Berker Güven, 7 Eylül 1994 tarihinde İzmir’de doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Berker Güven
Doğum Tarihi: 7 Eylül 1994
Doğum Yeri: İzmir
Boyu: 1.80 m.
Kilosu: 77 kilo
Burcu: Başak
Göz Rengi: Kahverengi
Saç Rengi: Kahverengi
Instagram: https://www.instagram.com/berkerguvenn/
Ailesi: Geniş bir ailenin en küçük çocuğu olarak büyüdü. “Beş kuzenim, bir abim var. Ben en küçük olarak büyüdüğüm için bütün kötü şakalar bana yapılırdı ama en çok da ben el üstünde tutulurdum. Annem dünyanın en evhamlı, dedem dünyanın en komik insanlarından biri. Oyunculuk kabiliyetimi ise dedemden almışım.”
Çocukluk yılları: Daha 8 yaşındayken oyuncu olmaya karar verdi. Üniversite yıllarına kadar okuldaki çocuklar tarafından sevilen bir çocuk değildi. “Kavga ederdim, yaramazlık yapardım, asiydim. Özel okullarda okudum. Ama hiçbir zaman adapte olamadım. Okuldaki öğretmenlerim zaten oyuncu olmak istediğimi biliyordu. Sağ olsunlar, hiçbir zaman bana işletme okuyacakmışım gibi davranmadılar. ‘Berker zaten oyuncu olacak, bırakın takılsın’ modunda, beni hep özgür bıraktılar.”
Eğitim hayatı: İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü’nden mezun oldu.
Oyunculuğa ilk adım: İlk oyunculuk deneyimini 2017 yılında rol aldığı ‘Babam’ filmi ile yaşadı.
Hangi proje ile parladı? ‘Vatanım Sensin’ dizisinde canlandırdığı ‘Aleksi’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: “Şu zamana kadar tanıdığım Berker’in çalışkan, tutkulu, hassas, duyarlı ve yardımsever biri olduğunu söyleyebilirim. Genel ruh halim ise bir şarkı gibi. Nakaratları var, inişleri, çıkışları var. Duygusu var, ritmi var. Asla monoton ya da stabil değil. Her halim bütünün bir parçası diyebilirim.”
Kişisel gelişim: Geçtiğimiz yıllarda ABD‘ye giderek Tom Cruise, Nicole Kidman, Juliette Binoche, Kristen Dunst gibi ünlü isimlerin oyuncu koçluğunu yapan Susan Batson‘la çalıştı, oyuncu koçları Robert Verlaque ve Sheila Grey‘den de ders aldı.
Düşünce yapısı: Oyunculuğun empati yeteneğini geliştirdiğini düşünüyor. “Şu anda dünyanın en çok ihtiyacı olan şey, insanların duygusal ve duyarlı olması. Çok acımasızlaştık. Herkes kendini, menfaatlerini düşünür oldu. Üstüne üstlük bazı kavramların anlamları bence insanlar için çok değişti. Sevgi, aşk, mutluluk, değer, maneviyat. İnsanlara bu kavramların anlamlarını sorduğunuzda çok garip cevaplar alıyorsunuz bu devirde. Bu kavramların temel anlamlarını kaybetmemek ve öyle yaşayabilmek adına hayatı duygusal ve duyarlı yerden yaşamayı kolaylaştırıyor oyunculuk.”
Sette nasıl birisi? Oynadığı karakterlere hazırlık aşamasında çeşitli yöntemlerden faydalanıyor. “Karaktere hazırlanırken dış dünyayla olabildiğince iletişimi kesiyorum. Sahne sahne senaryonun içine dalıyorum. Karakterin iyileşme süreci varsa grafiğini çıkartıyorum. Özetle çok çalışıyorum.”
İlk sinema filmi: Onur Ünlü/ Topal Şükran’ın Maceraları
Aşka bakışı: “Aşk, sürekli bir duygu değil ne yazık ki. Mesela bir ilişkiye başladığımızda uzun süre aşık kalabiliyoruz. Sonra aşk,form değiştirmeye başlıyor. Daha baki duygulara bırakıyor yerini. Sevgi, şevkat, huzur gibi. Ardından o duyguların içinde hayatımızı sürdürürken bazı anlar oluyor ki tekrar aşık oluyoruz. İlişki sürekli aşk yaşadığımız bir şey değil. Alex Hitch Hitchens’ın bir sözü aşka bakışımı çok iyi yansıtıyor. Diyor ki: ‘Hayat, nefes aldığımız anların toplamından değil, nefesimizi kesen anların toplamından oluşur.’ Ben aşka böyle bakıyorum.”
Hayata bakışı: Sanatçının, tanınırlığa, üne, şöhrete kapılırsa kaybolup gitmeye mahkum olduğunu düşünüyor. “Bunun içinde kaybolup gitmeyenler gerçekten sanatçı kalabilenler aslında. Bakın mesela, İpek Bilgin. Şu anda tüm Türkiye tanıyor İpek’i. Ama tanıyıp tanıyabileceğiniz en içten, en yürekten ve en alçak gönüllü insan. Bazen ona bakıp hayret ediyorum, içimden soruyorum hatta ‘Acaba ünlü olduğundan haberi yok mu?’ diye. Sonra bakıyorum, gerçekten yok. Çünkü hiç önemsemiyor. Bu da sanatını tüm etiketlerden arınmış olarak, su gibi yapabilmesine sebep oluyor bence.
İş hayatına bakışı: Mesleğini, hayatı duygularınla yaşamak için bir motivasyon olarak görüyor. “Oyunculuk bu motivasyonu hediye ediyor. Çünkü gerçekten En çekilir yanı o herhalde. En çekilmez yanı da insanların sizi farklı bir yere konumlandırıyor olması. Hayır arkadaş! Sen emlakçısın, öğretmensin, öğrencisin, astronotsun, bilim insanısın; ben de oyuncuyum. Benim mesleğimin tek farkı mesleğimi yaparken benim izleniyor olmam. E, zaten ben işimi yaparken izleyici olmazsa benim yapmamın ne anlamı var? Kime ne anlatacağım? O yüzden o da doğal. Büyütecek bir şey yok! İnsanlar sizi hiç hesapta olmayan bir yere koyduğunda, kendinize sürekli bunun bir illüzyon olduğunu hatırlatmak zorunda kalıyorsunuz. Burada izleyiciyi suçlamıyorum. İzleyiciler bir şekilde var olmalı ki sanatçı olarak bir şeyler anlatmaya, aktarmaya devam edebilelim. Suç, global olarak yaratılmış bir ‘sektör’ algısında. Ve magazinle, haberlerle, çeşitli sosyal medya mecralarıyla ekranda iş yapan insanların hayatlarında olup bitenleri, başkasının hayatında olup bitenlerden daha önemliymiş gibi lanse eden kuruluşlarda. Ve bu sanatçının da işini zorlaştıran bir şey. “
Tiyatro mu? Televizyon mu? Tiyatro sahnesinde kendisini daha özgür hissediyor. “Kamera önünde çok parametre var. Oysa tiyatroda çok özgürsün. Sahne senin ve dilediğin gibi oynuyorsun. Güzel bir oyun bulursam yeniden sahnede olmayı çok istiyorum. Sadece sevmem, içime sinmesi gerekiyor.”
Kariyer planı: Sosyal katmanı olan projeler ilgisini çekiyor. Yeni bir karakter yaratmanın en çok öğrenme kısmını seviyor. Mesela zihinsel engelli bir karakteri çalışırken neden kaynaklandığını, davranışlarını, hayata yaklaşımını öğreniyorsunuz, bayılıyorum bu öğrenme durumuna. Hayatta inanılmaz bir öğrenme alanı açıyor karakter çalışmak. En güzeli hayatta ne deneyimlerseniz, işinize yarıyor. Kayıp bile yaşasanız o duyguyu bir yerde kullanabiliyorsunuz. Yaşadıklarımla hayat çantamı dolduruyorum. Uzun metraj bir film senaryom var, çekmecede duruyor, yanına iki senaryo daha ekledim. Vakit buldukça yazmaya devam ediyorum. Oyunculuk, 8 yaşından beri isteyip üzerine hayaller kurduğum ve ilerlediğim bir yol ama senaristlik için aynısını söyleyemem. O yüzden biraz daha çalışmam gerek.”
Gelecek Hayali: 10 sene sonra kendini baba olarak hayal ediyor. Bir aile kurmayı çok istiyor. “Dileğim bu yönde. Çocuk istiyorum. Doğru insanla beraber olduğumu hissedersem istiyorum. Kendimi ileride nerede görürsem mutlu olurum dediğimde; aile kurduğumda diye yanıtlıyorum bunu. Kariyer çok önemli değil. Seveceğim, derdini, hikayesini anlatabileceğim işleri yapayım yeter. Günün sonunda insanlara bir şeyler aktarabileyim, kalplerine dokunabileyim istiyorum.”
Kimlere hayranlık duyar? Bugüne kadar yer aldığı projelerde çalışma imkanı yakaladığı usta oyuncular, Çetin Tekindor, Halit Ergenç ve Fikret Kuşkan’a hayranlık duyuyor. “Kamera önü oyunculuğunu Çetin Tekindor’dan öğrendim. Bu şahane bir şey. Halit Ergenç’ten tutarlılığı öğrendim. Halit ağabey, çok kondisyonlu. Onu nasıl koruduğunu öğrendim. Fikret ağabey ile oyunculuk biçimlerimiz benziyor. O da yaşayarak oynuyor. Kendi karakterinin içine çok dalıyor. Sonuçta bu yaşadıklarım elimden geleni yaptıktan sonra gelen şans. Ben çok çalışkan bir oyuncuyum. Çalışmak kazandırıyor. Hayatım boyunca oyuncu olmak için çalıştım. Bu usta isimlerle çalışmak da şans değil, çalışkanlığımın sonucu olduğunu düşünüyorum.”
Kadında çekicilik kriteri: Dış güzelliği kriter olarak değerlendirmiyor. “Eğer bir insan çirkinse ona yeterince bakmamışsınız demektir. Gerçekten böyle düşünüyorum. Benim için dış güzellik bir kriter bile değil. İnsanın karakteri güzel olacak. Dış güzellik ararsanız sokakta milyon tane güzel insan var. İçi güzel olan insan kalmadı. Maharet onu bulmakta.”
Bugüne kadarki en büyük çılgınlığı? “Milano’ya tatile gittiğim üçüncü günde bütün paramı harcamıştım ve Türkiye’ye dönmeme iki günüm vardı. Bir yerlerden para bulmam gerekiyordu. Duomo Meydanı’nda gitar çalan bir adam vardı. Yanına gidip yarım yamalak İtalyancamla ortaklık teklif ettim. O çalacaktı, ben söyleyecektim. Adamla anlaştık. Duomo Meydanı’nda 3 saat boyunca şarkı söyleyip toplamda 100 Euro kazanmıştım. Bu gerçekten çok acayip bir deneyimdi.”
Takip ettiği diziler? ‘The Handmaid’s Tale’ ile ‘How to Get Away with Murder’.
TELEVİZYON DİZİLERİ
2017 /2018 -Vatanım Sensin/ Aleksi
2019/2020-Zalim İstanbul / Nedim Karaçay
2020 -Alev Alev / İskender
SİNEMA FİLMLERİ
2017 – Babam / Arif Tunalı
2019- Topal Şükran’ın Maceraları
TİYATRO OYUNLARI
2017- Yen / Bobbie
ÖDÜLLERİ
2017- Sadri Alışık Tiyatro Ödülleri / Üstün Akmen Özel Ödülü / Yen
Türkiye – Azerbaycan Kardeşlik Ödülleri/ Yılın En İyi Drama Oyuncusu Ödülü