TelevizyonGazetesi.com / Detay – Kanal D ekranında büyük bir iddia ile başlayan Leke dizisinde Burak Sevinç, Melis Sezen ve Selen Uçer başrollerde yer almakta.
Kanal D ekranında 11 Haziran Salı akşamı 8. bölümüyle ekrana gelecek olan Leke dizisine yönelik ciddi eleştiriler. İlk başlarda izleyicinin büyük beğenisini kazanan dizi daha sonra hızlı bir şekilde reyting düşüşü ile karşılaşmıştı.
Leke dizisinde final olacağı iddiası henüz netlik kazanmadı. Anlaşılan o ki Kanal D diziyi yaz ekranında bir süre daha deneyecek.
Dizilerin azaldığı yaz döneminde Leke dizisinin performansı verilecek olan kararda etkili olacak.
Peki Leke dizisinde en büyük sorun ne?
Leke dizisindeki asıl sorun senaryoda düğümleniyor… İlk bölümlerde dizinin söyleyecek çok sözünün olması bekleniyordu. Ancak ekrana yansıyanlara bakılırsa senaryo kısırlığı Leke dizisi önündeki en ciddi engel durumunda.
Milliyet Blog yazarlarından Anibal Güleroğlu, yaptığı analizde Leke dizisindeki sorunların senaryonun da ötesinde olduğuna değiniyor.
Karakterleri abartılı bulan Anibal Güleroğlu, bunun da ekrana samimiyetsizlik olarak yansıdığını belirtmekte. Özellikle Yasemin karakteri çok samimiyetsiz… Cem karakterinin de bu noktada karakter tablosunda sıkıntılar var.
YASEMİN’İN SORUNU NE?
Güleroğlu, “Mesela, Hukuk Fakültesi’nde okuduğu söylenen ama izleyiciyi bu noktada yeterince tatmin edemeyen Yasemin’in durumu… Melis Sezen’e sözümüz yok. Lakin Sezen’e başrolü getiren karakterin yapılandırılması ve yönetimi her açıdan falsolu” diye yazmakta…
Peki Yasem karakterindeki sorunlar neler?
Anibal Güleroğlu, bu sorunları yazısında şu şekilde aktarmakta:
“Öncelikle karakterin alt yapısı doldurulmamış. Bu kız kaya kovuğundan mı çıkmış da daha genç yaşında bir başına mücadeleye atılmış? Hadi bunu geçtim, Hukuk’ta okuyan birinin bu denli sorgusuz sualsiz her şeye inanacak kadar saf olması normal mi? Ki, bu önemli bir detaydı…
Çünkü ‘Leke’nin temelini teşkil eden olay bu saflıktan doğdu. Dolayısıyla şirket organizasyonunda Mehmet’in odasına saf saf dalmasını da, böyle bir olay yaşamışken sırf telefonu vermek için koşturup hiç tanımadığı insanların teknesine binmesini de mantıkla bağdaştıramadım doğrusu. Pekâlâ da otel odasına girmeden konuşabilir, tekneye binmeden önünde bekleyebilirdi. Aklı olan düşünmez mi, telefonunu isteyen biri arkadaşını dışarıda karşılar diye? Oysa Yasemin Şirin’i görmeden, ‘Ya yanlış tekneyse’ diye düşünmeden denize açılan tekneye lök diye atlayıverdi. O da yetmedi…
Nasıl ödeyeceğini bilemediği borçla bulunmuş parayı koyduğu çantayı kaptırdı. Yahu insan polis gelse bile öyle değerli bir çantayı elinden bırakır mı? Hem sahi Yasemin parayı alır almaz neden hastaneye götürüp yatırmadıydı?
Sonra hem okuyup hem çalışan Yasemin’in Şirin’e kefil olma saflığı da var. Bu devirde var mı böylesi? Babaları ayrı olduğu için yetiştirme yurdunda kalan işitme engelli üvey kardeşi Murat’ın Yasemin’le mevzusu deseniz apayrı bir pürüz. Arkadaş, bir yığın muhtaç çocuk için kampanya açılırken Hukuk okuyan Yasemin’in aklına neden yetkililere başvurup yardım istemek gelmez? Al sana bir karakter samimiyetsizliği daha.”
CEM’İN SORUNU NE?
Cem karakteri ile ilgilide yorumlarda bulunan Anibal Güleroğlu, bu karakterin hep mesafeli ve temkinli durmasını geçmişte annesinin ihanetine tanıklık etmesi olarak göstermekte. Cem, kadınlara karşı güvensiz birisi.
Cem’in Yasemin’i çocuk gibi sorgulaması izleyicileri rahatsız etmekte.
Anibal Güleroğlu, bu noktada şu detaya dikkat çekiyor:
“Sözde inanıp sevdiği Yasemin’le birlikte olduğu anlarda sürekli çocuk gibi sorgulaması çok itici geliyor insana. Misal, Murat’ın ateşi niye çıkmış diye defalarca tekrarlaması ve nice sorgu sual… Şirket içinde her an gamlı baykuş gibi dolaşıp gurur abidesine dönüşmesi gereksiz abartı olmuyor mu? Keza saflık noktasında işi abartmada Cem de Yasemin’le yarışa tutuşmuş gibi. Otelden çıkanın Yasemin olduğu ayan beyan ortadayken ‘Benzettim’ deme kafası neyin nesi? Keşke bıraksalarmış da Burak Sevinç kendi inisiyatifiyle canlandırsaymış Cem’i, çok daha iyi sonuç çıkardı büyük ihtimalle.”
Peki, tüm bu sorunlar ışığında Leke dizisini yakan şey ne? diye sorulduğunda bunun yanıtı ‘gurur’ olarak ortaya çıkıyor.
Senaryosundaki aşırı gurur takıntısı Leke dizisinin önünü kapatmakta.
Kendi kendine çelme takan bir yapım olarak öne çıkan Leke dizisi için yazık olduğunu söylemek yanlış olmayacak.
Anibal Güleroğlu, son söz olarak şu ifadeleri kullanıyor:
“Senaristlerin ve yapımcıların tez vakitte ‘Büyük gururlu küçük insanlar’ üstünden hikâyeler yaratma sevdasından vazgeçmeleri temennisiyle…”