim. 18’ime geldiğimde bunu yapmaya çok kararlıydım. Sağ olsun annemle babam da finansal olarak bu isteğimi yerine getirebilecek haldelerdi. Bambaşka bir dünya açtılar önümde.”
Çocukluk yılları: Çocukluğunda 4 yaşından itibaren 10 sene bale eğitimi aldı.” Sahnede olmak dansla gelmiş bir tutku benim için. 10-12 sene hayatımda hep dans vardı. Yaklaşık 14 yaşlarındaydım ki prima balerin olamayacağımı fark ettim. Ondan sonra soğudum danstan ve ilgim lisede bir öğretmenim sayesinde tiyatroya kaydı. Ondan sonra da odak noktam hep oyunculuk oldu. 18 yaşında bu sefer tek başına Amerika’ya gittim. Tabii ki öncelikli sebebim okumaktı. Sonra da orada kalmaya devam etmek istedim. Amerika’nın benim hayatımdaki anlam ve önemi büyüktür. Kendi ayaklarımın üstünde durmayı öğretti bana oradaki deneyimim.”
Eğitim hayatı: İlkokula Şişli Terakki’de başladı. Sonra babası Syracuse Üniversitesi’ne öğretmen olarak gidince 1 sene Amerika’da okudu. İstanbul’a döndükten sonra Işık Lisesi’nde hazırlık okudu akabinde Üsküdar Amerikan Lisesi’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili Edebiyatı bölümünü kazandı. Bir sene burada okudu ama okulu bırakıp ABD’ye gitti. Amerika Birleşik Devletlerinde önce Amerika’da Lancaster’dakiFranklin and Marshall College’da 4 sene Sosyoloji ve Tiyatro okudu sonra New York Actors Studio Drama School’da oyunculuk üzerine yüksek lisans yaptı. Bir yandan garsonluk yaptı. AyrıcaLAMDA’da (London Academy of Music and Dramatic Arts) Shakespeare Atolyesine katıldı. Devam ettiği Elia Kazan, Cheryl Crawford ve Robert Lewis’in kurmuş olduğu Actors Studio’nun hayat boyu üyeliğini 2003 yılında kazandı. New York’da yaşadığı yıllarda Amerikalı oyuncu Sarah Jessica Parker’a benzetilirdi.
Hayatının dönüm noktası: Oyunculuğa, lisede ‘Man of La Mancha’ müzikaline girmesiyle başladı bir daha da bırakmak istemedi. 2006 yılında New York’da iken ablasının onun fotoğraflarını yönetmen Ömer Faruk Sorak’a vermesiyle Türkiye’deki oyunculuk macerası başladı. “’Bıçak Sırtı’ adlı diziden bir teklif geldi. Ben de kabul ettim. İlk etapta sadece dizi boyunca Türkiye’de kalmaya niyetliydim. Fakat o sezon, dizi bittikten sonra yapımcımız Erol Avcı bana ‘Binbir Gece’nin üçüncü sezonuna girecek yeni bir karakteri teklif etti. Ben de kabul ettim. Buradaki geçiş süreci biraz çalkantılı geçti. Çünkü burada çalışmaya başladığım andan beri aynı zamanda ülkeme dönmüş olmanın getirdiği duygularla baş etmeye çalışıyordum. Neticede 14 sene boyunca Amerika’da yaşamıştım. Ama birden burada yaşamayı da istemeye başlamıştım. Ailemin yakınında olmak bana iyi gelmişti. Sonunda da temelli olarak kalmaya karar verdim.”
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, ‘Bıçak Sırtı’ dizisinde canlandırdığı ‘Serra’ karakteriyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi ’ dizisinde canlandırdığı ‘Savcı Esra’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Her zaman saflığı ve samimiyeti ön planda tutmaya özen gösteriyor ve çocuk ruhunu ayakta tutmaya çalışıyor. “Sanırım dışarıdan soğuk ve mesafeli olarak algılanıyorum. Bu nedenle de fazla insan bana yaklaşmaya çalışmıyor. Ancak yaklaşıldığı zaman son derece içten ve samimiyimdir. Sıcakkanlı ve sosyal bir insanım. Klasik bir yengeç burcuyum. Evcimenimdir. Aile odaklıyımdır. Hem içe kapanığımdır hem dışa dönük: yani kabuğum kalın ve sert ama içim yumuşaktır. İçim dışım birdir en çok bu özelliğimi severim. .
Sosyal: Gece dışarı çıkmayı sevmiyor. İstanbul’un gece hayatını çok dejenere buluyor. “Boş zamanlarımda, gerçek arkadaşlarıma, aileme daha çok vakit ayırmaya çalışıyorum. Bir mahallede yaşıyorum ve esnafı, mahallemde yaşayan insanları tanıyorum. Genele vurursak at binmeyi, spor yapmayı, kitap okumayı ve yemek yapmayı seviyorum.”
Düşünce yapısı: Düşünce özgürlüğünün olmamasının sanatın önündeki en büyük engellerden biri olduğunu düşünüyor. “Sadece ABD’ye değil, dünyaya baktığımızda ülkemizdeki insanların ifade özgürlüğünün kısıtlı olduğunu görebiliyoruz. Bu durum tabi ki sanata da sirayet ediyor. Sanatın naturasındaki özgür ruh, zincirlenmiş bir şekilde yaşamaya devam ediyor. Bu da sanatın tabiatına aykırı. Böyle bir durumda bu topraklarda yetişen yetenek ya yerinde sayacaktır, ya kapağı yurt dışına atacaktır ya da özel imkanlarla kendi ülkesinde yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışacaktır.”
Sette nasıl birisi? Günlük hayatta anında senli benli olunmasından rahatsız olsa da sette bu tür bariyerlerin hemen kalkarak hızlıca bir ekip olunması gerektiğini düşünüyor. “Sonuçta bu bir ekip işi, star işi değil. Kendini bir şey zannetmek hele de televizyon sektöründe öyle davranmak bana çok abes geliyor; ‘bugün varsın yarın yoksun’. Karakterime hazırlanırken çok çalışırım. Rolün en ince detaylarına kadar inerim. Sahneye girdiğim andan itibaren benim için karakter vardır. Her şeyi onun gözüyle görürüm. Mesela ‘Güllerin Savaşı’ndaki ‘Gülfem’ karakteri yüzünden birçok psikoloji kitabını hatmettim, bütün psikoloji bilgilerimi tazeledim. Devamlılık tutarım. Bir defterim var ona notlar alırım. Seviyorum işimi ve çok çalışıyorum.”
Mutluluk kaynağı: Bugüne kadar rol aldığı yapımlarda birlikte çalıştığı oyuncular yönünden kendisini şanslı hissediyor. “Oynadığım her işte muhteşem oyuncularla oynadım. Dizi olsun, tiyatro olsun, film olsun fark etmez. Tekrar birlikte oynamak isteyeceğim çok insan var. İşte birkaçı: Haluk Bilginer, Ayça Bingöl, Fikret Kuşkan, Erdal Beşikçioğlu, Okan Yalabık, Ali Atay ve daha nicesi.”
İlk sinema filmi: Christopher Burke/ Shooting Johnson Roebling
Aşk tanımı: ”Aşk için çok fedakârlık yapılabilir ama aşkın bittiği ve psikolojik sağlığın başladığı bir yer var. İnsanlar âşık olduklarında genelde kendilerini unutuyor. Bu yüzden kendileri de sağlıksız oluyor ben sağlıklı olmayı seviyorum.”
Hayata bakışı: Hayatta hiçbir zaman ‘keşke’ demedi çünkü bir karar vermeden önce çok etraflıca düşünüyor. “Zor karar veririm ama her açıdan bakıp adım attığım için sonradan oluşacakların artısına eksisine bakmam. Bu durum hayatta da, işimde de böyledir. Hayatımda bir şeyin değişmesi gerekiyorsa çok uzun süreler onu tartıyorum, her açıdan bakıyorum. Ama karar aşamasına geldiğimde de gözüm karadır. 14 yıl yaşadığım Amerika’dan Türkiye’ye gelme kararını ise sadece 5 günde aldım. Yaşamak her şeye rağmen çok güzel. Kendimiz için hayatı zorlaştırdığımız anlar bol. Çoğu deneyimde tereddütlerimiz ve beynimizdeki bin bir sesli koro yapabileceklerimizin önünü kesiyor. Sanırım genelde böyle durumlar için sorduğum bir soru var: ‘kaybedecek neyim var?’ Genelde cevap ise ‘hiçbir şey’ oluyor. O zaman daha cesaretli oluyorum hayata karşı.”
İş hayatına bakışı: Mesleğini çok sevse de oyunculuğun, duygusal açıdan çok yorucu olduğunu düşünüyor. “Duygusal açıdan çok yorucu, çok kamçı yediğiniz bir meslek oyunculuk. Birçok insana ağır gelir ve bırakır bu mesleği. Çünkü ortalamaya vurduğunuzda, başarısız olmasanız da başarısız hissettiğiniz zamanlar, daha uzun süreler olabilir. İnsanı depresyona sürükleyen anlar vardır. Çünkü bir şeyleri ifade etmek istiyorsunuz ve iş bulamıyorsunuz. Bir rolü kabul ederken bana kişisel olarak katkıda bulunması gerektiğini düşünüyorum. Beni bir şekilde bir yere taşımasını istiyorum. Bu çok basit ya da çok zor bir şey de olabilir, fiziki ya da kültürel bir şey de olabilir. Mesela savcıyı oynamak bana Ankara’yı tanıttı. Ankara’yı severek yaşadım ben. O işin ruhunda olması gereken bir şeydi. Şöhret ile şımarmak iyi bir şey değil, gerekirse çok güzel döverim kendimi!”
Kariyer planı: Hayalini kurduğu belli başlı bir karakter yok. Sadece kağıt üstünde gördüğünde yüreğinin hoplaması gerekiyor. “Sadece mantıklı ve pratik sebeplerden kabul ettiğim, özellikle uzun soluklu işlerde, mutsuz olabiliyorum. Bu yüzden yüreğimin de evet demiş olması lazım. Ben Canan olarak, kadın olarak hayatımın çeşitli evrelerinden geçiyorum. Çok yaşlı taraflarım da var, 5 yaşında çocuk taraflarımda. Bunları farklı evrelerde farklı şekillerde yaşamayı tercih ediyorum. O yüzden de çağırdığım rollerin çeşitliliği olsun istiyorum. Hep aynı rolü oynamaktan ziyade, ‘Bu role özgü ne bulabilirim’i arayarak hareket etmek benim için de efektif oluyor. Ticari olarak da efektif bir yolda ilerliyorum böylece, kendimi harcamıyorum.
Komedi yapmayı da çok isterim. Ama çoğu TV işi gibi kör göze parmak bir komedi olmamalı. Dramatiği yüksek bir komedide iyi olacağımı düşünüyorum.”
Gelecek Hayali: Uluslararası projelerde yer almak istiyor. “Yeteneğim ve yabancı dilim var. Sadece Türkçeyle sınırlı kalmak istemiyorum. Russel Crowe’un filminde oynamış olmak çok önemliydi mesela benim için. Hayatımda bu zamana kadar yapmak istediklerimi yapabildim ve yapmaya da devam edeceğim. Yaşamak güzel bir şey. Bir de üstüne istediklerimi yapabiliyorsam bundan daha fazlasını istemem. Kendimi zaten başka bir iş yaparken düşünemiyorum. Cohen Kardeşler’in beni yönetmesini de çok istiyorum. İleride restoran açmak gibi bir isteğim de var. Yemek yapmayı, yemek yemeyi ve de insanlarla yemek üzerine sohbet etmeyi seviyorum. Gurmeyim.”
Kimlere hayranlık duyar? Oyunculuğunu beğendiği isimlerden bazıları; Zerrin Tekindor, Ayça Bingöl, Erdal Beşikçioğlu, Haluk Bilginer, Fikret Kuşkan, Ebru Özkan, Tomris İncer, Okan Yalabık. “Ayrıca, Tekrar Erdal Beşikçioğlu ve Fikret Kuşkan’la çalışmayı çok isterim.”
Evde ne yapar? Mutfakla arası çok iyi, güzel yemek yapıyor. “Hamur açarım, beni zorlayacak şeyleri yapmayı seviyorum. Daha çok gurme tarifleri seviyorum. O tariften yola çıkıp kendi rengimi de katarak bir şeyler yapıyorum. Bir sürü kitabım, dergim var.”
Formunu nasıl koruyor? Diyet yapmıyor sağlıklı beslenmeye özen gösteriyor. “Sağlıklı yemekler yiyorum ve bunu hayat boyu yapacağım bir şeye dönüştürmeye çalışıyorum. Kilo vermeye değil, yağ oranımı düşürmeye odaklandım. Her gün spor yapıyordum. Turnedeyken her gittiğimiz otelde spor salonu olmuyordu, dolayısıyla yoga matımla gidiyor, yoga yapıyordum.
Modayı takip ediyor mu? Rahat olmayı seviyor modadan ziyade genellikle kendisini rahat hissettiren kıyafetleri tercih ediyor. Marka takıntısı yok, pazardan da giyiniyor. “Arada sırada süslenmeyi severim ama genellikle sade giyinirim, olduğum gibi görünürüm. Her kadın gibi süslenip bir yerlere gitmeyi sevsem de o hayat benim için ön planda değil.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
2007/2008 -Bıçak Sırtı /Serra
2008/2009-Binbir Gece / Eda Akınay
2010/2012 -Behzat Ç.: Bir Ankara Polisiyesi/ Savcı Esra
2012-Atlılar / Zikra
2013 -Galip Derviş / Leyla Gürsoy
2014/20165- Güllerin Savaşı/ Gülfem Sipahi
2017 – Yıldızlar Şahidim / Zeynep
2020 -Menajerimi Ara /Feris
SİNEMA FİLMLERİ
2007 -Shooting Johnson Roebling / Nancy
2010 -Will (Babam İçin) /Mina Bilic
2011 -Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm /Savcı Esra
2014 -The Water Diviner (Son Umut) / Nurse
2014- Kurt / Hilal (Kısa Film)
2016-Tight Dress (Dar Elbise) / 1Venüs
2018-Kaos / Fadime
2018- Raveling/ Claire (Kısa Film)
TİYATRO OYUNLARI
2000 -The Median Line / Kate / Grove Street Playhouse
2001-The Median Line / Kate / Access Theatre
2001 -Anthony & Cleopatra/ Charmian /Expanded Arts
2004 -Graceland /Donnie’ n’ Marie / The Workshop Theater Co.
2004 -Graceland / Donnie’ n’ Marie / The Connelly Theater
2004 –Rattlesnake/ Jessie / The Workshop Theater Co.
2007 -The Patient Therapist /Sydney /The Chernuchin Theater
2009/ 2012-Bayrak / Kadın /Garaj İstanbul/ Muammer Karaca/ KREK
2010 – Bomba / Garson Kız / Garaj İstanbul/ IKSV Salon
2010 – Fırtına / Caliban/Ferdinand / Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali
2012/ 2015 – Nehir / Diğer Kadın / Oyun Atölyesi
2019- Hipokrat
ÖDÜLLERİ
2007 -Hoboken Uluslararası Film Festivali / En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu/Shooting Johnson Roebling
2009- Afife Jale Tiyatro Ödülleri /En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncu/ Bayrak