Çirkefin elinde del’olmaya, zül olmaya hiç niyeti olmayan, çünkü atasından böyle görmeyen, eğilip bükülmeyen yalnız kurt Ertuğrul Bey’in bir avuç alpıyla bozkırda tarih yazacağı günleri iple çekiyorum. *Yazının başlığında ve başında zikrettiğimiz şiirde Atsız’ın da dediği gibi bu çetin yollar yufka yüreklilerle aşılmıyor ne yazık. Merhametten maraz, iyilikten garez doğuyor. Tarih, kutlu davalara giden yollarda yoldaşını satıp dönenleri değil ayakları kopsa o yolu sürünerek gidenleri yazıyor. Osmanlı Devleti de böyle kuruldu, Türkiye Cumhuriyeti de böyle kurtarıldı düşman elinden. Yırtık ayakkabılı on beşlik gençlerin bir avuç buğdayla üç gün idare ederek ayakta tuttuğu bu ülkenin üzerinde kimsenin tepinmesine izin vermeyiz efendim. Bayrağa rengini vereni hakikaten kızılcık şerbeti sanıyor olamazsınız değil mi? Büyük dedemiz bayrağa rengini veren o Mehmetler’den biri mesela. Bu uğurda Erzurum’da şehit düşmüş. Mezarı bile belli değil. O yüzden bastığımız yerleri toprak diye geçmiyoruz biz. Altında kefensiz yatanlardan haberdarız. Bildirene sonsuz şükür!
Esra Mert / ranini.tv