Ana sayfa Güncel Haberler Diriliş Ertuğrul’un Selcan Hatunu Didem Balçın’dan kitap tavsiyesi!

Diriliş Ertuğrul’un Selcan Hatunu Didem Balçın’dan kitap tavsiyesi!

tarafından ker_def

TelevizyonGazetesi.com / Detay – Ünlü oyuncu Didem Balçın, instagram hesabından okuduğu kitabın tanıtımını yaptı.

Diriliş Ertuğrul dizisinde Selcan Hatun karakterine hayat veren oyuncu, Serkan Karaismailoğlu’nun Pia Mater isimli kitabını okuduğunu ve beğendiğini belirten bir paylaşım yaptı.

Balçın, “Saatlerimi güzel, heyecanlı, meraklı kılan bu kitabın yazarına büyük bir saygı ve alkışla… Yüreğinize, bilginize,kaleminize sağlık” diyerek yazarı övdü.

Serkan Karaismailoğlu da bu mesaja “Çok teşekkürler. Kitap daha önce hiç bu kadar havalı gözükmemişti :) nöronlarınıza sağlık” diye yanıt verdi.

Bazı hayranları Balçın ile aynı kitabı okuduklarını belirten yorumlarda bulundu.

Diriliş Ertuğrul'un Selcan Hatunu Didem Balçın'dan kitap tavsiyesi! 7

PİA MATER, bir roman ancak bildiğimiz romanlardan çok farklı. Yazarın tanımlaması ile o bir Nöro-Roman. Bir sinirbilimci olan Serkan Karaismailoğlu daha önce yayımlanmış olan Kadın Beyni Erkek Beyni ve Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum adlı kitaplarından sonra ilk defa bir roman denemesiyle okuyucunun karşısına çıkıyor. Ancak bu kitabında da gene bilim var. Bildiğimiz roman kurgusunun içine ustalıkla yerleştirilen bu bilimsel veriler, roman kahramanlarının eşliğinde bir hikâyeye dönüşüyor.

Macera, bilim ve heyecanlı bir kitap okumak istiyorsanız PİA MATER tam size göre. Elma Yayınevi bir ilki daha buluşturuyor okuruyla; Serkan Karaismailoğlu ve Nöro-Roman…

Nöro-Roman: Sinirbilimsel gerçeklerin, belli bir kurgu ve hayali karakterler eşliğinde okuyucuya sunulduğu bir roman türüdür.

Adam bir türlü anlamıyordu. Beyin üzerine onlarca kitap ve araştırma okumuştu. Bu konuda kendisini önemli bir şekilde geliştirmişti ama gene de anlayamıyordu. Nasıl olur da bir başka insanı bu kadar net içinde hissedebilirdi ki. Onu gördüğü her an, sahip olduğunu sandığı bütün organlarının aslında ne kadar bağımsız ve başına buyruk olduklarını bir kez daha algılıyordu. Yıllardır beraber yaşadığı kalbi artık başkası için atıyordu, beyni desen çoktan olay yerini terk etmişti. Kendi hücreleri bile dinlemiyordu adamı. Bir insanın hücresi neden bir başkası için kendi vücuduna ihanet ederdi ki… Ama adam bir şeyden çok emindi. Tüm hücrelerinin kendisini terk edeceğini de bilse, onu gördüğü tek bir anı bile dünyada hiçbir şeye değişmezdi