Ana sayfa Oyuncu Biyografileri Deniz Çakır Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

Deniz Çakır Kimdir? Nereli – Boyu – Yaşı – Dizileri – Ailesi

tarafından ker_def

Deniz Çakır, 31 Aralık 1982 tarihinde Ankara’da doğmuştur. Türk dizi, sinema, tiyatro oyuncusu ve seslendirme sanatçısı.

Adı: Deniz Çakır
Doğum Tarihi: 31 Aralık 1982
Doğum Yeri: Ankara
Boyu: 1.75 m.
Kilosu:  62 kilo
Burcu: Oğlak
Göz Rengi: Ela
Kardeşleri: Tuna Çakır
Instagram: https://www.instagram.com/denizcakir/
Evcil Hayvanları: Kedisi var.

Ailesi: Babası Ankaralı, annesi Kırşehirli. Bir erkek kardeşi var.  Anne ve babası ayrı. “Annem ve babam biz küçükken ayrılmadı ama keşke boşansalardı.  Aslında ikisi de tek tek çok değerli insanlardı ama bir araya geldiklerinde olmuyordu, anlaşamıyorlardı.  Sadece evliliği sürdürmek için birlikte olmamalarını isterdim.”

Çocukluk yılları: Çok mutlu bir çocukluk geçirmediğini düşünüyor. Çocukluk yıllarına dair hatırladığı pek anısı yok. “Çok hatırlamıyorum çocukluğumu, kesik kesik çocukluk anılarım. Belki de o kadar mutlu bir çocukluk geçirmediğim içindir. Mutsuz bir çocukluk geçirdim de diyemem. En çok hatırladığım babaannem, beni babaannem büyüttü annem babam çalıştığı için. En kıymetli anılarım hep babaannemle. Tip olarak da benzerim babaanneme.”

Eğitim hayatı: Liseyi Ankara’da Ayrancı Süper Lisesi’nde okudu.  Yüksek öğrenimini ise Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde tamamladı. Konservatuvar öğrencisi iken Ankara Radyosu‘nda, radyo tiyatrosu yaptı ve radyo reklamı seslendirdi.

Oyunculuğa ilk adım: Televizyon macerasına, 2014 yılında ‘Kadın İsterse’ dizisinde canlandırdığı ‘Alev’ karakteriyle başladı.

Hangi proje ile parladı? ‘Yaprak Dökümü’ dizisinde canlandırdığı ‘Ferhunde’’ karakteri ile dikkatleri üzerine çekti.

Kişilik özellikleri: Sabırsız, tez canlı, mesafeli. İnsanlara hemen kanı kaynayan birisi değil. “Birden bire aşırı samimiyet kurma durumu bana samimiyetsiz geliyor. Yani birden bire aşırı samimiyet. Ortama, insana adapte olabilmem için bir süre geçmesi gerekiyor. Yoksa yalan olur, sahici olmaz. O samimiyetsizliği sevmiyorum ben. Samimiyet ve sahicilik hassas noktam sanırım. Herkesle aynı samimiyette ve kurgulu ilişkiler kuran insanlar gördüğümde gerçekten o insana sempatik olamıyorum. Ben de böyle biriyim. İş hayatımda kuralcıyım ya da disiplinli diyelim. Normalde arkadaşlıklarımda o kadar kuralcı değilim. Değişmeyi değil ama dönüşmeyi çok seviyorum. Birlikte dönüşebildiğim insanlarla vakit geçirmeyi çok seviyorum ve bunu çok kıymetli buluyorum.

Sosyal: Tek başına seyahate çıkmayı çok seviyor. Boş zamanlarında mesleği ile ilgili sosyalleşmeyi de seviyor. “Her yaz tek başıma tatil yaparım. Mesela Bodrum’a giderim, Gümüşlük’e. Sonra Akyaka’ya geçerim. Orada üç gün, orada üç gün. Oranın esnafıyla arkadaş olurum. Kalabalığı çok severim ama mutlaka her yaz bir 10 gün ayırırım kendime. İşten arta kalan zamanlarımda oyun izlemeye çalışıyorum. Mesleğimle alakalı sosyalleşmeyi de seviyorum, yorgun da olsam, kendime iş ararım. Miskin değilim çok, evimde zaman geçirmeyi de severim.”

Düşünce yapısı: Eskiden çevresindekilerin söylediklerini çok kafasına takardı artık fazla önemsemiyor. Hayatın merkezine tek bir şeyi koymanın yanlış olduğu düşüncesinde, “Her şeyi sevmek, her şeyden beslenecek bir şeyler bulmak ama aslında yaşamı ve mutlu olmayı odağa koymak lazım. Eskiden etraftakilerin söylediklerini çok kafama takardım. ‘Ben burada olmamalıyım, tiyatro yapmalıyım’ gibi. Hayır, sen kendine güvenirsen ve doğru durursan ortam seni bozmaz. Magazin ortamında da bulunabilirsin ama sen sağlam durduğun sürece seni bir yere kadar malzeme yapabilirler. Bunu anladım. Biraz da yaş işte, büyüyoruz. Eskiden daha siyah beyazdı her şey, şimdi renkleri keşfettim. Kimseye fazla kızamıyorum artık, her şey olabilir hayatta. Şu an kendimle en mutlu zamanımdayım. Yaptığım işi çok seviyorum, gerçekten yaptığım her şeyin hakkını vermeye çalışıyorum, sevgiyle yapmaya çalışıyorum. Bu çok besleyici bir şey, böyle yaptığın zaman zaten devamı geliyor. Aslolan şey mutluluk şu hayatta, hiçbir şey değil.”

Mutluluk kaynağı: Çevresinde, hayatında olup biten her şey için şükredebilmekten mutluluk duyuyor. “Büyüdükçe öğrendiğim en önemli duygu, şükran duymak. Eskiden babaannem söylerdi pek anlamazdım. ‘Kızım şükret’ derdi, ‘aman babaanne ya neye şükredeyim’ derdim. Şimdi anlıyorum, şükretmenin, minnet duymanın ve bunu sesli olarak da dile getirmenin kıymetini. En zor durumda bile. Nefes alıyorsun işte, yaşıyorsun. Şükür ki içimde bir yaşama enerjisi var. Denize, Boğaza baktığımda bile ‘Allahım ne kadar güzel martılar’ diye gerçekten içim pır pır oluyor.”

İlk sinema filmi: Emre Şahin/ 40

Aşka bakışı: “Aşk benim için çok dönüştürücü, değiştirici, tarifi olmayan bir duygu. O yüzden sık yaşanan bir şey değil. İnsanlar aşk yaşadığını sanarak bir şeyler yaşıyorlar ya, çok âşıksan ve hatalar yapıyorsan en yakın dostun gelip ‘Kızım sen ne yapıyorsun?’ der sen de ‘Üf bir çekil ya’ dersin. Hepimizin hayatında böyle bir şey vardır. Bunun yaşı yok. Tanrı inşallah herkese bir kez olsun aşkı yaşatsın. O kadar büyük ve kutsal bir duygu aşk. Oyunculukla ilgili kurduğum serüven aşkla çok benziyor.Sevdiğim erkeği kıskanırım. Ama bunu asla belli etmem. Karşındakini rahatsız etmediğin sürece kıskanmak tatlı bir şeydir, tutkuyu körükler. Duygusalım ama romantik değilim. Flört etmeye bayılırım. Aldatılmadığımı düşünüyorum. Aldatmak çok çirkin bir şey; ben aldatmam da, kimseyi aldatmadım. Biriyle birlikteyken bir başkasına bir şey hissedersem hemen birlikte olduğum insanla yolları ayırırım. Çünkü bende dürüstlük çok arızalı bir konu.”

Hayata bakışı: Yaş aldıkça mutluluğun anlamının değiştiğini düşünüyor.  Artık kendisini mutlu etmeyi biliyor. “Başkalarından sebep değil, kendimden sebep kendimi seviyorum. Yeni şeyler keşfediyorum kendimde. Hayatta hiçbir şey durduğu gibi durmuyor. Biraz uyum sağlamak gerekiyor, teslim olmadan. Körü körüne teslimiyet maalesef yapabildiğim bir şey değil, belki yapabilsem daha huzurlu bir hayatım olurdu ama benim söz ettiğim akışla flört etmek. Okuldan mezun olduktan sonra çok köşeli bir kadındım. Ama büyüdükçe ‘Boş ver’ demeyi öğrendim.”

İş hayatına bakışı: Sahne onu diri ve mesleki olarak dinç tutuyor. Boş kalmayı çok sevmiyor hep meşguliyeti olsun istiyor. “Çok şükür ki konservatuvardan mezun olduğumdan bu yana aralıksız tiyatro ve dizi yapıyorum. İkisini de hep aynı anda yürüttüm. Biraz daha fazla çalışmam, yorulmam gerekti ama ben işimi seviyorum. Çok fazla boş durabilen, ayaklarımı uzatıp dinleneyim diyen biri değilim. Tiyatroya ilginin artmasında ünlü dizi oyuncularının tabii etkisi var. İsme geliniyor. Fakat önemli olan, devamlılık arz ettirmek.  İsmine gelirler ama oyun kötüyse ne yaparsan yap, bir önemi yok. Şu an oyunculuk yapmak en keyif aldığım şey, üstüne para vererek yaparım ama hayatın merkezi değil. Yarın dansçı olmaya karar verebilirim. Çalışıp da yapamayacağım hiçbir şey olmadığını düşünüyorum. Herkesin içinde her şeyi yapabilecek güç var bence.”

Kariyer planı: Dramı çok seviyor ama komedi potansiyelinin de çok yüksek olduğunu düşünüyor. Komedide yer almayı istiyor. “Şu anda yapılan komediler çok zorlama, öyle bir şey istemiyorum, gerçekten güldüğüm bir şeyin içinde olmalıyım. Hayaller çok. Sahne üzerinde başka performanslar, içinde müzik de olan, tiyatro da olan, dans da olan, daha performansa dayalı işler yapmak istiyorum. Ama doğru insanlarla karşılaşmak gerekiyor.”

Kaygıları: Kadına bakış açısını endişe verici buluyor ve bu bakış açısının  bir an önce değişmesi gerektiğini düşünüyor. “Mesleğimi bir kenara koy; ben bir kadınım. Türkiye’de kadınların uğradığı o kadar çok şey var ki! Her gün daha fazlası. Güya bunu yapanlar yakalanıyorlar. Sonra ‘iyi hal’den dışarı çıkıyorlar. Biz onunla beraber yaşıyoruz. Olacak şey değil. Zor günler geçiriyoruz. Bence insanlık sınanıyor. Bu zor günlerden galibiyetle çıkmak için sevginin şifasına inanmak çok mühim. Hayat zaten zor.  Ama inadına inançlı, inadına umutlu olmalıyız. Ya ne olur, sokakta yürürken bir köpekle göz göze geldiğinde yüzünde bir tebessüm belirmeyen insanlardan olmayalım. Şu hayatta birbirimize iyi gelelim. İyi gelenlerimiz çok olsun.”

Evde ne yapar? Evde gözünü açar açmaz doğaya, yeşilliğe uyanmayı seviyor. “Yatak odamın penceresinden gördüğüm yeşil bahçe, kedilerim beni karşılıyor. Yağmur yağmışsa yapraklar daha yeşil oluyor. O yeşil ruhuma değdi mi o kaygı tamamen gitmese de yük azalıyor. Sonra kendime müzik açıyorum, kahvemi yapıyorum. ‘Hayat bu’ diyorum. Şartlarımız bunlar. Bunlarla yaşamayı öğreneceğiz. Ne yapacağız? Teslim olup, kaderimiz buymuş mu diyeceğiz? Böyle bir tip hiçbir zaman olmadım. Olmayacağım. Ne olursa olsun olmayacağım.”

Sosyal medya ile arası nasıl? Sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor ancak linç kültürünü çok yanlış buluyor. “Hesap sormamalarını istediğim fotoğraflarda yorumu kapatıyorum. Çünkü bir şey koyuyorum, seven sevmeyen yargılamaya başlıyor. Ben hayatımdan yargılamayı çıkaralı iki sene oldu. Bir de sitem insanı çok yoran bir şey, geçen ağustostan beri de sitem yok hayatımda. Çok sivri cümleler kurmamaya, kimseyi üzmemeye çalışıyorum. Çünkü herkes her şeyi o kadar öfkeli savunuyor ki, o da beni itiyor. Aynı düşündüğüm insanlarla aynı dili konuşamıyorum. Ama bunu bu sistem ve süreç yaptı maalesef, böyle insanlar değildik biz. Sabrımızın sonuna geldik ama kendimiz için, hepimiz için bir durup nefes almamız gerekiyor. Öfke hiçbir şeye çözüm değil.”

Ne tür kitaplar okuyor? Şiir kitaplarını seviyor. “ilkokul yıllarından beri okuma bayramlarında hep şiir okurdum. O zamanlar Arif Nihat Asya şiirleri okurdum sonra giderek Edip Cansever’e, Turgat Uyar’a döndü tabii. Şiir benim için çok önemli. Çok besleniyorum. Yatağımın başında hep şiir kitapları var. ‘İkinci Yeni’ benim yol arkadaşım. Tomris Uyar’la tanışmayı çok isterdim mesela. Edip Cansever’in âşık olduğu, ondan öncesinde Cemal Süreya ile aşk yaşayan ama Turgut Uyar’la evlenen kadın. En önemli şairlerin şiir yazdığı kadın. Çok havalı.”

En çok sevdiği şairler? Edip Cansever, Nâzım Hikmet ve Turgut Uyar en çok sevdikleri. “Ama Cemal Süreya’yı da atlamamam gerek, aman Oktay Rifat da var” diye haksızlık etmemeye çalışıyorum ama Edip Cansever’le karşılıklı oturup muhabbet etmeyi çok isterdim gerçekten. Büyük ihtimalle Cemal Süreya’ya âşık olurdum, elim ayağım titrerdi ama Edip Cansever’le kanka olmayı çok isterdim.”

TELEVİZYON DİZİLERİ

2004/2006 -Kadın İsterse /    Alev

2006/ 2010 -Yaprak Dökümü / Ferhunde Güven

2005 -İki Arada Aşk /Gizem

2006 -İşte Benim / Funda

2006 -Avrupa Yakası /Serap (Konuk Oyuncu )

2011/2012 -İffet /İffet

2012/2013 -Muhteşem Yüzyıl / Şah Sultan

2014 -Yasak /Calibe

2015/2018 -Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz /Meryem Çakırbeyli

2016 -Altınsoylar /Ayşe

2019- Vurgun /Reyhan Vardar

SİNEMA FİLMLERİ

2009- 40 /  Sevda Hemşire

2010- Kako Si? /   Lidya

2011 -Ya Sonra / Didem Yılmaz

TİYATRO OYUNLARI  

2020- Tarla Kuşuydu Juliet / Dadı / Juliet

2018- Beyaz

2013- Kızılırmak

2012- Mi Minör

2011- Cam / İpek

Bütün Kadınların Kafası Karışıktır

Aşk Sözleri

Uyarca

SESLENDİRME YAPTIĞI YAPIMLAR

2008 -Kung Fu Panda /Usta Engerek

2008 –Donkey  Xote

2008 -The Simpsons: Movie /Rod ve Todd Flanders

2008 -Iron Man /Virginia “Pepper” Potts

2010-Iron Man 2 /Virginia “Pepper” Potts

ÖDÜLLERİ

2010-İsmail Cem Televizyon Ödülleri / En İyi Yardımcı Aktris – Dram /Yaprak Dökümü

2016- 3.Mersin Altın Palmiye Ödülleri /Yılın Kadın Dizi Oyuncusu

2016-MGD 22.Altın Objektif Ödülleri /En İyi Kadın Oyuncu

2016- 7.Quality Of Magazine Dergisi Ödülleri /En Quality Kadın Oyuncu

2017- 4.Mersin Altın Palmiye Ödülleri /Yılın Kadın Dizi Oyuncusu