Binnur Kaya, 19 Nisan 1972 tarihinde Ankara’da doğmuştur. Türk dizi, sinema ve tiyatro oyuncusu.
Adı: Binnur Kaya
Doğum Tarihi: 19 Nisan 1972
Doğum Yeri: Ankara
Boyu: 1.63 m.
Kilosu: 57 kilo
Burcu: Koç
Göz Rengi: Kahverengi
Saç Rengi: Koyu Kahverengi
Annesi: Rahime Kaya
Babası: Mustafa Kaya
Kardeşleri: Bir ablası var.
Instagram: https://www.instagram.com/binnur.kaya.resmi/
Evcil Hayvanları: Kedileri var.
Ailesi: Ankara’da doğup büyüdü, aslen Adanalı. Babası emekli gazeteci, annesi ev hanımı. Bir ablası var. “Ablam ODTÜ İktisat mezunu, Hazine’de çalışıyordu. O da emekli oldu. Bir de yeğenim var. Hayvanlarımız vardı, aileden. Onlar da ailenin bir parçasıydı. Annem hep şöyle diyordu. ‘Kızım, tiyatro oku ama aynı zamanda açık öğretime gir. Bir mesleğin olsun, maaşlı bir işin olsun, sigortan olsun.’ Oyuncu olma kararım baştan aile için de endişe verici karşılandı. Doğal olarak, ‘düzenini nasıl kuracak, hayata nasıl başlayacak, bitirince ne yapacak?’ diye düşündüler ama şimdi çok mutlular. Tiyatro ile yaşamak o zaman zordu. Bilkent’te tam burslu okuyordum ve o yüzden de sürekli iyi not almam gerekiyordu. Aksi takdirde bursun kesiliyordu.
Çocukluk yılları: Çocukluğu Ankara’da geçti bu sebeple Ankara onun için, gittiği zaman gözlerinin yaşardığı, dönerken de çok zorlandığı bir yer. “Çünkü harika bir çocukluk geçirdim. Çocukluk arkadaşlarım, ailem, anılarım. Ankara dönüşü, İstanbul hep zor oluyor. Duygulu geçiyor. Huzurlu bir çocukluğum vardı. Babamın bana çocukken söylediği ilk şey, ‘Yalan söylemek ve küsmek yok’ oldu. Yalansız büyüdük. Çok kıymetliydi o yüzden. Mutlu, huzurlu ve sokakta oyunlar oynadığımız yıllardı. Sokaktan yeşil nohut aldığımız zamanlardı. 80’lerin ilk yıllarında geçti çocukluğum. Mahalle kültüründe büyüdüm. Çocukken kapıcı olmak istiyordum. Şimdi apartman görevlisi diyorlar, ama o zaman kapıcı diyorduk. Hasır sepetleri vardı, ekmek ve süt dağıtıyorlardı, gazete veriyorlardı. Apartmanı Arap sabunuyla siliyorlardı. Mis gibi kokardı her yer. Bahçeyi suluyorlardı. Ağaçları buduyorlardı. Kapıcı demek benim için bu demekti. Herkesle iyi ilişkileri olan biriydi kapıcı. Çok da insan tanırlar. Annemlere ‘Biz niye kapıcı değiliz’ diye ağlarmışım. Sonra kuzuları, koyunları çok sevdiğim için çoban olmak da istedim. Bir ağacın dibinde oturup kaval çaldıkları için çok güzel geliyordu. Müziği çok sevdiğim için operacı olmak da istedim. Oyuncu olmak dışında her şeyi olmak istedim yani.”
Eğitim hayatı: Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu.
Hayatının dönüm noktası: “Karşı apartmanda oturan Gülay Teyze diye bir komşumuz vardı. Gülay Teyze bir gün ‘Binnur sen tiyatrocu olsana’ demişti bana. Çünkü hep taklitler yapıyordum, onları güldürüyordum. Ankara’da Metropol Sineması’nın açtığı amatör tiyatro sınavlarına girdim. Ne Shakespeare biliyorum ne başka bir şey. Öyle doğaçlama bir şeyler yaptım ve kabul edildim. Öyle başladım oyunculuğa. Sahnede olmayı çok sevdim.”
Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, ‘Kaynanalar’ dizisiyle başladı.
Hangi proje ile parladı? ‘Yabancı Damat’ dizisinde canlandırdığı ‘Nazire Demir’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.
Kişilik özellikleri: Samimi, doğal, duygusal, dürüst, inatçı.
En sevmediği huyu? İnatçı olması. “Törpülemeye çalışıyorum, inatçılığım yüzünden esnek bir bakış açısına sahip olamadığımı düşünüyorum.”
Düşünce yapısı: Televizyonda kendisini izlemeye hala alışabilmiş değil. “Çok acayip bir duygu. Aklım almıyor. Görüyorum ve sonra unutuyorum. Bütün işlerimi seyrederim. Ben nasıl oynadım ona bakarım. Işık nasıl, yönetmen nasıl, senaryo nasıl ilerlemiş. İşin tamamına bakmak için izlerim. Ama hala alışamadığım bir duygu. İlk yıllarımda televizyonda gözüküyor, sonra bitiyor diye düşünüyordum. İnsanlarda, ‘Tanıyorum ama nereden?’ durumu oluyordu. ‘Ben oyuncuyum, televizyondan tanıyorsunuz’ diyemiyordum. Tanınacağım hiç aklıma gelmiyordu.”
İlk sinema filmi: Tunç Başaran/ Kaçıklık Diploması
Aşka bakışı: “Aşk her şeyde var, hayata nasıl baktığınla ilgili”.
İş hayatına bakışı: Keder ve hüznün mizahı beslediğini ve bütün bu hüzne, acıya ancak mizahla katlanılabildiğini düşünüyor. “Acıyı bal eylemek gibi. Benim sevdiğim mizah da oradan doğuyor. Chaplin, Buster Keaton’da da bu vardır. Biz de Kemal Sunal ve Şener Şen’in filmlerinde bu acıklı mizahı görürüz. ‘Türkiye’de kadın komedyen olmak zor’ deniyor ancak benim böyle bir algım yok ve bu tanımı anlayamıyorum. Erkek için ne kadar zorsa, kadın için de aynı. Zaten mesleği oyunculuk olan biri için komedi yapmak, güldürebilmek çok zor. Okulun öğrettiği en iyi şey disiplin bence, o şart. Orada bir disiplin var, yapman gereken şeyler var, kurallar var ve bir sürü eğitmen var. Onların hepsi kendi deneyimlerini aktardığı için çok önemli. Tek bir kaynaktan öğrenmiyorsun. Üniversitede bir sürü eğitmen olduğu için hepsinden aldığın bir sürü güzel şey oluyordu. Bir de Bilkent’te çok şanslıydık. Polonya’dan, Amerika’dan, Azerbaycan’dan hocalar gelirdi. Onlardan başka kültürleri öğrenirdik, onların eğitim sistemlerine dair şeyler öğrenirdik. Bir de Cüneyt Gökçer gibi hocalarımız vardı. Bunlar büyük insanlar. Oturuşundan, kalkışından, dersteki tavrından, bir anısını anlatışından bile eğer niyetin varsa çok şey öğrenebilirsin.”
Kariyer planı: Oyuncu olarak uzun zamandır hayali, iyi bir televizyon dizisinde oynamak. “Çünkü okuma oranı az; eğitim seviyesi tartışılır ülkede televizyon en önemli kitle iletişim aracı. Çocuk yetiştiren anneler sabah kalkıyor televizyon açıyor, akşama kadar o televizyonu izliyorlar. Ne verirsen onu alıyor büyük bir kısmı. Benim de hayalim, içinde sevgi, saygı, birlik, beraberlik, paylaşma, aile, mahalle ve umut olan bir işte oynamak.”
Kaygıları: Kadına bakış açısı ve kadına uygulanan şiddet, ‘Ülkenin kadınlarla alıp veremediği ne?’ sorusunu sormasına neden oluyor. “Kadına şiddet bitmiyor. Bizlere, kadınlara, hep fedakar olmak öğretildi. ‘Ben’ demek ayıptı, bencillikti. Hep başkaları için yaşadık. Önce başkası vardı. Bu ailenden herhangi biri olur, kocan olur, çocuğun olur. Komşun olur, akraban olur. Önemli değil. Hep önce başkası, sonra belki sıra gelirse sen. Hep vermeyi öğrendik. ‘Hayır’ dememeyi öğrendik. Kadın da o kadar fedakar ki. Kadın hep affeden, kadın hep kucaklayan, kollayan, hep veren. Dolayısıyla da bir zaman sonra üstüne basılıp geçiliyor. Kadını öldürdün mü, kadına işkence ettin mi, küçük çocukları ki onlara da kadın diyen zihniyetler var evlendirdin mi? Gereken cezayı almıyorsun. İyi hal indirimini de alıyorsun kravat takıyorsan. Böyle bir adalet var maalesef.”
Kimlere hayranlık duyar? Şener Şen ve Haluk Bilginer’e hayranlık duyuyor. Şener Şen, bize verilmiş bir hediye. Harika bir insan. Kusur arıyorsun, bulamıyorsun. Harika bir oyuncu. Bir ülkeye adını kazımış bir usta. Hem çok sevilen hem de saygı duyulan biri. Her zaman halkın içinde. Gezer, dolaşır, yürür. Beraber bir reklam filmi de çekmiştik. Olgun’da (Şimşek) vardı. Anıları, deneyimleri, bir şeyi oynarken ki hali tavrı hepsi olağanüstü. Paha biçilemez bir şey. Haluk Bilginer için de aynı şeyi söyleyebilirim. ‘Azizler’de birlikte oynadık. Olağanüstü bir oyuncu. Setteki Haluk Bilginer, çekim esnasındaki Haluk Bilginer, beraber yemek yediğimiz çay içtiğimiz Haluk Bilginer. Muhteşem bir insan. Binlerce şükür olsun onlarla çalıştığım için. Tabii ki çok şanslıyım.”
Doğa ile ilişkisi: Doğayı ve her türden hayvanı çok seviyor ve önemsiyor. İnsanın, insan olabilmek, insanlığı öğrenebilmek için hayvanlardan öğrenecek çok fazla şeyi olduğunu düşünüyor. “Bunu net olarak söylüyorum. Bir hayvanla paylaşmadığın, göz göze gelmediğin, onunla konuşmadığın hayatı eksik olarak tanımlıyorum. Her türlü hayvanı çok seviyorum ben. Sadece kediyi, köpeği değil. Kertenkeleyi de çok seviyorum. Hamam böceğini de öldürmemek için uğraşıyorum. Onu alıp başka bir yere koyuyorum. Mesela bahçemizde uçamayan martımız var. Adı Deniz. Uçamıyor ve diğer martılardan korunmak için kedilere sığınıyor. Hepsi bir arada yaşıyor. Akşam kirpi ailesi çıkıyor. Yemeklerini bekliyorlar. Saatleri var çünkü. Vermediğinde kapıya geliyorlar. Bence mesela bu muhteşem bir ilişki. Onlar her şeyi biliyor. Doğa da her şeyi biliyor. Sadece insan her şeyi bildiğini zannedip, çok az şey biliyor.”
TELEVİZYON DİZİLERİ
1996-Kaynanalar / Rukiye
1997-Baba Evi/ Meryem
1998-Dış Kapının Mandalları
1998 -Tele Dadı
2000/ 2002-Bir Demet Tiyatro /Berna -Manyak – Pala Şamuran
2000 -Güneş Yanıkları / Aylin
2001 – Benimle Evlenir Misin? / Gaye Şenoğlu
2001 – Yeni Hayat / Gülistan
2003 – Hadi Uç Bakalım / Düriye
2003 – 7 Numara / Hürrem
2003 – Bekârlar/ Binnur
2004/2007 – Yabancı Damat /Nazire Demir
2008-Kavak Yelleri / Binnur (Konuk Oyuncu)
2007 /2008- Karayılan / Antepli Emine
2007/2009 – Avrupa Yakası / Şahika Koçarslanlı / Dilber Hala
2010- Türk Malı/ Abiye Kuzu
2011 – Muhteşem Yüzyıl / Duacı Hatun (Konuk Oyuncu)
2013/ 2015- Aramızda Kalsın / Hüsne Celepoğlu
2015 – Analar ve Anneler / Neriman Hemşire
2017 – Bu Sayılmaz / Küçük Semiha
2019 – Zengin ve Yoksul / Berrin Taştan
2020 – Kırmızı Oda / Doktor Hanım
2020 – Doğduğun Ev Kaderindir / Doktor Hanım (Konuk Oyuncu)
2021- Arti
SİNEMA FİLMLERİ
1998 – Kaçıklık Diploması
2000 -Abuzer Kadayıf / Solist
2000 – Muhallebicinin Oğlu / Lale (TV Filmi)
2003 – İnşaat / Ayşe
2005 – Babam ve Oğlum / Hanife
2006 – Hayatımın Kadınısın / Firdevs
2006- Küçük Kıyamet /Filiz
2009- Vavien/ Sevilay
2009- Kampüste Çıplak Ayaklar/ Esin Hanım
2011- Türkan / Kumru Hemşire
2013 -Mutlu Aile Defteri / Asuman
2013- Düğün Dernek
2013- Şarkı Söyleyen Kadınlar/ Esma
2017 – Sen Kiminle Dans Ediyorsun? / Şengül
2018 – Bizi Hatırla / Fatoş
2019 – Cinayet Süsü / Asuman
2020 – Azizler
TİYATRO OYUNLARI
1999- Kadınlar Koğuşu
1999- Bir Yaz Dönümü Gecesi Rüyası
1999 -Sen Hiç Ateşböceği Gördün mü?
2003- Bana Bir Şeyhler Oluyor
2016 -Kozalar
2018-Damdaki Kemancı
2019- Vahşet Tanrısı
ÖDÜLLERİ
2014- 41. Magnum Altın Kelebek Ödülleri / En İyi Kadın Komedi Oyuncusu / Aramızda Kalsın
2009- 42. SİYAD Ödülleri / Cahide Sonku En İyi Kadın Oyuncu Performansı / Vavien
2009- 3. Yeşilçam Ödülleri / En İyi Kadın Oyuncu Ödülü / Vavien
2008- 8. Sinema Burada Festivali Genç Oyuncu Ödülü
2009-Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği / Medya Oscarları Yılın Kadın Oyuncu Ödülü
2008- 35. Kelebek Ödülleri/ En İyi Kadın Komedi Oyuncu Ödülü